
Ertuğrul Özkök
Sanatın küresel mabedi Guggenheim’de bir Türk’le iki ilk
Geçtiğimiz günlerde Bilboa’daki dünyaca ünlü Guggenheim Müzesi’nin internet sitesinde haberlere bakıyordum.
“Gelecek sergiler” başlıklı bölümdeki ana haber dikkatimi çekti.
“In situ: Refik Anadol”
Altındaki haber de özetle şöyleydi:
Guggenheim Bilbao, 7 Mart - 19 Ekim 2025 tarihleri arasında Refik Anadol’un büyüleyici, mimari ve çok duyulu eserine ev sahipliği yapacak. Müze, in situ sergi dizisinin ilk konuğu olarak Anadol’u ağırlayacak. Sergi, ziyaretçilerini fiziksel dünya, kamu sanatı ve yaratıcılığın sınırlarına dair algılarını yeniden şekillendirmeye davet edecek.
Küresel sanatın Kabe’sinde bir Türk sanatçı ile iki ilk
Dünyanın yaşayan en ünlü mimarı Frank Gehry’nin tasarladığı bu efsane binada iki bakımdan bir ilk yaşanıyordu.
Birincisi müze, “In situ” Ai sanat sergi dizisinin ilk etkinliğini yapıyordu.
İkincisi, bu tarihi dönemi bir Türk sanatçı açacaktı.
“In situ” eserlerin sergilenecek yerde hazırlanmasına verilen isim.
Tabii ki bir Türk sanatçısının adını Guggenheim sitesinde bu cümlelerle okumak çok hoşuma gitti.
Gurur duydum.
New York Times’a kapak olsun dedim
Haberi okuduğum an aklıma, New York Times gazetesinin eleştirmeni Jerry Saltz geldi.
Refik Anadol’un eserleri için “Yarım milyon dolarlık bir ekran koruyucusu” diyerek küçümsemişti.
İçimden “Kapak olsun bu Guggenheim sergisi sana” dedim.
Neyin sanat olup neyin olmadığına karar verme yetkisini sadece kendinde gören insanlara tepkim yine depreşti.
Çünkü Türkiye’de de sık sık görüyorum böyle sanatçılara yukarıdan bakan güya “sanat ekspertizlerini…”
TATE de olursa sanatın hot trick’ini yapacak
Anadol bundan önce dünyanın en önemli modern sanat müzelerinden biri sayılan New York’taki MOMA’da sergilenmişti.
Şimdi Guggenheim geliyor.
Modern sanatın Londra’daki ikinci mekânı olan “Serpantine” de sergilendi. Bir numarası TATE’e de giderse, tam anlamıyla “hat trick” yapacak.
Dünyanın en ünlü üç modern sanat müzesine, Yapay Zekâ sanatının öncüsü olarak damgasını vuracak.
6 Mart’ta Bilboa’da açılış daveti var
Bunu öğrendikten sonra Anadol’la yazıştım.
Los Angeles’taymış.
Ancak 26 Şubat günü İspanya’ya Bilbao’ya gidiyormuş.
Orada Guggenheim Müzesi’nde eserini yerinde hazırlayacak.
Açılış 6 Mart günüymüş.
Orada olmayı çok isterdim.
Gehry’nin yaptığı binanın kendisi de bir sanat eseri
Guggenhem Bilboa’yı daha önce gidip görmüştüm.
Brezilyalı sanatçı Ernesto Neto’nun çok güzel bir sergisi vardı.
Dünyaca ünlü mimar Frank Gehry’nin tasarladığı bir bina.
Binanın kendisi sanat eseri.
Yani içinde hiçbir eser olmasa bile bir modern sanat yapıtı olarak gezebilirsiniz.
Refik Anadol’la Frank Gehry ilişkisi hakkında da bilgi aldım.
Bu sergiyi Frank Gehry’e ithaf ediyormuş.
Onun nedenini de öğrendim.
Frank Gehry
Anadol bu yıl Los Angeles’taki ilk yapay zekâ müzesini açıyor
2025 Anadol için iki bakımdan çok önemli.
Biri Guggenheim'deki bu sergi.
Öteki ise Los Angeles’ta açacağı “Dataland” projesi. Dünyanın ilk AI yani yapay zekâ sanat müzesi olacak.
Bu yılki iki büyük projesi de Frank Gehry’nin mimari vizyonuyla yakından ilişkili.
Bilboa sergisini Frank Gehry’i ithaf etmiş
O nedenle Guggenheim Bilbao’da sergilenecek eserini Gehry’e ithaf ediyor.
Bir Türk sanatçısının yapay zekânın açtığı yeni bir sanat alanında dünyanın öncüsü olması ve adını MOMA, Guggenheim gibi modern sanatın küresel mabetleri ve Frank Gehry gibi dahi mimarlarla yan yana telaffuz edilmesi bana gurur veriyor.
Refik Anadol bu çapta bir sergi ile MOMA ve Guggenheim tarihine geçen ilk Türk sanatçısı oldu.
Zaha Hadid’in tasarladığı sanat merkezinde bir başka Türk sanatçı
Efsane mimarların tasarladığı efsane sanat binaları giderek önem kazanıyor. Böyle bir binada dev boyutlu sergi açan bir başka Türk sanatçısı da Ahmet Güneştekin.
Baku’da Frank Gehry kadar ünlü mimar Zaha Hadid’in tasarladığı Haydar Aliyev Kültür Merkezi’ndeki sergisi de bu bakımdan önemliydi.
TATE’teki sergi için Şakir Paşa’yı ilgiyle izliyorum
Bu arada küresel kültür mabetlerine damga vuran bir Türk sanatçısı da Fahrüninisa Zeyd.
Onun TATE Modern’de açılan retrospektif sergisini gezdiğimde çok etkilenmiştim. O nedenle onu da anlatan Şakir Paşa dizisini ilgiyle izliyorum.
Eserleri Guggenheim ve Moma’ya giren TürklerBuraya kadar anlattığım büyük ve dönem açan sergilerdi. Bu arada, önemli müzelerin koleksiyonlarına giren Türk modern ve çağdaş sanatçıları var.
|
Türk Soft Power’ının önlenemez yükselişi
Türkiye son zamanlarda iki özelliği ile konuşuluyordu.
Biri giderek otoriterleşen rejimi, eleştirilen yargısı, insan hakları ihlali ve düşünce özgürlüklerinin gerilemesi ve bir de İHA teknolojisindeki başarısı ile…
Ama bilim insanlarımız ve yazarlarımız Nobel’de, kızlarımız voleybolda, engelli sporcularımız her alanda, dizi filmlerimiz dünya pazarlarında ve şimdi en ileri teknolojinin en ileri sanat alanındaki sanatçımızla da ülke olarak adımız duyulmaya başladı.
Bununla gurur duyulmaz da ne yapılır.
Hayal ettiğimiz ülke bu değildi…
Ama hayal ettiğimiz Türkler bu sporcularımız, bilim insanlarımız, sanatçılarımızdı.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.