
Prof. Hikmet Sami Türk
İMAMOĞLU’NUN YÜKSEK LİSANS DİPLOMASININ İPTALİ
“Demokratik hukuk devletinde siyasî rekabet, ‘fair play’ (dürüst oyun) kurallarına göre yapılır. Bu, Devletin en yüksek makamı için yapılan yarışta daha çok önem kazanan bir ilkedir. Seçim yarışında en güçlü rakibi saf dışı bırakmak için siyasî etikle bağdaşmayan yollara başvurmak, bu yarışı rayından çıkarabilir. Yalnız gençleri yetiştirmekle değil, aynı zamanda bütün toplumu bilimin ışığıyla aydınlatmakla görevli üniversitelerin bu yarışta baskı altında kalarak ya da durumdan kendileri için bir görev çıkararak, siyasî iktidarın emelleri doğrultusunda işlemlere imza atmaları, onların saygınlığıyla bağdaşmaz.”
Önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı, hâlen hukuka aykırı bir kararla tutuklu, o nedenle İçişleri Bakanlığı’nca görevinden geçici olarak uzaklaştırılmış bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yüksek lisans diploması, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün 24 Temmuz 2025 tarih ve 28 sayılı toplantısında alınan bir kararla iptal edildi. Ayrıca İmamoğlu’nun yüksek lisans tezinin Yüksek Öğretim Kurulu’ndaki Ulusal Tez Merkezi’nden kaldırılmasına karar verildi. İptal kararı, İmamoğlu’nun yüksek lisans mezuniyet işlemlerinin, KKTC’de Girne Amerikan Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1990’da aynı konumdaki 28 öğrenci ile birlikte usulsüz yatay geçiş yaparak 1994’te diploma aldığı İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezuniyet “koşullarındaki eksiklik” nedeniyle geçersiz olduğu gerekçesine dayandırıldı.
Bu konuda eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk yazılı bir değerlendirme yaptı:
“Ekrem İmamoğlu’nun İşletme Fakültesi’nden aldığı yüksek öğrenim lisans diploması daha önce 18 Mart 2025 günü İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulunca iptal edilmişti. Hâlen idarî yargıda bu konuda açılan iptal davası devam ederken İmamoğlu’nun bir de yüksek lisans diplomasının olduğu ortaya çıkınca; sıra, Cumhurbaşkanı adaylığını engellemek için onun iptaline geldi. Önceki karar gibi bu da, bilimsel değerlendirmelerle değil, siyasî hesaplarla verilmiş bir karardır. Çünkü yüksek lisans diploması da, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı için Anayasa’nın 101. maddesinde aranan ‘yükseköğrenim yapmış’ olma koşulunu karşılayan bir belge niteliğindedir.
Yükseköğretim Kanunu’nun 44. maddesi (a) fıkrasına göre ‘Yükseköğretim kurumlarının önlisans, lisans ve lisansüstü düzeyindeki diploma programlarına kayıtlı öğrenciler, bu madde hükümlerine göre belirlenen ders kredileri ve diğer yükümlülükleri başarı ile tamamlamaları hâlinde; önlisans, lisans, yüksek lisans veya doktora diploması alır.’
İmamoğlu’nun İşletme Fakültesi programlarında yer alan derslerin sınavlarını başarıyla vererek yüksek öğrenim diplomasını aldıktan 31 yıl, 1995’te yüksek lisans programına katılıp yazdığı yüksek lisans tezi ilgili öğretim üyelerince incelenip kabul edildikten ve İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden yüksek lisans diplomasını aldıktan 30 yıl sonra; her iki diplomanın iptali, başka bir deyişle, geri alınması, kazanılmış bir hakkın ortadan kaldırılması anlamına gelir. Olağan koşullarda bir idarî işlem, İdarî Yargılama Usulü Kanunu’na göre iptal davası süresi olan 60 gün içinde geri alınabilir (m. 7/1). İşlemin yok hükmünde olması, açık hataya dayanması veya gerçek olmayan beyan ve belgelerle, hile ile elde edilmiş olması durumunda bu süre geçtikten sonra da geri alınabileceği, Danıştay tarafından kabul edilmektedir. Ama olayda böyle bir durum yoktur.
İmamoğlu’nun yüksek öğrenim diploması ile yüksek lisans diplomasının aradan bunca yıl geçtikten sonra iptali için gösterilen gerekçeler, bilimsel tutarlılık ve dürüstlükten uzak, Türkiye’nin en eski üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi ile onun Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne yakışmayan iddialardır. Üniversitelerin hukuka aykırı işlemlerle daha şimdiden başladığı anlaşılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde taraf tutmaması, bu arada İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığını engellemek isteyenlerin siyasî emellerine alet olmaması gerekir.
Ekleyelim ki hukuka aykırı olarak diploma iptali, Türk Ceza Kanunu’na göre eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi (m. 112/1a,b); siyasî hakların kullanılmasının engellenmesi (m. 114/1a,b); resmî belgeyi bozmak, yok etmek (m. 205) suçlarını oluşturabilir. Siyasî kişilerin konuşma ve eylemleri konusunda çok duyarlı olan Cumhuriyet savcılarımızın bu konuda da gerekli araştırmayı yapması, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun gereğidir (m. 160).
Kaldı ki kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar vermek, Türk Borçlar Kanunu’na göre bunu yapanın zarar görene tazminat ödemesini gerektiren bir haksız fiil niteliğindedir (m. 49-51).
Demokratik hukuk devletinde siyasî rekabet, ‘fair play’ (dürüst oyun) kurallarına göre yapılır. Bu, Devletin en yüksek makamı için yapılan yarışta daha çok önem kazanan bir ilkedir. Seçim yarışında en güçlü rakibi saf dışı bırakmak için siyasî etikle bağdaşmayan yollara başvurmak, bu yarışı rayından çıkarabilir. Yalnız gençleri yetiştirmekle değil, aynı zamanda bütün toplumu bilimin ışığıyla aydınlatmakla görevli üniversitelerin bu yarışta baskı altında kalarak ya da durumdan kendileri için bir görev çıkararak, siyasî iktidarın emelleri doğrultusunda işlemlere imza atmaları, onların saygınlığıyla bağdaşmaz.”
(28.7.2025)