Dr. Girayalp Karakuş

Dr. Girayalp Karakuş

MİT Kanununa Göre İstihbaratçının Kimliği Açıklanır mı?

            İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, "MİT mensubu haberleri" davasında yargılanan gazeteciler Ferhat Çelik, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Aydın Keser ve Barış Terkoğlu hakkında İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını onadı.  Peki ne olmuştu da bu gazeteciler ceza aldı?

            Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve gazeteciler Hülya Kılınç ile Murat Ağırel, Manisa'da defnedilen MİT şehidinin kimliğini deşifre ettikleri gerekçesiyle 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 27. maddesi kapsamında “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçundan tutuklanmıştı. (Independent, 02.02.2022)

            Şimdi MİT’in kanunlara göre çalışma esaslarını ve faaliyet raporlarını inceleyeceğim. Bu doğrultuda cezalar uygun mudur eleştirel bir bakış açısıyla ele alınacak.

            Şeffaflık ve Denetim

            2937 sayılı kanunun 6532 sayılı kanunla düzenlenmesinde şeffaflık ve denetim şu şekilde izah ediliyor.

            “MİT hâlihazırda, ülkemizin hukuk sisteminde kamu idarelerinin tabi olduğu tüm denetim mekanizmalarına tabidir. 6532 sayılı düzenlemeyle birlikte, Cumhuriyet tarihinde ilk defa MİT’in millet iradesinin doğrudan temsil edildiği TBMM tarafından denetlenmesinin önü açılmaktadır. TBMM bünyesinde kurulacak olan Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu ile demokratik ülkelerde mevcut olan önemli bir mekanizma ülkemize de kazandırılmaktadır.

            MİT Başkanı’nın oluşturacağı bir Komisyon tarafından Teşkilat uhdesindeki bilgi ve belgelerin kullanıma ve paylaşılma açılmasının ve bunların akademik çalışmalar ile her türlü yayın ve edebi eserde kullanılmasının da önü açılarak tarihe tanıklık edilmesi açısından önemli bir gelişmeye imza atılmıştır.” (MİT Kanunu, 26.04.2014)

            Kanundaki değişikliğe göre Teşkilattaki bazı bilgi ve belgeler akademik çalışmalarda kullanılmak üzere paylaşıma sunulmaktadır ibaresi vardır. Gazeteci ile akademisyen arasında keskin çizgiler yoktur. Gazetecinin yaptığı iş, haber ve bilgi kaynağına çabuk ulaşmak ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunma işini üstlenmiştir. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Söz konusu olayda iki askerin şehit olduğunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamıştı. Şehit olduğunu TBMM'de basın toplantısı yapan milletvekili açık­ladı. Şehidin arkadaşları, akrabaları, hemşehrile­ri fotoğrafını koyarak açıkladı. Şehidin şehrinde, ilçe­sinde, köyünde cenazeye katılım için tüm siyasi par­tilere çağrı yapıldı. Hiçbir şey gizli saklı değildi; MİT Müsteşarı çelenk bile gönderdi. Sadece şehidin toprağa verildiğini Oda TV yayımladı (Yalçın, 2022). Aksi bir durum söz konusu olsa bile gazetecinin görevi doğruları yazmaktır. Zira MİT Kanunu buna izin vermektedir. İlgili Kanunda şu ifadeler vardır:

            “Yeni düzenlemelerle birlikte MİT’e her türlü kurum, kuruluş, örgüt, oluşumlar ve kişiler ile doğrudan ilişki kurma ve uygun koordinasyon yöntemlerini uygulama yetkisi verilmektedir. MİT’e sağlanan bu yetki ile milli güvenliğe yönelik iç ve dış tehditler karşısında, istihbarat elde etmede diğer yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda bilgi toplama imkânlarının genişletilmesi hedeflenmektedir. Milli güvenliğin sağlanması hedefine ulaşılması için, MİT’in her türlü kurum ve kuruluş ile etkin koordinasyon kurması hayati önem taşımaktadır.” (MİT Kanunu, 26.04.2014)

MİT Basınla Koordineli Çalışabilir

            İlgili kanunun ifade ettiğine göre MİT, gerekirse basınla koordineli çalışabilir. MİT ile basın arasında organik bağ olduğu görülmektedir. Aralarında şeffaflık denetimi vardır. Nitekim demokratik ülkelerde böyle işlemektedir. Ancak bu konuda suçlanan gazetecilerin ifadesine göre; “gazeteciler Libya’da MİT’in görev yaptığını ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan öğrenmişlerdir.” Dolayısıyla bu gazetecilerin toplum önünde linç edilmeye çalışılması son derece trajikomiktir.        

            MİT Kanuna geri dönecek olursak gazetecilerin asıl suçlandığı maddenin bu olduğunu söyleyebiliriz. Ancak fiilin gerçekleşmesi ile haber arasında zaman farkı olduğunu belirtmeliyiz.

            “Dünyanın hemen her bölgesinde istihbari faaliyetler gizli çalışma usul, prensip ve teknikleri ile yürütülmektedir. Bu gizliliğin sağlanmasında istihbari faaliyetlerde görevlendirilenlerin güvenlikleri önem taşımaktadır.

Bu kapsamda 6532 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemeyle istihbari faaliyetlerde görevlendirilen şahısların, kimliklerinin değiştirilmesi gibi deşifre olmalarını önleyici tedbirlerin alınabilmesine imkan sağlanmıştır.

MİT’in önleyici istihbarat kapasitesinin yapılan kanuni düzenlemeler ile artırılması, toplumun huzur ve güvenliğine yönelebilecek tehditlerin büyümeden engellenmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.” (MİT Kanunu, 26.04.2014)

            Son olarak bir gazetecinin başat görevi karmaşık olayları en uygun dille topluma iletebilmektir. Bu proseste suçlanan gazetecilerin yaptığı da budur…

 

Kaynakça

Soner Yalçın, “Oda Tv Neden Kapalı”, Oda Tv, 01.02.2022.

"MİT mensubu haberleri davasında yargılanan gazetecilerin hapis cezaları onandı”, Independent, 02.02.2022.    

Önceki ve Sonraki Yazılar