Kemal Anadol
Tehlikenin farkında mısınız?
CHP, dünyada ilk kez başarıya ulaşan antiemperyalist başkaldırıyı gerçekleştiren kadrolarca kuruldu. Atatürk’ün önderliğinde Cumhuriyetimizin temel taşı devrimleri yaptı, ülkemizi çok partili yaşama geçirdi.
Cumhuriyetimiz çok partili yaşama geçtiğimiz 1950’den bu yana en büyük siyasal, ekonomik ve toplumsal bunalımını yaşıyor. İşsizlik ve pahalılık ülkemizi yakıp kavuruyor. Yurttaşlarımız umudunu yitirmiş. Tek adam rejimine geçilen günden bu yana yasama organı işlevini yitirmiş; yargı siyasetin üstünde sopa gibi kullanılıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin var oluş nedeni laiklik ilkesinin kâğıt üstünde kalması bile yeterli bulunmuyor; her gün saldırıya uğruyor. Devrim yasaları delinmiş tarikat ve cemaatler holdinglere dönüşmüşler.
Halkımız bu ortamdan bir an önce kurtulmak, nefes almak, özgürlüğüne ve demokrasiye kavuşmak istiyor. Sabırla önüne konacak sandığı bekliyor. Yurttaşlar için tek kurtuluş yolu bu! “Altılı masa” denilen ittifaka gözlerini dikmiş bekliyor. Masanın başarısına zarar verecek demeçleri, davranışları ve hataları yüreği ağzında izliyor. Biliyor ki bir yenilginin faturası masanın aktörlerinden çok kendisine çıkacak!
CHP’NİN SORUMLULUĞU
CHP’nin sorumluluğu tüm partilerden daha önde. Çünkü CHP geçmişten bugüne her bunalımda halkımızın tutunacağı bir dal olmuştur. Caydırıcı gücüyle muhalefette olması bile bu gerçeği değiştirmemiştir.
CHP bir siyaset okuludur. On binlerce kişi bu okulun eğitiminden geçmiştir. Her şeyden öte CHP’ye oy veren milyonlar, sadık CHP seçmeni vardır. CHP’nin gerçek sahibi onlardır! Sıfatı ne olursa olsun hiç kimse partiden büyük değildir!
Benim gibi gençlik kollarından ilçe başkanlığına, milletvekilliğinden grup başkanvekilliğine uzanan CHP’lilere gelince... Görevlerimizin bitmesi ve aktif politikanın dışında olmamız sorumluluktan kaçmamıza izin vermez. Tam tersine beklentisi olmayanların yükü daha da ağırdır. Ancak zarar vermemek için içinde bulunduğumuz suskunluğun da bir sınırı vardır! Özellikle partinin sinir uçlarına dokunan ve genetiğiyle oynayan söylemler karşısında susmak bunları onaylamak anlamına gelir.
KENAN EVREN KAFASI!
Genel başkan son grup toplantısında aynen şunları söyledi: “Açık söylüyorum biz değiştik, biz halkın partisiyiz. Biz hangi yanlışları terk ettiysek, artık Saray tam odur. Statükocu, antireformcu, antiözgürlükçü Kenan Evren kafasına geldiler.” Bu konuşmayı yüreğim burkularak izledim. Demek benim partim CHP geçmişte, bugün AKP’nin yaptığı yanlışların sahibiymiş! Ve daha da ötesi antireformcu, antiözgürlükçü Kenan Evren kafasındaymış!
12 Mart ve 12 Eylül zindanlarında, sıkıyönetim mahkemelerinde faşizme karşı göğüs göğüse mücadele eden CHP kadroları adına içim sızladı. Başı dertte olan Erdoğan işsizlikle açlığı halkın ve siyasetin gündeminden kaçırmaya çalışırken CHP ile ilgili böyle bir söylemin yararı ve gerekçesi merak konusudur. Ona gündemden kaçma yolunda bir fırsat yaratılmıyor mu?
Çağdaş demokrasilerde partiler, bu tür ideolojik ve programatik değişiklikleri seçim döneminde değil, uygun ve geniş zaman diliminde gündemlerine getirirler. Örgütlerden başlayarak taslaklar üzerinde tartışılır. En üst organdaki yoğun görüşmeler sonucunda karara bağlanır. Partinin yetkili organlarında ve özellikle kurultayda görüşülüp karara bağlanmadan dile getirilen bu tür söylemler çok tehlikelidir. CHP için tehlikelidir, altılı masa için tehlikelidir, önümüzdeki seçimler için tehlikelidir!
Tehlikenin farkında mısınız?
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.