Ergün Aydoğan
Çağlayan Adliyesi'nde demokrasi mücadelesi!
Darbe dönemlerinde bile bu kadarı olmadı dedirtecek şekilde siyasiler, belediye başkanları, parti başkanları, sanatçılar, gençler hakkında açılan soruşturmalar, tutuklamalar ‘siyasetin adliyeden dizayn’ edildiği duygusunu her geçen gün daha da güçlendirmektedir.
Ekrem İmamoğlu hakkında açılan birçok davaya bir panelde sarf ettiği ‘’Biz senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız. Söküp atacağız ki senin evlatlarının kapısına birileri dayanmasın… senin evlatlarını sabahın köründe evinden kimse almasın… söküp atacağız ki senin dahi yuvana, çocuklarının geleceğine huzuru temin edelim. Bizim derdimiz bu.’’ Sözlerinin savcıya yönelik tehdit olarak kabul edilmesi sonucu açılan dava ve malum bilirkişinin ismini ifşa ettiği gerekçesiyle açılan davalarla ilgili ifade vermek için İmamoğlu eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte sabah saat 10’da Çağlayan adliyesindeydi.
Akşamdan itibaren kendiliğinden sosyal medyada başlayan yoğun destek dayanışma mesajları sabah saatlerinden Çağlayan Adliyesi önünde kitlesel kalabalığa dönüştüğünü, sabah 9,10’da adliyeye vardığımızda gördük. Personel ve avukatların giriş kapısından giriş yaparak ifadenin alınacağı 7’nci kata çıktığımızda dışarda alınan geniş güvenlik önlemlerinin, içeride de alındığını, avukatların bile kat içerisinde oluşturulan barikatlardan geçirilmediğine tanıklık ettik. O kadar çok avukat gelmiş ki, polislere avukat olduklarını, geçme hakkı olduğunu söylediklerinde polis ‘herkes avukat’ ne yapabilirim cevabını veriyor!
Yedince kat koridorda siyasetin tanınmış bütün isimleri vardı. Herhalde AKP ve MHP’liler dışında İYİP, DEM, Saadet, Gelecek, Deva, ZP, İP, Sol Parti ve bütün partilerden isimler, sendika, sivil toplum temsilcileri ezcümle sanki Türkiye İttifakı Çağlayan Adliyesinde bir araya gelmişti. Hiç kuşku yok siyasetin ve toplumun geniş kesimlerinin böylesi ‘bulanık’ bir siyasi ortamda bir araya gelmesi, araçsallaştırılan yargıya karşı İmamoğlu’na desteğin dışında demokrasiye sahip çıkılması açısından oldukça kıymetlidir.
Yaklaşık olarak bir saat 40 dakika süren ifadeden sonra ‘acaba mı kaygı’larına yer kalmadı. Özel çaba harcanmadan kendiliğinden demokrasiye sahip çıkmak, Ekrem Başkana destek için yaşlısı, genci, varsılı, yoksulu, teyzeler amcalardan oluşan dışarda bekleyen kalabalığa otobüs üzerinden Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanları ile birlikte sabahtan beri adliyede olan Mansur Yavaş’la birlikte ‘’hak hukuk adalet’’ diyen kalabalığa seslendi.
Konuşma yapılacak otobüsün önüne TOMA çekilmesi, güvenlik güçlerinin zaman zaman ‘aşırı’ güç kullanması, biber gazı sıkılması; güvenlik güçlerinin üzerinde oluşturulan baskı sonucu olsa gerek!
Mansur Yavaş ‘’madem ‘Silivri soğuktur’ lafı FETÖ’den beri ağızlarda pelesenk olmuş, iktidar değiştikten sonra demokrasinin başlangıcı olarak Silivri’yi kapatalım.’’
Ekrem İmamoğlu ‘’Başkanım, Silivri’yi kapatalım, belki de eğitim üssü yaparız. Hep birlikte karar verelim.’’
Bu spontane ifadeler bile Türkiye’nin değişecek yeni düzeninde ‘tek akıl’ değil ‘kolektif akıl’ yönetileceği. Bir kişinin anlık, keyfi, ben yaptım oldu değil birlikte Türkiye’nin, tüm toplumun ortak yararına ne varsa ona göre yönetileceği görülmektedir.
Ekrem İmamoğlu ‘’Aldatıldık diyenlerden usandık. Bizim aldatılanlarla artık işimiz yok. Yanlış yap, sonra aldatıldık de. Buna müsaade etmeyeceğiz. Bu işten kurtulmanın yolu sandık, sandık gelecek, iktidar gidecek. Hep birlikte yola çıktık.’’
İmamoğlu’ndan Erdoğan’a ‘’Turpun büyüğü heybede’ dedi. Ne demek, biliyor musunuz? Ben bu dosyaların her sayfasını biliyorum demek. Sayın Cumhurbaşkanının dosyalara bakmaya hakkı yok. Yani, bu davanın geçmişte soyunduğu gibi savcılığına soyunuyorsun.’’
Siyasi hesaplarla yargı üzerinden Ekrem İmamoğlu’na yönelik ‘siyasi yasak’ ve yeni açılan davalar halkın kitlesel olarak İmamoğlu etrafından ‘doğal’ bir kenetlenme yaratıyor. Çağlayan Adliye önünde öyle insan manzaraları var ki bu insanların haksızlığa itiraz, mağdur olanı sahiplenme duygusu dışında hiçbir güç bir araya getiremez. Yaşlı bir amca kafasının sağında ve solunda İmamoğlu ‘mask’lı maske, bir elinde kırmız kart, bir elinde, ayağında çiçekli pazen basma, kendi ördüğü hırka, başında çenesinin altından bağlı başörtüsü, sırtında çantası ve elinde ‘’Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz’’ yazan İmamoğlu pankartı…
Hangi duygu, hangi motivasyon bu insanları sabahın köründe işini gücünü bırakıp da Çağlayan Adliyesine gelmesini sağlıyor?
Hak mücadelesi, adalet arayışı, haksızlığa isyan, düzene isyan, düzenin değişmesi isteği ve elbette Ekrem İmamoğlu Sevgisi.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.