Naim Babüroğlu

Naim Babüroğlu

Yüz yıllık parantez ve son yüzyılın günahı

Halkların Eşitlik ve Demokrasi (DEM) Parti Heyeti, yeni bir “Çözüm Süreci” için görüşmeleri sürdürüyor. 11 Ocak 2025’te heyetten Ahmet Türk, “Biz kardeştik, son 100 yılda ilişkimiz bozuldu” dedi. Nedir bu 100 yılın büyük günahı?

★★★

Osmanlı’yı tarih sahnesinden silecek, Sevr Antlaşması süreci başlar. 11 Mayıs 1920’de Fransa başbakanı Millerand, Osmanlı Heyeti’nden eski sadrazam Ahmet Tevfik Paşa’ya bir dosya verir. Ahmet Tevfik Paşa, dosyayı inceler. 12 Mayıs 1920’de, Padişah’a ve başbakanlığa telgraflar çeker: “Verilen anlaşma koşullarının, bir devlet kavramı ile ilgisi yoktur.”

★★★

22 Temmuz 1920... Sevr koşullarını görüşmek üzere, Padişah Vahdettin’in başkanlığında Saltanat Şûrası toplanır. Şura’da tüm üyeler, Osmanlı’nın idam fermanı Sevr’in imzalanması yönünde kabul oyu verirler. Emekli General Rıza Paşa hariç...

★★★

Padişah Vahdettin ve Başbakan Damat Ferit, ağır koşullara rağmen Sevr’in imzalamasını isterler. İmza için Eğitim Bakanı Hadi Paşa, Danıştay Başkanı Rıza Tevfik ve Bern Elçisi Reşat Halis’ten oluşan bir heyet görevlendirilir.

★★★

10 Ağustos 1920... Antlaşma, Paris civarındaki Sevr Çini Müzesi’nin Neptün salonunda imzalanır. Osmanlı heyeti, dört saat salon dışında bekletilir. Kurbanlık koyun gibi... Saat 16.00’da salona alınır. Önce Hadi Paşa, sonra Rıza Tevfik ve Reşat Halis antlaşmayı imzalarlar.

★★★

Ardından; İngiltere, Fransa, Belçika ve İtalya imzalarlar. En sonunda, Yunanistan heyeti imzalar. İmza töreni, 15 dakikada biter. 620 yıllık Osmanlı’nın idamına ayrılan süre, 15 dakikadır. 

★★★

36’ncı Osmanlı Padişahı ve 115’inci İslam Halifesi Vahdettin, Osmanlı Devleti’nin idam fermanını direnmeden kabul etmiş olur. Sultan Alparslan’ın emanetini, karşı çıkmadan işgalcilere teslim eder.

★★★

Antlaşma’yla Osmanlı Devleti, tarih sahnesinden siliniyordu. Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermenistan ile onun güneyinde özerk Kürdistan kuruluyordu. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Suriye’yi Fransa; Irak ve Filistin’i İngiltere alacaktı. Batı Anadolu işgal ediliyordu.

★★★

Çılgın Türkler... Sevr’i tanımazlar. 19 Ağustos 1920’de, Ankara’da Mustafa Kemal Paşa’nın başkanı olduğu TBMM Hükümeti bu Antlaşma’yı yok sayar. Antlaşma’yı onaylayan Saltanat Şurası üyeleriyle, imzalayan heyeti vatan haini sayarak vatandaşlıktan çıkarır. Böylece, Sultan Alparslan’ın emanetine sahip çıkar.

★★★

Ve, Üç Mustafa... Mustafa Kemal, Mustafa İsmet, Mustafa Fevzi... Vatandan başka sevgili tanımayan o kahraman ordu ve o kuşak... Yokluk ve kıtlık içinde, muhteşem bir zafer kazanırlar. Sakarya Meydan Muharebesi, ardından Büyük Taarruz...

★★★

Türk Milleti’nin idam fermanını ve Türklerin son yurtları olan Anadolu’dan kovulma kararını çöpe atarlar.

★★★

24 Temmuz 1923’te, Lozan Barış Antlaşması’yla Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu alınır. Sevr, tarihin çöplüğüne gömülür.

★★★

1923’te Cumhuriyet kurulur. Ve, Lozan’dan nefret eden, Sevr sevdalıları mantar gibi çoğalırlar. Özellikle son 20 yılda...

★★★

Doğuda Ermenistan kurulmasını sağladığı için Ermenistan ve destekçileri, Sevr’i çok severler.

★★★

İşgalciler, Sevr çöpe atıldığı için yaşadıkları hayal kırıklığını unutmazlar. Lozan’dan nefret ederler.

★★★

PKK terör örgütü, bir Kürt devletinin kuruluşunu engellediği için Lozan’a düşmandır. Terör örgütü başı Öcalan, “Lozan’ın güncellenmesinde hem Kürtler hem de Türkler kazanacaktır” der. Lozan’ın ortadan kaldırılması, PKK’nın hedefleri arasındadır. 

★★★

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani de, Lozan konusunda PKK gibi düşünür. 2016’da, ABD ziyaretinde Sevr hayalini açıklar: “Kürtlere gelince, 1923 tarihinde yapılan Lozan Barış Antlaşması’ndan bu yana bağımsızlığı hayal ediyor...” ★★★ DEM Heyeti’nden Ahmet Türk’ün, “Biz kardeştik, son 100 yılda ilişkimiz bozuldu” cümlesi, işte bu yüzden önemlidir.

★★★

Cumhuriyet’le problemi olanlar “parantez” sözcüğüne meraklıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin, 1923’te açılan bir parantez olduğunu söylerler.

★★★

Sevr’i hayal edenlerle, Cumhuriyet’in bir parantez olduğunu söyleyenlerin hedefi bir noktada kesişir. Türkiye’nin parçalanması... Sevr sevdası ve Lozan nefreti, işte budur.

★★★

Ve sözde aydınlar... “Yetmez ama Evet” rüzgârıyla, savrulur durur.

★★★

Bu topraklar çok bereketlidir çok... İşgalcilerle birlikte hareket eden, işbirlikçiler hep vardır. Bitmez...

★★★ 

Eee, neden şaşırıyorsun ki değerli kardeşim? 10 Kasım için, Cuma hutbesinde, bir Fatiha bile okumayan diyanete ses çıkarmıyorsun da... Türkiye’de, “bu kadar çok işbirlikçi olur mu”, diye şaşırıyorsun?

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.