Naim Babüroğlu
Şeyh Sait “kahraman”, Diyap Ağa “hain” öyle mi?
Yandaşları ve işbirlikçileri, Şeyh Sait’i ısrarla kahramanlaştırma girişimlerini sürdürüyorlar. Şehit ilan ediyorlar... ★★★ Sadece, Türkiye’ye özgü bir sosyolojik gerçektir. Hainleri el üstünde tutma yarışında olanlar; Şeyh Sait’i kahraman, Atatürk’ü ya da Kemalizm’i “zehir” ilan ediyorlar. ★★★ Bunu yapanların bazıları, Atatürk’ün kurduğu TBMM’de milletvekili... Maaşları bizim vergimizden ödenen ve adına milletvekili denilen görevliler... Namusları üzerine ettikleri Milletvekili yeminini, çiğneyecek kadar da samimiyetsiz... ★★★ Peki bunlar, kimin milletvekili? Vatanı kanlarıyla yeşerten şehitlerimizin değil... Milletin namus ve şerefini işgalcilerden kurtaran kahramanların değil... Bu özgür vatanda, milletvekili olmalarını borçlu oldukları Cumhuriyet’in değil... Camide ezan okunmasını, şanlı Türk Bayrağı’nın dalgalanmasını sağlayan o fedakâr kuşağın değil... Şehit kanıyla boyanmış şanlı bayrağın değil... ★★★ Şeyh Sait kahramanmış(!).. Kemalizm zehirmiş(!), öyle mi?.. ★★★ Bundan 100 yıl önce... 13 Şubat 1925... Bir Jandarma Birliği, altı asker kaçağını yakalamak için, Bingöl’ün Eğil Bucağı’na bağlı Piran köyüne gelir. Şeyh Sait, 300 kadar atlı isyancıyla birlikte oradadır. Kaçakları Jandarmaya vermez ve askerlere ateş açar. İki teğmeni tutsak alır. Tarihe, Şeyh Sait isyanı olarak geçen ayaklanma, işte böyle başlar. ★★★ Şeyh Sait’in silahlı isyancıları, ellerinde yeşil sancak, göğüslerinin üzerinde Kur’an-ı Kerim; bankaları, evleri, dükkanları soyarak ilerlerler. “Kürdistan”ın geçici başkenti yapmayı düşündükleri, Bingöl ve Elazığ’ı ele geçirirler. Lice’yi, Ergani’yi ve çok sayıda köyü işgal ederler. Camilerden Türk askerine ateş açarlar. ★★★ Şeyh Sait’in hocaları, halkı kışkırtmak için isyancılarla birlikte savaşanlara Cennet’te ödüller vadediyorlardı. Kent ve köylerde dağıtılan bildirilerde; “Hilafetsiz Müslümanlık olmaz. Saltanat ve hilafet geri getirilmeli, okullarda dinsizlik öğreten, kadınları yarı çıplak gezdiren Kemalist hükümetin başı ezilmelidir” deniyordu. ★★★ Fakat... Ayaklanmaya, özellikle Varto ve Tunceli’nin Alevi aşiretleri katılmazlar, hatta karşı koyarlar. Veli Ağa Aşireti, Şeyh Sait’e karşı savaşır. ★★★ Şeyh Sait teslim olur. Üzerinde, çeşitli belgeler ve hayrete düşürecek kadar altın çıkar. 13 Şubat’ta başlayan ve 62 gün süren ayaklanma, 15 Nisan 1925’te bastırılır. ★★★ Şeyh Sait İsyanı, Kürtçülerin ve Şeriatçıların anlattığı gibi aniden başlamadı. En az, iki yıllık bir hazırlığın ürünüydü. İngiliz istihbaratı, isyanın çıkacağını yedi ay önce Londra’ya bildirmişti. Çünkü, Musul-Kerkük için adım atan Türkiye’ye karşı, İngilizler Nakşi-Kürt kartını masaya sürmek üzere isyan hazırlığı yapmışlardı. ★★★ İngiltere, Musul-Kerkük’e el koymak istiyordu. Şeyh Sait’in amacı ise, “Kürt-İslam Devleti” kurmaktı. Ve çıkarları örtüştü... ★★★ İngiltere, isyanın zamanlamasında da başarılıydı. Türkiye tam Musul-Kerkük’e odaklanacağı anda, ordusunu ayaklanma bölgesine göndermek zorunda kaldı. Ve Türkiye, Musul-Kerkük’ü kaybetti... ★★★ Bağdat’taki Fransız Yüksek Komiserliği’nin, Paris’e gönderdiği 40 sayfalık raporda şu yazılıdır: “Şeyh Sait, 1918’den beri amacı İngiliz mandası altında bir Kürt Devleti kurmak olan, İstanbul Kürt Komitesi’ne bağlı olarak çalışmaktadır...” İngiliz mandası altında bir Kürt devleti... ★★★ Şeyh Sait ve yandaşları, sadece İngiltere’nin hedefine hizmet etmediler. Aynı zamanda, Ermeni terörist çetelerle ortak bir örgüt de kurdular. Örgütün adı, “Taşnak-Hoybun”dur. 1980’lerdeki PKK/ASALA ittifakı, işte bu örgütün devamıdır. Çok sayıda Türk diplomatı şehit eden meşhur ASALA budur. ★★★ İşte, İngilizlerle işbirliği yaparak, Musul ve Kerkük’ün elden çıkmasına neden olan Şeyh Sait budur. ★★★ Şimdi de, Seyit Rıza modası başladı. Seyit Rıza’ya “kahraman”, isyanı bastıranlara “katil” demeye başladı kimileri... Tıpkı Şeyh Sait’e yaptıkları gibi... ★★★ Şeyh Sait ve Seyit Rıza, Atatürk’ün kurduğu ulus, üniter ve laik devlet yapısına karşı silahlı isyan çıkardılar. Millet yerine “ümmet”in, birey yerine “kul”un geri getirilmesini istediler. Yani, Cumhuriyet’e ve vatanın bütünlüğüne karşı ayaklandılar. Yani, bugünkü Afganistan’a özendiler... ★★★ Şeyh Sait ve Seyit Rıza’ya, Kürt vatandaşların büyük bölümü destek vermedi. Bu iki isyanın, Kürtlükle, Alevilikle, Sünnilikle, mezheple ilgisi yoktu. Sevr Antlaşması’nda hayalleri yerle bir edilen iç ve dış güçlerin etkisiyle çıkarılan isyanlardı. ★★★ Tuncelili Diyap Ağa’yı nereye koyacaksınız?.. En zor zamanlarda Atatürk’ün yanında durmuş, Cumhuriyet’in kuruluş ideallerine yürekten bağlı bir Anadolu bilgesini nereye koyacaksınız?.. Diyap Ağa’nın duruşunu, cesaretini ve vefasını; Cumhuriyet’e gönülden bağlılığını ne yapacaksınız? Diyap Ağa’yı “hain” mi ilan edeceksiniz? ★★★ Türkiye’yi parçalamak ve Cumhuriyet’i yıkmak isteyen, Şeyh Sait ve Seyit Rıza “kahraman” öyle mi? ★★★ Ve bana, ne oluyor diye sorarsanız, “Yeni Türkiye” budur, derim... Şeyh Sait’i ve Seyit Rıza’yı “kahraman”laştıranlar, yarın öbür gün PKK başını da “kahraman” ilan ederler mi?.. Hiç kuşkunuz olmasın... Çünkü, onlar “Sevr”e sevdalı...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.