Dr. Girayalp Karakuş

Dr. Girayalp Karakuş

Devlet Uğruna Kurşun Atan da Yiyen de Şereflidir: Kontrgerilla

             Derin devlet kavramı Susurluk olayından sonra devlet-mafya-siyaset üçgeninin ortaya çıkması ile kullanılmaya başlamıştır. İlk önce kontrgerilla sonra Gladio ve süper NATO kavramı ile derin devlet tanımlanmaya çalışıldı. 1990 sonlarında Lüksemburg Başbakanı Jacues Santes şöyle diyordu:

            “CIA antikomünist kuruluşlara destek verme ihtimali vardır.” (1)

            Mehmet Ağar’da üstü örtük biçimde bu yapılanmanın var olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir:

            “Devletin başı sıkıştığında birileri çıkar, o problemi halleder, devlet de bunları bir derinden öper.”(2)

            Tansu Çiller’in Susurluk’tan sonra “Devlet uğruna kurşun atan da yiyen de şereflidir.” sözü bellektedir.

            Edward R Brown, Condit N. Eddy, George A. Chritton, Robert B. Goodwin, Frederich J. Grossman, Leroy H. Gunderson, Armand A. Honeycutt, John Herbert Hoskins, Rolfe Kingsley, Phillip G. Lane vs 1969-1976 yıllarında Türkiye’de görev yapan CIA ajanları. Asıl sorumuz şudur: “Türk istihbaratının bu isimlerden haberi var mıdır?” (3)

            1990 Ağustosunda İtalyan başbakan Giulio Andreotti NATO’nun Batı ülkelerinde gizli ordular kurduğunu kabul etti. Her ne kadar ABD ve İngiltere bu iddiaları reddetse de bu tarz örgütlenmelerin olduğu tanıtsal bir gerçeklik. Gladio’yu ilk defa ortaya çıkaran kişi İtalyan yargıç Felice Casson olmuştur.

            Gladio’nun Türkiye’deki ismi ise kontrgerilladır. Daniele Ganser’e göre; Türkiye’deki gizli ordunun Batı Avrupa’da tüm gölge ordulardan daha zorba bir tarihe sahiptir. Türkiye’de bu ismi kullanan ilk siyasetçi Bülent Ecevit olmuş ancak üzerine yeterince gidememiştir.  Talat Turhan ve İlhan Selçuk Ziverbey Köşkü’nde kendisini kontrgerilla olarak tanıtan kişilerce işkence görmüştür. Ancak Süleyman Demirel son yıllara kadar kontrgerillayı kabul etmemiştir. Siyasal İslamcı Necmettin Erbakan bile böyle bir illegal örgütün varlığını doğrulamıştır.

            NATO uzmanı Daniele Ganser “NATO’nun Gizli Orduları” adlı eserinde Türkiye’deki milliyetçi hareketlerin NATO tarafından kullanıldığını aynı zamanda aşırı sağcı Kurmay Albay Alparslan Türkeş’in kilit rol oynadığını ifade etmiştir. Cemal Madanoğlu bir röportajında Türkeş’i şöyle tarif ediyordu:

            “İnsanlara sokulmasını, avlamasını iyi biliyordu. Bilinçsiz subaylar ondan yanaydı. Dinle falan ilgisi yoktu. Hepsi gösteriş.” (3)  

            Metin Toker ise Türkeş’in Türkçülük davası ile hapse girip tırnaklarının sökülmesi olayına inanmadığını ifade ediyordu. Toker, Türkeş’in tırnaklarını yakından gördüğünü ve hiç de tırnaklarının sökülmüşe benzemediğini çünkü bir piyanistin elleri gibi bakımlı olduğunu ifade etmiştir. (3)

            Ganser, Türkeş’in Amerika’da kontrgerilla eğitimi aldığını, Türkiye ile Amerika arasında mekik dokuduğunu, CIA emirleri doğrultusunda Türkiye’de komünizme karşı mücadeleyi örgütlemeye çalıştığını ifade etmektedir. Türkeş ile ilgili iddialar bitmiyordu. Seferberlik Tetkik Kurulu (Kontrgerillanın ilk örgütlenmesi), hiyerarşik olarak Özel Kuvvetler Komutanlığı’na, o da Genelkurmay İkinci Başkanı’na bağlıydı. Resmen 1952’de kurulmuş olsa da hazırlıkları 1948 yılına kadar uzanıyordu. 1948’de ABD’ye ‘özel harp’ kurumları ve ‘stay behind’ olarak adlandırılan strateji eğitimi için gönderilen 16 subay, Özel Kuvvetler’in çekirdeğini oluşturdu. Bu subaylar arasında Turgut Sunalp ve Alparslan Türkeş de vardı. Türkeş’in ordu ile ilişkisi kesildikten sonra, özellikle 1970’li yılların ortalarında tüm ilerici güçlerin üzerine salınacak olan paramiliter faşist güçleri bünyesinde eğitip örgütleyen Milliyetçi Hareket Partisi’ni (MHP) kurması ve Sunalp’in 12 Eylül darbesi sonrasında bizzat Kenan Evren’in desteğiyle kurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin (MDP) liderliğini üstlenmesi tesadüf değildi. (4)  Ruzi Nazar 1959-1971 yılları arasında Türkiye’de görev yaptı, CIA’nın Ortadoğu İstasyon Şefi’ydi. Yeni MİT yasasının hazırlanmasında, MİT Müsteşarı Fuat Doğu ile birlikte Gladyo inşasında, Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin kurulmasında, Fethullah Gülen gibi tiplerin bu derneklere yerleştirilmesinde, 6. Filo’yu kıble edinen Kanlı Pazar faillerinin yetiştirilmesinde, 68’lilere karşı kontrgerilla faaliyeti örgütlenmesinde, yakın dostu Alparslan Türkeş’in komando kampları kurmasında ve 12 Mart’ta önemli rolleri vardı.  Altaylı 1980 öncesinde MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in (asıl adı Hüseyin Feyzullah) danışmanlığını yaptı. Türkeş tarafından ayrıca “MHP Genel Müfettişi” olarak görevlendirildi ve MHP’nin gazetesi Hergün’de yöneticilik ve yazarlık yaptı. Ve elbette MHP’nin sola karşı kullanılmasında roller üstlendi! (5)

            Kısacası Ruzi Nazar öğrencisi Enver Altaylı’yı, yakın dostu Alparslan Türkeş’le birlikte Gladyo faaliyetlerinde görevlendirmişti! Nazar-Türkeş ilişkisinin altyapısı Nazi hayranlığıydı ve ilişkiyi kuran da Agasi Şen’di. Şen ikiliyi CIA kampında tanıştırdı. (6)

            CIA, kontrgerillayı canlandırmaya çalışırken Bozkurtları kullanmıştır. Talat Turhan kendisine işkence yapanların MİT ve ırkçı Bozkurtlar olduğunu ifade etmiştir. Ecevit 1978’de doğu illerimizden birine gittiğinde bir generale MHP’nin ilçe başkanının Özel Harp Dairesi ile ilişkisi olup olmadığı yönünde bir soru sormuş. General bu soruya: “Olabilir ama vatansever bir insandır” cevabını vermiştir. Aslında Ecevit MHP’lilerin kontrgerillanın sivil uzantıları olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Ecevit hayatının sonuna kadar kanlı eylemlerin sorumlusunun MHP olduğunu düşünmüştür. (7) Ancak gerek Ecevit gerekse Demirel orduya toz kondurmamaya çalışmıştır.

            Türkeş’in sağcı partisi MHP-kontrgerilla ilişkisini araştıran savcı Doğan Öz, MHP’li İbrahim Çiftçi tarafından öldürüldü. 2 defa idam cezasına çarptırılmasına rağmen her defasında kararı Askeri Yargıtay kararı bozdu ve bu şahıs ceza almadan kurtuldu. Çiftçi en son 1997 yılında MHP genel başkanlığına aday oldu. MHP’de uzun yıllar aktif siyaset yaptı.

 Peki Doğan Öz neden öldürüldü?

            Doğan Öz hazırladığı kontrgerilla raporunda: “Ülkü Ocakları, Ülkü-Bir Ülkücü Teknik Elemanları, İşçi Sendikaları (MİSK), bazı işveren kuruluşları ve esnaf dernekleriyle ilgili bunların bağlantılarını araştırmıştı. Ülkücü teşkilatların gelirlerini ortaya çıkarmıştı.”

            Kontrgerillanın hışmına uğrayan bir başka gazeteci Uğur Mumcu’dur. Mumcu Ziverbey Köşkü’nde kendisini kontrgerilla olarak tarif edenler tarafından işkenceye uğradı. Hayatını kontrgerillanın sırlarını deşifre etmeye harcadı ve bunu hayatı ile ödedi.

            Sola karşı devlet tarafından kullanılan MHP’liler Kenan Evren’in iktidarı MHP’lilerle paylaşmak istememesi üzerine operasyona uğradı ve devlet tarafından ciddi tokat yediler.

            Özgürlük Dünyası adlı dergi durumun vahametini şu şekilde özetliyor: “…Türkeş'in gizli hesaplarının ortaya çıkması ile başlayan tartışmalar, Susurluk süreciyle birlikte devlet-çete, kontrgerilla tartışmalarında sıkça başvurulan "devlet sırrı" kavramının kapsamına giren icraatlara kadar boyutlandı. Avrupa'daki Türk federasyonlarınca MHP'ye bağış adı altında toplanan ve Türkeş tarafından gizli hesabına geçirilen paraların, aile içi miras kavgasına yol açmasıyla birlikte Türkeş'in kızı Umay (Türkeş) Günay'ın basına yansıyan, "Bu paraları babamızın isteği doğrultusunda şimdi açıklayamayacağım, milletin menfaatleriyle ilgili yerlere transfer ettim" sözleri bu gerçeği "örtülü" olarak içeriyordu. Ardından Susurluk'un önemli isimlerinden DYP Lideri Tansu Çiller'in de Başbakan olduğu 1995 yılında MHP'ye "örtülü" ödenekten 2 milyon dolar verildiğinin basına yansıması ise, örtülü kalması istenen bu yüklü para transferlerinin, belki önemli bir bölümü Türkeş üzerinden döndürülen gizli ve "stratejik" işlerin, aslında devlet merkezli sistemli bir bütün oluşturduklarına işaret ediyordu.” (8)

                       

Kaynakça

1-Cüneyt Arcayürek, Derin Devlet (1950-2007), Detay Yayıncılık, İstanbul, 2007, s. 12.

2-Age, s. 13.

3-Age, s. 115.

3- Age, s. 35.

4- Bkz. https://tr.boell.org/tr/2014/06/16/devletlesen-kontrgerilla-kontrgerillalasan-devlet-yayinlar Son Erişim Tarihi: 03.08.2023

5- Mehmet Ali Güller, “Türk İslam Sentezi”, Cumhuriyet, 12.03.2020

6- “MİT-CIA-Kontrgerilla- FETÖ Kesişeni: Enver Altaylı”, Yeni Dünya Gazetesi, 28.08.2017

7- Cüneyt Arcayürek, Derin Devlet (1950-2007), s. 40-41.

8-“Türkeş’in mirası ve ABD çıkarlarına dayanan kontrgerilla diplomasisi”, Özgürlük Dünyası, Mart-Nisan 2001. https://www.ozgurlukdunyasi.org/arsiv/320-sayi-109/1141-turkesin-mirasi-ve-abd-cikarlarina-dayanan-kontrgerilla-diplomasisi Son Erişim Tarihi: 26.12.2021.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar