
Naim Babüroğlu
Bu sürecin sonu: Parçalanmış Türkiye
11 Temmuz 2025, önemli bir tarihti. PKK terör örgütünden 30 teröristin, silahlarını bir kazanda yaktıkları törenin yapıldığı gün. Toplam, 30 silah. Ve bu törene, “PKK silah bıraktı” denildi. Dünya terörle mücadele tarihinde bir ilk. ★★★ Silahların numaraları, balistik muayeneleri yapılmadığına göre, bu silahlar kimlere ait? Depoda kullanılmayan arızalı, eski silahlar mı? ★★★ Biraz geri gidelim... 2013’te, “İkinci Açılım” rüzgârı esiyordu... “İkinci Açılım”ın anahtarı, şimdi olduğu gibi yine İmralı’daki terörist başıydı. ★★★ Günümüzdeki Halkların Eşitlik ve Demokrasi (DEM) Partisi yerine, o zaman Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) vardı. “İkinci Açılım” sürecinde de BDP temsilcileri ile İmralı’daki terörist başı Öcalan arasında görüşmeler yapılırdı. “Terörsüz Türkiye” sürecinde olduğu gibi... ★★★ 2013’teki görüşmeler, “İmralı Tutanakları” başlığıyla not edildi. Tutanaklarda yer alan önemli bir konu vardı. “PKK’ya bağlı örgütsel kadroların Suriye’ye yönlendirilmesi ve PYD/YPG’ye destek verilmesi.” ★★★ Mesela... 7 Ağustos 2013’teki görüşmede, Öcalan bugüne yansıyan önemli bir talimat verir: “Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz.... Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de 50 bin, Kandil’de 10 bin, İran’da 40 bin var.” ★★★ Terörist başının bu çağrısından sonra... 2013’ten itibaren PKK’nın, Kuzey Irak’ta yer alan Kandil ve Mahmur’daki kamplarından eğitimli ve iyi yetişmiş teröristler, Suriye’ye YPG bölgesine geçerler. Kandil’de mevcut 10 bin teröristin büyük bölümü, Suriye’de YPG’ye katılır. ★★★ 2025’te esen “Terörsüz Türkiye” rüzgârıyla birlikte, geri kalan genç ve iyi eğitimli teröristler de Suriye’ye geçer. Geri kalanlar, zaten savaşçılık özelliklerini yitirenler... Silah bırakılırsa, işte geri kalan bu yaşlı, savaşma yeteneği kalmayanlar bırakacak. Ve bu sürecin adına, “PKK silah bıraktı” denilecek. ★★★ “PKK silah bıraktı” fırtınası estiriliyor ama... PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG, Suriye’de bir devletçik oldu. Kendi deyimleriyle, Suriye’de 100 bin kişilik bir güce ulaştı. ★★★ Öcalan, 2013 İmralı tutanaklarında, “özerklik” konusunda ne diyor? “Kürtler kendi kendilerini yönetecektir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride olabilir...” ★★★ Başka ne diyor? “AB Yerel Yönetim Özerklik Şartı’na şerh kaldırılırsa, meselenin önemli ölçüde çözüleceğini” söyler. DEM Parti tarafından da Mayıs 2025’te yapılan bir açıklamada, “Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekincenin kaldırılması” istenir. Böylece, atılan bu adımlarla özerklik yolu açılacak. ★★★ Başka ne diyor, Öcalan? “Bir rejim değişikliği olacak... Bu hepsinden daha derinlikli olacak. Başarılı olursak, yepyeni bir Cumhuriyete... Şimdiye kadar olanlar ısınma hareketi idi...” Yani, “ulus” ve “üniter” devlet yapısı yerine; eşit yurttaşlık masalıyla “Türkiyeli” düzeni... Yani, resmi dil Türkçenin değiştirilmesi... Yani “Türk” yerine, “Türk, Kürt, Arap, Alevi” ümmetçi anlayışının getirilmesi. ★★★ 2013’te Öcalan, önemli bir şart ileri sürer: “Komisyonlar kurulacak. Hakikat komisyonu da kurulacak. Akil adamlar denetiminde olacak...” ★★★ Terörist başı 2025’te de, ısrarla TBMM çatısı altında bir “komisyon” kurulması konusunda çağrı yapar. Sürecin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için tüm kesimlerin sürece katılımının çok önemli olduğunu söyler. ★★★ Ve 2025’te, “Terörsüz Türkiye” sürecinde, TBMM çatısı altında “komisyon” kuruldu mu? Kuruldu... Cumhuriyeti kuran CHP, komisyonda yer alarak, süreci meşrulaştırdı mı? Meşrulaştırdı... Terörist başı mutlu mu? Mutlu... ★★★ PKK, şimdi ne diyor? “Yasal düzenlemeler yapılmazsa, Öcalan serbest bırakılmazsa, silah bırakılmaz” koşulunu ileri sürüyor. Silah bırakacak PKK teröristi var mı? Ara ki, bulasın... ★★★ Şimdi sıkı durun... Öcalan, İmralı’da görüştüğü heyetten Sırrı Süreyya Önder’e: “Vatandaşlık maddesini sana yazdırıyorum, ‘Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.” ★★★ Devam ediyor ve diyor ki: “Sizin Türk ulusçuluğu dediğiniz faşist bir örgütlenmedir. Alet olamayız...” ★★★ Bugünün moda deyimi ne? “Türk, Kürt, Arap...” “Kürt, Alevi...” “Türkiyeli”... ★★★ Sanki sözleşmişler gibi tam da bu zamanda... ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, “Osmanlı Millet Sistemi”ni göklere çıkarır. İsrail’in, bölgede ulus devlet istemediğini söyler. Türkiye’nin bunu uygulaması tavsiyesinde bulunur. ★★★ Yani, Türkiye “ulus” devlet yapısını terk etsin diyor. Yani, etnik, dinsel ve mezhepsel yapıya dayanan ve parçalanmayı vadeden bir sistem... ★★★ Barrack, başka ne diyor? “Benim patronum (Trump) sonuç istiyor. Ve bunu kendi görev süresi içinde yapmak istiyor. Burada istediği şey şu: Türkiye’nin Amerika ile yan yana, daha yüksek bir öneme ulaşması...” Yani, Türkiye, Rusya ve İran’a karşı, ABD’nin yanında konumlansın. ★★★ Sonuç olarak... Bu projede, parçalanmış bir Türkiye haritası var. Bu projede, Hatay dahil olmak üzere, Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyinin koparıldığı bir “Kürdistan” var. Ve bu projede, Atatürk’ü, Lozan’ı, Cumhuriyet’i reddeden, Sevr’e doğru hızla koşan bir Türkiye var.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.