Ergün Aydoğan
Sorumsuz siyaset, yavuz hırsız
En sınırsız yetkilerle ülkeyi yönetenlerin bile kabul ettiği hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, emekli ve çalışanların geçim zorluğu, ucuz ekmek kuyrukları, sabahın kör karanlığında kıyma kuyrukları, çekilen sıkıntıları say say bitmez.
Tek yetkili, partili cumhurbaşkanı Erdoğan ‘’Maaş zamları daha cebe girmeden eriyor’’ dedikten sonra önümüzdeki yılı işaret ederek ‘’Seneye emekli ve çalışanların alım gücünü eskisinin üstüne çıkarmaya başlayacağız.’’ Aman ne güzel…
Niye seneye, 2024 emekli yılı ilan edilmemiş miydi? Şimdiden 2025’de mi emekli ve çalışanların yılı ilan edilecek. E Erdoğan değil miydi 2018’de ‘’Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz’’ diyen. O yetki verildi mi, verildi. Ne oldu, bakalım.
Hani o ‘’ee ortada nas dururken sana bana ne oluyor. ‘faiz sebep enflasyon netice, bu can bedende olduğu sürece asla faiz artışı yok’’ konularına hiç girmeyelim!
Yetki istendiğinde, dolar 4.66 liraydı, bugün 32.40 TL. Euro 5.41’di bugün 35.10 TL. Enflasyon 15.39’du bugün TÜİK rakamlarına göre 72,89. Faiz yüzde 16.5’ti, bugün yüzde 50. İşsizlik artmış, milli gelir düşmüş, alım gücü düşmüş, borçlar artmış, kredilere erişim imkansız hale gelmiş; say say bitmez…
Peki sorumlu kim? Sorumlu yok. Yönetenlerin dışında muhalefet, dış güçler herkes sorumlu, bir tek iktidar sorumlu değil… hep aynı terane damat bakan ve ‘gözlerinizi kapatıp uyuyun, uyandığınızda çok güzel olacak’ diyen bakan Nebati gibi ‘yarın bugünden çok daha iyi olacak’ sözlerinin aksine nedense hep bugün bir önceki günden, yarın bugünden daha çekilmez oluyor…
OYLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM!
Gelelim esas ‘yavuz hırsız ev sahibin bastırır’ konusuna, malum tarihi kritik seçimlere iki gün kaldı. O da ne, iktidar sandık güvenliğinden endişe ediyormuş! Hadi canım şaka mı yapıyorsun demeyin bizzat iktidar sözcüleri ve İstanbul adayı Kurum kaygısını dile getirdi.
Ülkeyi yöneten Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Başkan adayı Murat Kurum ‘’yerel seçimlerde oylara sahip çıkılması gerektiğini’’ belirterek, ‘’adil şeffaf bir seçim için sahada olunması ve her vatandaşın oyunun sayılmasının sağlanması gerektiğini’’ söylemesi ilginç değil mi?
Maalesef ilginç değil, siyaset yapma biçimleri bu ‘yetkiyi kullanmak, sorumluluğu üstlenmemek’ üzerine! Şimdiden ön alıyorlar. Niye mi, kısaca bakalım…
Kurum’un dediklerini kim yapacak iktidar, iktidar kim, Kurum’un partisi, o halde daha ne? Seçim güvenliğinden kim sorumlu, İç İşleri Bakanı Ali Yerlikaya. E Ali Yerlikaya her gün Murat Kurum için sahada oy istemiyor mu, herhalde Kurum’un Ali Yerlikaya’ya güvenmediği düşünülemez; hesap başka.
Ayrıca vatandaşın oylarının sayılmasını kim sağlayacak? Sandık kurulları. Sandık kurullarını kim oluşturuyor, Adalet Bakanlığı. E o da Kurum’un seçimi kazanması için sahada değil mi? anlaşılmadıysa kısa bir hafız tazelemesi yapalım…
2019 İstanbul seçimlerinde oyların içine konduğu zarfın içinden çıkan dört oydan biri Ekrem İmamoğlu’na verilen büyükşehir oyları ‘çünkü çaldılar, hırsız var’ diye iptal edilmedi mi, edildi. Büyük bit tantanayla, günlerce süren sistematik yayınlarla onlarca kişi hakkında başlatılan soruşturmaların sonucu ne oldu, çaldı denilen hırsızlar ortaya çıkarılabildi mi yoksa geçen bunca süre sonunda konu kapandı mı? ne olduğunu merak etmek hakkımız değil mi, suçlayanların suç ve suçlu yokmuş demesi gerekmez mi?
Siyasi gelecek umutlarını bağladıkları kritik İstanbul seçimleri öncesi yetki ve sorumluluk sahibi iktidar mensuplarının ‘şüphe’ algısına yol açan bu açıklamalarının sebebi hem yapacakları ‘hinliklerin’ üstünü örtmek hem de yine 2019’da olduğu gibi ‘çaldılar, hırsız var’ gerekçeleriyle şimdiden seçime itirazın altyapısını oluşturmaktan başka bir şey değildir.
Çünkü oyunu kuran yani, seçim organizasyonunu yapan, süreci yönetenler itiraza konu olabilecek teknik açıkları çok iyi bilirler veya bilerek bıraktıkları açıklar üzerinden itiraz oluştururlar.
Aman dikkat. Bugüne kadar olduğu gibi hem en sınırsız, en kontrolsüz biçimde sonsuz yetkilerle yönetip hiç sorumluluk üstlenmeyen yönetim anlayışı görüldüğüne göre hazırlıklı olunması gerektiği gibi, siyasi geleceklerini bağladıkları İstanbul seçimini şansa bırakmak istemeyeceklerdir.
Çin atasözü der ki ‘’Bir memlekette kısa boylu adamların gölgeleri uzuyorsa o memlekette Güneş batıyor demektir.’’ Bu memlekette Güneş durduk yere batmıyor… Ülkede müthiş bir kaht-ı rical (nitelikli devlet adamı eksikliği) sorunu yaşanıyor.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.