Naim Babüroğlu

Naim Babüroğlu

“Güç azaldıkça, şiddet artar”

Beş bin yıllık yazılı tarihin hükmü, devletin olmazsa olmaz iki temel görevi olduğunu haykırır: Adalet ve Güvenlik. ★★★ “Adalet mülkün (devlet) temelidir.” Yani, devletin varlığı ve sürekliliği, ancak adaletle mümkündür. ★★★ Anayasa madde 2: Özetle: “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” ★★★ 620 yıllık Osmanlı’nın çöküş süreci, adalet sisteminin bozulmasıyla başlar. “Kadılık” sistemi bozuldukça, devlete güven azalır. “Kadı”, merkezi yönetimin atadığı, kazada (ilçede) yargıdan sorumlu olan bir kamu görevlisidir. ★★★ Cumhuriyet döneminde asıl kırılma noktaları, yargının siyasallaşmasıyla başlar... Çünkü, halkın devlete olan güveni kaybolmuştur. ★★★ ASAL Araştırma şirketi, 12-21 Haziran 2025 tarihlerinde, 26 ilde, 18 yaş üzeri 2012 kişi arasında bir araştırma yaptı. “Sizce, bugün Türkiye’nin en güvenilir kurumu hangisidir?” araştırması. ★★★ Birinci sırada, en büyük çoğunluk olan, “hiçbir kuruma güvenmeyen” kesim yer alıyor. Ankete katılanların yüzde 24,9’u, hiçbir kuruma güvenmiyorum dedi. Yani, toplumda 4 kişiden 1’i hiçbir kuruma güvenmiyor. ★★★ İkinci sırada, yüzde 18 ile Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) var. Oysa 24 yıl önce, 2001’de “Eski Türkiye”de, TSK’ya güven oranı yüzde 85’ti. (KONDA Araştırma şirketi). ★★★ Üçüncü sırada, Emniyet Müdürlüğü, yüzde 10,6. “Eski Türkiye”de, 2001’de, toplumun polisine güven oranı yüzde 74,2 idi. ★★★ Cumhurbaşkanlığı’na güven oranı, yüzde 8. “Eski Türkiye”de, 2001’de bu oran yüzde 85,7 idi. ★★★ ÖSYM’ye güven sadece, yüzde 2,2. Ülkenin geleceği, gençlerimizin istikbalini teslim ettiğimiz ÖSYM... ★★★ Yüksek Seçim Kurulu (YSK), yüzde 2. Ülkenin kaderini belirleyecek YSK... ★★★ Diyanet, yüzde 1,9. Görevi İslam dini, ibadet ve ahlak esasları konusunda toplumu aydınlatmak olan Diyanet’e güven neredeyse yok... ★★★ Yargı, yüzde 1,6. Adalet, devletin temeli değil miydi?.. ★★★ TÜİK’e güven, yüzde 1,3. Devletin yayımladığı, enflasyon gibi verilere güvenen yok gibi. ★★★ Araştırmada, ortaya çıkan çıplak gerçek şudur: Devlete ve kurumlara güven konusunda, ciddi bir kırılma söz konusu... ★★★ 2024 “Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi” raporuna göre... Türkiye, 142 ülke arasında 117’nci. Ukrayna, Putin’in Rusya’sı, Beyaz Rusya, Türkiye’den daha iyi durumda. ★★★ “2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi”nde Türkiye, 180 ülke arasında 159’uncu sırada. Pakistan, Bahreyn, Sudan, Irak, Yemen, Libya, Uganda, Ürdün, Kazakistan Türkiye’den iyi durumda. ★★★ Son uygulamalarla, SÖZCÜ TV ve HALK TV’ye verilen cezalarla bu sıra, daha da geriye gitmiştir. Son sıralarda, Kuzey Kore, Çin gibi ülkeler var. Az kaldı... ★★★ 2002’de, “Eski Türkiye”de de “Basın özgürlüğü” iyi değildi, ama 99’uncu sıradaydı. ★★★ Hukuk alanında kötüleştikçe ne olur? Mayıs 2025 TÜİK verilerine göre, Türkiye enflasyonda dünyada en yüksek beşinci sırada yerini alır. Güney Sudan, Zimbabve, Arjantin ve Burundi’den sonra en pahalı ülke olur. ★★★ Türkiye, özgürlüklerde geriye gittikçe ne olur? Batı’ya, beyin göçü zirveye tırmanır. Dünyanın en pahalı çobanını alırken; büyük maliyetle yetiştirilen doktor, mühendis, bilim insanını bedava olarak diğer ülkelere verir. ★★★ Hannah Arendt, Amerikalı tarihçi ve filozoftur. 20’nci yüzyılın en etkili siyaset kuramcılarından biri olarak bilinir. Arendt’in meşhur tezi şöyledir: “Güç ile şiddet birbirine zıt şeylerdir; biri arttıkça diğeri azalır.” ★★★ Arendt’e göre siyasal iktidar ne kadar meşru güce sahipse, o kadar az şiddete ihtiyaç duyar. Tersine, gücünü kaybetmiş bir yönetim, iktidarını koruyabilmek için artan oranda şiddete başvurur. ★★★ Kurumlara, özellikle yargı, medya ve seçim sistemine olan güvenin azalması toplumun iktidardan uzaklaşmasına neden olur. Kutuplaşmanın artması da, güven bunalımının önemli bir belirtisi. Bu durumda, iktidar ya halkın rızasını alır ya da devletin zorlayıcı araçlarını kullanma yoluna gider. ★★★ İfade ve basın özgürlüğünde, gösteri ve yürüyüşlerde var olan kısıtlamalar zorlayıcı gücün devrede olduğunun göstergeleri olarak kabul edilir. Yani, “güç azaldıkça, şiddet artar” tezinin karşılığıdır. ★★★ Şaşırmayın!.. Denetlenmeyen ve hesap vermeyen bir sistemin, gelebileceği nokta budur. Hesap vermeyen, denetlenmeyen ve sorgulanmayan bir yönetim sistemi... ★★★ 1683’te Osmanlı’da başlayan toprak kaybı önlenemez. Neden? Osmanlı tarihinde Koçi Bey Risalesi’ne bakın... “Adam kayırmacılık” ve “yozlaşma”nın Osmanlıyı nasıl kemirerek, çöküşe sürüklediğini görürsünüz. “Liyakat” sistemi çöken, 620 yıllık Osmanlı’nın tarih sahnesinden nasıl silindiğini görürsünüz... ★★★ Ağaç köküyle yaşar; kurumlar da öyle. Ve Devlet de...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.