Suudi Arabistan’ın eski İstihbarat Başkanı, Bendar Bin Sultan ünlüdür. Suudi Arabistan’ın 22 yıl boyunca ABD büyükelçiliğini yaptı. Dönemin ABD Başkanı Bush’a yakınlığı nedeniyle, “Bendar Bush” olarak anılır.

★★★

Prens Bendar Bin Sultan: “Biz Amerika’nın Doğu-Batı veya anti-komünizm tezlerini kullanmadık, dini kullandık” der. Aslında bu itiraf... Acı, kan ve gözyaşının dinmediği Müslüman Arap coğrafyasında yaşananların bir özetidir... 

★★★

Müslüman ve Arap coğrafyasına bakın... Tükenmeyen mezhep savaşları... El Kaide, IŞİD, Taliban ve benzer radikal İslamcıların birinci düşmanı, başka mezhepten olan Müslümanlar...

★★★

ABD Başkanı George W. Bush’un başdanışmanı, ABD’nin gerçek stratejisini ortaya koyar: “Biz artık bir imparatorluğuz ve harekete geçtiğimizde kendi gerçekliğimizi yaratırız. Sizler, tüm mantığınızı kullanarak bu gerçekliği incelerken, biz yeniden harekete geçer; daha yeni, başka gerçeklikler oluştururuz. Siz bunu da incelersiniz ve işler bu şekilde sürüp gider. Biz tarihin aktörleriyiz... Ve siz, siz hepiniz, biz her ne yapıyorsak onları incelemekle yetineceksiniz.”

★★★

Doğru mu?.. Doğru...

★★★

Mesela... Orta Doğu’da, ABD’ye ait en az 55 askeri üs bulunuyor. 

★★★

ABD’nin bölgedeki en büyük üssü, 10 binden fazla askeriyle Katar’daki Hava Üssü. Bahreyn’de 5’inci Filo var. Bölgede en fazla ABD askerinin bulunduğu ülke, Kuveyt’te, 15 bin Amerikan askeri var Birleşik Arap Emirlikleri’nde, beş bin ABD askeri var. Suudi Arabistan, Ürdün, Irak ve Umman’da da ABD üsleri var.

★★★

Bu ülkeler, aynı zamanda ABD’nin en değerli silah müşterileridir. 2024 yılı savunma bütçesinde, Suudi Arabistan dünyada beşinci ülkedir mesela...

★★★

ABD’nin 832 milyar dolar, Çin’in 227 milyar dolar, savaştaki Rusya’nın 109 milyar dolar, Hindistan’ın 74 milyar dolar. Suudi Arabistan, 72 milyar dolarlık askeri harcamasıyla beşinci sırada yer alır. İngiltere, 63 milyar dolar... Suudi Arabistan’dan, 10 milyar dolar daha az...

★★★

ABD mutludur, zengin Körfez ülkeleri daha da mutlu... Çünkü... Petrol zengini Körfez ülkeleri, kendi güvenliklerini düşünür. ABD askerine, kapıları sonuna kadar açarlar.

★★★

ABD Başkanı Trump döneminde, Körfez Arap ülkelerinin askeri harcamaları daha da artacaktır. Ve elbette, bu ülkeler, ABD’den rekor düzeyde silah satın alacaklardır. 

★★★

Zengin Arap ülkeleri, ABD’den sadece rekor düzeyde silah satın almakla yetinmezler... Aynı zamanda, Irak, Libya ve Suriye’nin dağıtılmasında ABD’yle birlikte olmuşlardır. Yani... Orta Doğu haritasının yeniden çizilmesinde, ABD’nin yanında önemli rol oynarlar. Aslında, Filistin’in yok edilmesinde ABD’yle işbirliği yapmışlardır, yapmaktadırlar.

★★★

Mesela... İsrail saldırıları nedeniyle, ABD üssünü kapatan tek Müslüman ve Arap ülkesi var mı? Yok... Olmaz...

★★★

ABD, küresel güç stratejisini uygularken şanslıdır. Haritaları şekillendirirken, elverişli ülkeleri “maşa” olarak kullanır. “Maşa” ülke bulmakta da hiç zorluk çekmez. Böylece, en az maliyetle, “vazgeçilmez, lider ülke” konumunu sürdürür.

★★★

Mesela... ABD, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bölgesinde, Erbil’de dünyanın en büyük konsolosluğunu inşa ediyor. Konsolosluk, bu yıl, 2025’te tamamlanıyor. 200 bin metrekare alana sahip yerleşke, 28 futbol sahası genişliğinde.

★★★ 

Dünyanın en büyük ABD konsolosluğu Erbil’de... Neden?.. Çünkü, Erbil, ABD’nin merkez üssü oluyor. Çünkü, Orta Doğu haritası değişiyor. Çünkü, yeni bir devlet kuruluyor. Çünkü, ABD, bu yeni devletin başkenti Erbil’den Orta Doğu’yu kontrol edecek.

★★★

ABD’nin hedefinde sapma yok. Yeni çizilmekte olan haritada, yeni bir devletin kurulmasının taşları hızla döşeniyor...

★★★

En fazla etkilenecek ülke, Türkiye... Ama... Türkiye o kadar rahat ki... Sanırsın, ekonomik yönden hiç sıkıntısı yok... Sanırsın, iç cephe çok güçlü, kutuplaşma hiç yok. Sanırsın, Türkiye dünyanın en fazla göçmenine sahip ülke değil... Ve, sanırsın yeni devletin, Türkiye’den toprak talebi yok...

★★★

Eee, işte böyle bir iklimde... Gün yüzü görmeyen, Orta Doğu coğrafyasına özenmek de önemli bir meziyet...

★★★

Tarih, stratejik körlük ve kişisel ihtiras uçurumlarıyla, stratejik öngörü ve ulusal çıkarlar zirveleri arasında dolaşan kanlı bir dönme dolabın öyküsü gibi...  Bir yanda çöküş; öte yanda geleceğe umutla bakan, güçlü bir Türkiye...