Dr. Girayalp Karakuş
Fethullahçıların Solcuları
Sol Fettullahçılık ile ilgili bu yazıdaki düşünceler Hikmet Çiçek’in “Fetö’nün Solcuları” adlı kitabından esinlenerek kaleme alınmıştır. Kitap incelendiğinde FETÖ’nün gücünün nerelere ulaştığını gözlemleyebiliriz. Sol Fethullahçılık, 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren kök salmıştır. Başta Zaman gazetesi olmak üzere şeriatçı gazetelerin hepsi Neo-Sol’a övgüler yağdırmıştır. Neo-Sol’un sloganı: “Ne şeriat ne darbe” idi. Hasan Celal Güzel ve Tansu Çiller gibi siyasiler yaptıkları mitinglerde bu slogana atıfta bulunmuşlardır. Neo-Sol şu unsurları kapsıyordu: “Batı güdümünde liberaller, Kürtçüler, İslâmcılar, sözde insan hakları savunucuları (1) ve dönek solcular.
Eski tüfek solcular, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte “Boyumuzdan büyük işlere kalkıştık. Biz kimiz ki?” demeye başlamışlardır. Neo-Sol’da Gorbaçovculuk moda hâline gelmişti. Yani dünyada ezen-ezilen diyalektiği kalmamış, işçi sınıfı mücadelesinden söz edilemez, ülkeler arasında karşılıklı bağımlılık ilişkisi var, sosyalizm kapitalizmi yenilgiye uğratamamış, iki ideolojide birbirinden beslenmektedir anlayışıdır bu düşünce. Fetö’nün solcularının savundukları bunlardı. Ancak bir de bunların fonlandığı kaynak vardı. “Rand Corperation”. Başındaki şahıs Graham Füller idi. Ona göre; Kemalizm modası geçmiş bir ideoloji, Türkiye’ye lazım gelen ılımlı İslâm” idi. Karşı devrimciler ve Fetö’nün solcuları bu perspektiften yola çıkarak yıllarca Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya çalışmışlardır. (2) Hatta bazı eski tüfek solcular ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Sharon A. Winer’i ziyaret etmiş ve başkonsolonsa Ergenekon davası ile ilgili görüşlerini açıklamıştır. Ülkesindeki bir soruşturma hakkında başka bir ülkenin diplomatına bilgi vermek solculukla kesinlikle bağdaşmaz. (3) Devrimci (!) DSİP üyesi Mücteba Kılıç FETÖ üyeliğinden 26 ay hapis yatmıştır. Daha sonra itirafçı olarak tahliye edilmiştir. Bu durum bile FETÖ’nün kollarının ne kadar uzun olduğunu kanıtlamaktadır. “Yetmez Ama Evetçi” DSİP lideri Doğan Tarkan, Tayyip Erdoğan’ın teşekkürünü almıştır. DSİP 2010 referandumunda “evet” diyerek HSYK’nın FETÖ’ye teslim edilmesini desteklemişti. FETÖ’nün düzenlediği Abant Toplantılarına şu isimler katılmıştı: “Mete Tunçay, Murat Belge, Baskın Oran, Cengiz Çandar, Toktamış Ateş, Ruşen Çakır, Oral Çalışlar, Gülay Göktürk, Hâdi Uluengin, Hasan Cemal, Ahmet Turan Alkan, Ahmet İnsel, Cüneyt Özdemir, Serdar Turgut, Ömer Laçiner…” (4) Ufuk Uras ve Ertuğrul Günay gibi eski solcular FETÖ’nün medyasında en çok çıkartılan isimlerin başında geliyordu. Ahmet Altan ise FETÖ’cü Taraf gazetesinin yöneticiliğini yapmıştır. Nevval Sevindi de bunlardan biriydi. CHP’nin yayın organında yorumculuk da yapmıştır. Yıllar önce AB Türkiye temsilcisi Karen Fogg’un e-posta şifresi kırılmış ve Fogg’un medyadan bazı önemli kişilere direktifler verdiği ortaya çıkmıştı. Bu isimlerin arasında: “Şahin Alpay, Mehmet Ali Birand, Mim Kemal, Mehmet Altan, Oral Çalışlar, Murat Yetkin, Lale Sarıibrahimoğlu, Sami Kohen…” vardı. Bu yazışmalarda “Rauf Denktaş’ın itibarını azaltın” gibi ifadeler kullanılmıştır. 2008 yılında Ergenekon Davasının karartılmaması için kampanya başlatılmıştı. Bu kampanya da hep bildik isimler vardı yine: “Baskın Oran, Ali Nesin, Ertuğrul Kürkçü, Ömer Laçiner, Taner Akçam, Toktamış Ateş, Sezgin Tanrıkulu, Mehmet Altan, Ayşe Hür, Ahmet İnsel, Halil Berktay…” Yani her cinsten solcu… Şahin Alpay gibiler dönekliklerinden gurur duyduklarını ifade etmiştir. “Felsefi bakımdan bir döneğim ve iftihar ediyorum.” demiştir. Bakınız Ethem Sancak Fethullah Gülen hakkında ne demiş: “Adalet ve özgürlük arayışı peşinde solcu oldum” ve öyle düşünüyorduk. Bana enteresan bir şey dedi, “Beni 72’de hapse attılar, yanı başımda hücrede solcu gençler vardı, onları gözledim, bunların içinde sahabe hayatı yaşayanlar vardı”dedi. Sahabe hayatı yaşamak çok zor bir… Yani dürüst olmak, kanaatkâr olmak. Mesela çok sempati duydum bu güzel değerlendirmeye. Biz Hocaefendi’nin dediği gibiydik, herkes bir değildi ama gerçekten bazılarımız öyleydi.” Ruşen Çakır, Ergenekon’dan Balyoz operasyonlarına daima AKP’nin yanında yer almıştı. Hatta AKP’nin düzenlediği iftara da katılmıştır. O zamanlar FETÖ ile AKP’nin arası iyiydi. Nevval Sevindi ve Ömer Laçiner FETÖ’nün sivil bir hareket olduğu yönünde her yerde konuşmalar yapmıştır. Murat Belge ise Nurettin Veren’in ifadesine göre; Abant Toplantılarına katılmak için 2-3 bin dolar alan biriydi. (5)
Yukarıdaki anlatımlardan ortaya çıkan önemli bir sonuç var: “FETÖ gerçekten de çok tehlikeli bir terör örgütüdür. Dışardan beslenen ve yurt içinde çeşitli kisvelerle hayatımıza dokunma gücü olan bir örgüt.” Kesinllikle mücadele edilmesi gerekiyor. FETÖ’cülerin zamanında girmediği delik kalmamıştır. Askeriyede, yargıda, polis teşkilatında örgütlendikleri gibi kendilerine ideolojik destek sağlayabilecek kişileri de maddi gücüyle satın alabilmiş bir örgütten bahsediyoruz dolayısıyla yurtsever bir insan olarak ülkemin bu tip din kisvesi altında insanları sömüren yapılara karşı mücadele edilmesini savunuyorum!
Kaynakça
- Hikmet Çiçek, FETÖ’nün Solcuları, Kırmızı Kedi, İstanbul, 2020, s. 9-11.
- Age, s. 12-16.
- Age, s. 19.
- Age, s. 21-37.
- Age, 37-174.