
Ergün Aydoğan
Seçimle gelip, polisle gitmek; Şafak operasyonları
Halktan güvenoyu alarak seçilmiş olmanızın hiçbir önemi yoktur, her an; kendinizi şafak vakti polisin kollarından bulabilirsiniz! İnsan hakları çerçevesinde masumiyet, herkesin suçlu olduğu kanıtlanana kadar suçsuz sayılması ilkesinin, vatandaşlıktan doğan anayasal haklarınızın önemi; iktidar medyasının oluşturacağı algı sonucu peşin suçlu ilan edilerek ortadan kalkabilir!
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş ilk; Adana, Adıyaman, Antalya’yla birlikte toplamda 17 CHP’li belediyeye operasyon düzenlendi, 12 belediye başkanı tutuklu, 5’i gözaltında; kuvvetle muhtemeldir ki olanlara bakıldığında onlarda tutuklanacaktır. 2024 Mart yerel seçimlerinden bu yana geçen sürede belediye başkanları ve sayısız yöneticinin tutuklanması yargı eliyle yapılmış sivil bir darbedir.
Efendim birilerinin iddia ettiği gibi bu yapılanlar yolsuzlukları ortaya çıkarma, yolsuzluklarla mücadele etme ‘’kamu zararını engellemeye dönük topyekün temiz toplum arayışı’’ değildir. Tüm kamuoyu da biliyor ki Sayıştay raporlarıyla belgeli kanıtlı AKP’li belediyelerdeki milyarlarca yolsuzluk tespitleri değil, iktidara yakın vakıflara akıtılan milyarlar, iktidarın istediğine verdiği ballı ihaleler, maden ruhsatları, özelleştirmeler… sadece o mu; geçiş garantili otoyollar, köprüler, hasta garantili hastaneler, eş dost partililere dağıtılan hazine arazileri…
Kısaca CHP’li belediyelere dönük yapılan operasyonların esas motivasyonu temiz toplum, kamu zararını önleme değildir…
Bu operasyonların esas motivasyonu CHP’yi itibarsızlaştırmak, yolsuzluk algısıyla kitlelerin gözünden düşürmektir. Çünkü artık CHP iktidar için ciddi olarak tehdit oluşturmaktadır. CHP yerel seçilerde 47 yıl sonra birinci olmuş, seçimlerden bu yana yapılan tüm anketlerde AKP’nin 5-7 puan önünde gözükmektedir. Belki de ilk kez AKP sandıkta çıkamayacağını gördü, 19 Mart operasyonuyla CHP’nin sandık yoluyla iktidarı değiştirme ihtimalini ortadan kaldırmak için başlatıldı.
Sanıldı ki CHP geri adım atar, CHP liderliği ile Ekrem İmamoğlu birlikteliği sekteye uğrar, CHP iktidarın belirlediği ‘dar alan’da siyaset yapmayı kabullenir. Beklenen olmadı, CHP liderliği ile İmamoğlu birlikteliği bozulmanın aksine daha fazla kenetlenildi. CHP geri adım atmak yerine karşı koyuş stratejisini geliştirerek edilgen kitleleri meydanlara taşıdı, ağır sorunlar karşısında mustarip olan kitlelere önderlik yaparak halkın moralini yükseltti, cesaretlendirdi. Kitleler iktidarı değiştirme motivasyonuna inanmaya, her geçen gün sahip çıkmaya başlayınca…
İktidar CHP’li belediyeler üzerindeki operasyonları artırdı bir taratan da işi Meclis grubuna, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in dokunulmazlığını kaldırmaya kadar götürdü. Orta Doğu ve bölgemizde krizlerin derinleşmesine rağmen iç cephe bütünlüğünden bahsedenler iç cepheyi dağıtıyor. Yaşanan bu baskı ortamı değil AKP’nin çok şikayet ettiği darbe dönemlerini, hiçbir sivil iktidar döneminde böylesi baskı görülmüş değildir.
Düne kadar sandık ve seçimi kutsayanlar, seçilmişlerin üstünlüğünden bahsedip CHP’yi halktan kopuk olmakla suçlayan, Sivas’ın ötesine geçemiyor diye eleştirenler CHP’nin 47 yıl sonra birinci olması, bütün anketlerde birinci çıkması ve halk nezdinde iktidar alternatifi olduğunu görünce seçim dışı yollara karar verdiler. Baktılar ki kutsadıkları sandıktan çıkamayacaklar, sandığa girecek oyları kontrol edemeyecekler bu sefer ya sandığı kaçırmaya ya da sandığa girecek oyları kontrol altına almanın yollarını bulmanın arayışına girdiler.
Bu yapılanlar CHP’yi durdurma, CHP’nin önünü kesme, CHP’yi istenilen ‘dar alan’a çekme, kimsenin içeriğini bilmediği terörsüz Türkiye projesine ortak etme, yeni anayasa yapım sürecine katma projesidir. Elbette bu projenin arkasında küresel güç destekleyicilerinin olmadığı, bölgede yeni düzen kurma sürecinden bağımsız olduğu düşünülemez.
CHP’li belediyelere yönelik operasyonların il isimleri sıralanarak devam edeceği açıkça konuşulmaktadır. Peki bu yapılanlara halk, sokak, kitleler inanıyor mu derseniz; inanın kimse inanmıyor. Yapılanların devletleşen iktidarın, iktidardan gitmemek için CHP üzerinde baskı oluşturmak istediği algısı sakağa hakim olmuş durumda.
Halk geçim derdine, gelecek kaygısına düşmüş, iktidar halk nezdinde inandırıcılığını yitirmiş…
Demokratik bir toplumda, etik bir değer olan adalet kavramı ile insan hakları temeli üzerinde hukuk devleti inşa olur. Kamusal alanda sorunlar ortaktır. Katılımcılığa dayalı bir toplumda yasaların içinde adalet kavramı yerleşiktir. Tek bir yurttaşa yapılan haksızlık-hukuksuzluk tüm yurttaşlara yapılmış sayılır. İktidarın keyfiliğini ortadan kaldıracağı ve yurttaşlık haklarını savunabileceği durumlar ortaya çıkabilir…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.