Elbette soracaksınız, “CHP bütün bu kurgunun neresinde” diye?

Partili Cumhurbaşkanı (Tek Adam) ile karşıt Genel Başkanlar arasında sözlü tehdit ve seçim düelloları süredursun, ben olasılıklar ve olacaklar üzerinde akıl yürütmeye çalışacağım;

1950’den bu yana bütün seçimlerin sonucunu öncelikle, halkın aş-iş derdinin belirlediğini herkesten önce yurttaş Recep Tayyip Erdoğan bilir.

R.T. Erdoğan, 2002 seçimini 2000 aş-iş krizi sayesinde kazandığını da, asla unutmamıştır. 

Öyle olduğu için erken ya da zamanında yapılacak seçimin gündemine aş-iş krizinin yerleştiğini ve artık değiştiremeyeceğini de muhalefetten önce yine, Partili Cumhurbaşkanı (Tek Adam) R.T. Erdoğan görüyor.

Partili Cumhurbaşkanlığı karşısında, geliştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş konusundaki ortak çalışma grubuna Gelecek ve Demokrasi ve Atılım partileri de katıldılar.

Muhalefet böylece, son seçimde uygulanan seçim hukuku ile gidilirse, cumhurbaşkanlığını kazanmasa da, mecliste anayasayı değiştirebilir çoğunluğu elde edeceğine inanıyor ve kamuoyunu inandırmak istiyor.

Büyük olasılıkla böyle olacağını onlardan önce Partili Cumhurbaşkanı da gördü ki, seçim ve partiler yasasında ve derken meclis açılış konuşmasında anayasa değişikliğini de gündeme getirdi.

Bütün bunlardan ortaya çıkan gerçek, nasıl ve ne zaman ve hangi hukuk düzeniyle seçime gidileceğine yine AK Sarayın karar vereceğidir. 

Öyleyse, onun varsayımlarını ve seçeneklerini tahmin etmek ve yorumlamak durumundayız:

1-Hiçbir koşulda cumhur ittifakının adayı olarak R.T. Erdoğan, birinci turda yüzde 50+1 alamaz?

2-İkinci turda seçilebilme olasılığı koşullara bağlı; Kürt kökenli ve katı milliyetçi seçmen çoğunluğunun seçime yakın aylardaki eğilimi?

3-İkinci turda seçilse bile mecliste AKP’nin birinci parti olup olamayacağı?

4-AKP birinci parti olsa da çoğunluğun muhalefetin eline geçme olasılığı?

5-MHP’nin (D. Bahçeli’nin) seçimde ne yapacağı? 

6- Dillerde dolaşan, “sağlığı yüzünden AK Saray’ın kurucu partilisi ve bir zamanların kader kardeşi A. Gül formülüne” zorlanıp-zorlanmayacağı? 

Bu soruları kendince yanıt ararken R.T. Erdoğan’ın kritik (püf) noktasının, “geleceğini hukuken güven altına alabilmek” olduğunda, kimsenin en küçük şüphesi olmasın.

Onun için önemli olan, “Partili Cumhurbaşkanı” kalması değil, “Cumhurbaşkanı olmasıdır”. Yani nasıl olur da, AK Saray da bir dönem daha kalır!

AK Saray, diğerlerinden önce İYİ Partinin (Başbakanlığını ilan eden Meral Akşener’in) “parlamenter sisteme dönüş” ısrarına, -kendi hukuki geleceğini güven altına almak koşuluyla- razı olacaktır.

AK Sarayın bir diğer öngörüsü, Kürt kökenli siyaset önderlerinin kamuoyuna yansıttıkları PKK’dan uzak durma -ki, İmralı’nın karar da öyle- koşuluyla, bölgede kazanılan yerel seçimlerin bir daha kayyıma alınmayacağı yasal güvencesiyle çözüm sürecini yenilemektir.

Böylece, bölgeden en azından daha önce aldığı oyu arkasına almak, (Parti olarak HDP ile yakınlaşmak için karşılıklı örtülü bir çabanın sürdüğü de olasıdır)  

Bu yaklaşımlarının beraberinde AK Sarayın, yapılacak anayasal ve yasal değişikliklerle, millet ittifakı sistemini de kaldırmayı ve düşük baraj sayesinde oyların dağılımını çok partilileştirmek (parça, parça etmek) istediği de anlaşılıyor.

Özetle, R.T. Erdoğan da gördü ki, maliyeden-merkez bankasından marketlere-tezgâhlara, F-35, S-400’lerden yangın söndürme uçağına kadar bütün kararları kendi üstüne almakla -yani Partili Cumhurbaşkanlığı (Tek Adamlık) hükümet sistemi yüzünden- elindeki ipin ucunu, hiçbir zaman ve bu kadar kaçırmamıştı. 

Dolaysıyla bu sistemden kurtulmak istiyor ama AK Saraydan ayrılıp, yüce divanların yoluna düşmek te istemiyor. “Erişilmez Gücünden Erişilir Güce” inmeye razı. Yeter ki hukukî güvenli bir beş yıl daha ve zevahiri kurtaracak bir fotoğraf elde etsin.

İYİ Parti (Meral Akşener) ve HDP (Kürt siyaseti önderleri) de, yorumladığım yukarıdaki fırsatları ele geçirirlerse, R.T. Erdoğan’ın bir beş yıl daha partisiz cumhurbaşkanı olduğu “geliştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter (hükümetin -başbakanın- meclisten çıktığı” sistem konusunda uzlaşmaya razılar (açıklar, yakınlar).

Elbette soracaksınız, “CHP bütün bu kurgunun neresinde” diye?

Yanıtı siz de görüyorsunuzdur, “Otuz yıldır nerede ise orada. Hem de Anasını Akşener’e kaptırdığı muhalefette aslanlar* gibi iyi niyetli çalışmalarını (çabalamayı) sürdürüyor.

(*) “Aslan Sosyal Demokratlar”: Özlem ve saygıyla andığımız Genel Başkanımız Erdal İnönü’den miras.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.