Tevfik Sönmez Küçük
Üye merkezli siyasi parti anlayışı
Önümüzde kritik bir yerel seçim süreci var. Ancak, 31 Marttan sonra seçim tartışması Türkiye’nin siyasi gündeminden dört yıl boyunca çıkacak. Bu durumun özellikle muhalefet partileri bakımından önemli bir fırsat olduğu konusunda şüphe yok. Bir sonraki seçimin belirleyici ölçütünün, karizmatik lider algısından çok, parti örgütünü ve üyeyi önceleyen demokratik anlayış olacağını söylemek yanlış olmaz…
Siyasetle ilgilenen herkes, siyasi partilerimizin iç düzen ve işleyişlerinin demokratik olmadığından yakınıyor. Bu aşamada yaşanan sorunların en önemli nedenlerinden birini ise üyelerin parti içi karar ve seçim süreçlerinden dışlanması oluşturuyor. Zira üyeler, ancak genel merkezin izin verdiği ölçüde parti içi irade oluşumuna katılabiliyorlar.
Üyelerin görüşlerine birkaç siyasi parti tarafından sınırlı sayıda seçim çevresi için başvuruluyor. Yargıç denetiminde önseçim, siyasi hafızamızda artık hoş bir anı… Sadece bazı siyasi partiler, uygun gördükleri seçim çevrelerinde örgüt denetiminde önseçim yapıyorlar. Seçim süreçleri tamamlandıktan sonra üyeler tekrar unutuluyor…
Oysa parti içi demokrasi, genel merkezin takdirinde olan, üyelere lütuf olarak sunulan bir kavram değil. Anayasa’nın 69. maddesinin 1. fıkrasına göre siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olmalı. Siyasi Partiler Kanunu md. 93 uyarınca da “Siyasi partilerin parti içi çalışmaları, parti yönetimi, denetimi; parti organları için yapılacak seçimler ile parti genel başkanlığınca, genel merkez organlarınca ve parti gruplarınca alınan kararları ve yapılan eylem ve işlemleri parti tüzüğüne, parti üyeleri arasındaki eşitlik ilkesine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz.”.
Görüldüğü üzere parti içi karar ve seçim süreçlerine katılım, üyelerin en temel siyasi hakkını teşkil ediyor. Öyleyse şu soruya verilecek yanıt önem taşıyor: Parti içi demokrasinin ön şartı olan üyeliğin etkinleştirilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerekiyor?
Geride bıraktığımız siyasal süreç, Türkiye’de hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir düzenin inşası için siyasi partilerin kendi iç düzen ve işleyişlerinin demokratik olması gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ortaya koydu.
Dijital bir devrimin eşiğindeyiz. Siyasi partiler bu teknolojik dönüşümden ayrı düşünülemez. Bu sebeple, öncelikle siyasi parti üyelerinin verileri, üyelerin cep telefonlarından kolayca iletişim kurabilecekleri dijital bir platforma yüklenmeli. Söz konusu aplikasyon, siyasi parti ile üyeleri arasında sürekli bir ilişkinin kurulması açısından bir köprü işlevi görmeli. Bu çerçevede anılan platform kullanılarak uygulamada şu adımlar atılabilir:
- Parti içi referandum yolu kabul edilebilir. Ülke gündemi hızla değişiyor, siyasi partilerin temel politikalarını etkileyen meselelerde üyelerin iradelerini saptayabilmek için dijital platform üzerinden parti içi referandum mekanizması işletilebilir.
- Milletvekilleri, hazırladıkları kanun teklifini bu platformdan üyelerin görüşlerine sunabilirler. Bu hâlde kanun teklifi dijital sistem üzerinden yayımlandığı günden itibaren belli bir süre boyunca üyelerin değerlendirmesine açık olur. Üyelerin fikirlerini tartışabilmeleri için gerekli teknik alt yapı oluşturulur. Bu tartışmalar, kanun teklifini veren milletvekillerince yakından takip edilir, yararlı görülen öneriler kanun teklifine eklenir.
- Her üye, kanun teklifi önerisi hazırlayarak diğer üyelerin görüşlerine sunabilir. Kanun teklifi önerisi dijital sisteme yüklendikten sonra belli bir süre için Türkiye’deki tüm üyelerin oyuna sunulur. Öneri, bu sürede üyelerin dörtte birinin desteğini alırsa, genel merkezin görevlendireceği milletvekilleri tarafından Anayasa’ya, parti tüzüğüne ve programına uygun olup olmadığı açısından analiz edilir. Bu hükümlere aykırı olmayan öneriler teklif hâline getirilerek Meclis Başkanlığı’na sunulur.
- Üye, yaşadığı bölgeye ilişkin bir soruna dikkat çekmek için kendi ilinin milletvekilinden soru önergesi vermesini Bu durumda soru önergesi taslak metni, ilde yaşayan üyelerin oyuna sunulur. Milletvekiline yöneltilen bu talebin kabul edilerek soru önergesinin Meclis Başkanlığı’na verilmesi, soru önergesinin taslak metninin dijital sisteme yüklenmesinden itibaren belli bir süre içinde ildeki üyelerin üçte biri tarafından önerge hakkında olumlu oy verilmesine bağlıdır. Anayasa’ya, Meclis İçtüzüğüne ve parti programına aykırı soru önergesi taslakları dikkate alınmaz.
- Milletvekilleri ve belediye başkanları, seçmenlere sundukları vaatleri bu platforma yükleyebilirler. Seçim öncesinde anlatılan projelerin ne ölçüde gerçekleştirildiği üyeler tarafından bu sayede aktif olarak takip edilebilir. Söz konusu sistem, seçmen nazarında siyasi başarı ölçütünün belirlenmesinde işlevsel bir rol oynar.
Önümüzde kritik bir yerel seçim süreci var. Ancak, 31 Marttan sonra seçim tartışması Türkiye’nin siyasi gündeminden dört yıl boyunca çıkacak. Bu durumun özellikle muhalefet partileri bakımından önemli bir fırsat olduğu konusunda şüphe yok.
Geride bıraktığımız siyasal süreç, Türkiye’de hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir düzenin inşası için siyasi partilerin kendi iç düzen ve işleyişlerinin demokratik olması gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ortaya koydu. Bu nedenle, bir sonraki seçimin belirleyici ölçütünün, karizmatik lider algısından çok, parti örgütünü ve üyeyi önceleyen demokratik anlayış olacağını söylemek yanlış olmaz…
Tevfik Sönmez Küçük, Doç. Dr., Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.