CHP’deki kurtarıcılar

YSK, CHP’nin, itirazlarını dün değerlendirdi… İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin İstanbul il örgütünün görevden alınması kararıyla ilgili itirazı reddetti…İşleyen seçim takvimi ile ilgili yasaklamaları ise kaldırdı… Yani CHP’nin olağan seçim takvimi işlemeye devam edecek. İlçe ve il kongreleri yapılacak. Ama İstanbul’a atanan “kayyım” görevine devam edecek…

Burada büyük bir çelişki var… Anayasa’ya göre, seçimler ile ilgili “tek yetkili kurum olan ve kararlarına itiraz bile edilemeyen” Yüksek Seçim Kurulu, değişik mahkemelerin kendi yetki alanına girmesine izin vermiş oldu. Öyle anlaşılıyor ki; bu konu önümüzdeki günlerde epeyce tartışma konusu olacak…

***

Gelelim CHP’deki beklentilere…

CHP’nin tarihinde hiç eksilmeyen bir şey varsa, o da “kurtarıcılar galerisi” dir. Her kongreden, her olağanüstü toplantıdan, her krizden sonra birileri “kurtarıcı” diye sahneye sürülür. İsmi alkışlarla duyurulur, gözler pırıldar, kürsüler umut cümleleriyle çalkalanır. Sonra zaman akar, vaatler solar, alkışlar kesilir.

Kemal Kılıçdaroğlu dönemini hatırlayalım… On üç yıl boyunca “bilge baba, sakin güç” figürü yaratıldı. “Halk adamı”, “dürüst lider” denildi. Hatta Gandhi benzetmesi yapıldı. Deniz Baykal sonrası bir umut olarak ortaya atıldı. Fakat sonunda 13 seçim kaybının ardından aynı soru havada kaldı: Bu kadar dürüstlükle nasıl bu kadar kaybedilebilir, denildi.

Bugün partinin başında Özgür Özel var. Daha dün koltuğa oturdu. Türk toplumunun alışık olmadığı bir lider görüntüsü çiziyor ve “hakkını vermek lazım” müthiş bir performans sergiliyor. Toplumsal muhalefeti örgütleyecek gibi bir umut var O’nun adına. Kimileri, Kemal Bey’e yaptığı gibi Özgür Özel’i de göklere çıkarıyor. Kimileri de “geçiş döneminin lideri” olarak görüyor. Oysa mesele, Özel’in kim olduğu değil. Mesele; CHP’nin örgütlü bir akıl yerine, “bir kurtarıcı gelsin ve her şeyi düzeltsin” beklentisinin değişmemesidir. Ki Ekrem İmamoğlu da “kurtarıcılar albümü” nde kendine ayrı bir sayfa açtı. 2019’da İstanbul’u alınca, neredeyse herkes, “işte yeni lider” diye alkış tuttu. Fakat “CHP’nin içinden ve dışından” kimi kesimler O’nu kurtarıcı değil, potansiyel “rakip” olarak gördü. Yani partide kurtarıcı yaratılır ama o kurtarıcıya asla tam yetki verilmez. Bir yandan omuzlara çıkarılır, bir yandan da ayağına görünmez taşlar bağlanır. Dolayısıyla, bu isimlerin hepsine haksızlık ediliyor.

***

Oysa Türkiye’nin CHP’den beklediği şey, bir kahraman değil, gerçek bir program, cesur bir siyaset, örgütlü bir akıl. Kurtarıcı figürünün cazibesi, halkın işini kolaylaştırır: “Ben uğraşmayayım, biri gelsin bizi kurtarsın.” Ama tarih bize şunu öğretmedi mi: Hiçbir halk, beklediği kurtarıcıyla kurtulmadı. Kurtuluş, örgütlü cesaretle, kalabalıkların ortak aklıyla gelir. Dolayısıyla CHP’nin “kurtarıcı” ya değil, kurtarıcılardan kurtulmaya ihtiyacı var. Çünkü, kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz !

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.