Alcaraz-Sinner: Yok böyle bir maç

Dün öğleden sonra olağan dışı bir maç izledik! Tenis tarihinde, Avustralya’da, Wimbledon’da ve Amerika Açık’ta daha önce Federer, Nadal ve Djokovic arasında izlediğimiz muhteşem ve bir o kadar da unutulmaz beş setlik finallerin seviyesinde bir maçtı! İspanyol Alcaraz, macera ve korku dolu 5,5 saatlik bir açık arena kapışmasından sonra İtalyan rakibi Sinner’i beş sette 3-2 yenerek geçen yılki şampiyonluğunu perçinledi!

"Federer-Nadal-Djokovic arasında oynanan ve belki bir daha yıllarca erişilemeyecek o seviyeye, daha şimdiden Sinner ve Alcaraz’la yeniden ne kadar çabuk ulaştık" dedi herkes! Belki İngiliz Draper veya İtalyan Musetti eklenir onlara… Veya bu ikilinin seviyesine belki önümüzdeki yıl tırmanacak iki 18 yaşındaki genç, şu anda dünyada 350 numara civarındalar ve kim bilir Arjantin’de veya Bulgaristan’da önümüzdeki yılın slamlarını bekliyorlar! Belki Zverev, dünkü finalin ikilisine imrenerek kaybettiği finallerin acısını olgunluk çağında çıkaracak! Göreceğiz…

ROLLER-COASTER'DEN BETER BİR KAPIŞMA

Maçın iniş çıkışları, cennetle cehennemin devamlı yer değiştirdiği ateşli bir hastanın kâbusu gibiydi!

Maçta topun yani rallilerin sürati herhalde 40 yıl önceki Borg ve McEnroe gibi yıldızların net en az iki misliydi. Acaba bu maçları seyrederken onlar ne düşünüyor? Peki mesela bana 1970‘lerin İspanyol tenisçisi Manuel Orantes’i hatırlatan Alcaraz, o muhteşem bam güm dediğimiz sert geri oyunun içine o öldürücü kısa top “duygusallığını” nasıl yerleştirmiş? Üstelik bu kadar büyük bir finalin “tulluatı” arasına… Maçın ritmini her an altüst eden o “drop-shot”lar, dün Alcaraz’ın en büyük silahıydı. Sinner, maçta bunları beklemesine rağmen dev adımlarıyla birçoğuna yetişemedi…

Daha önce çıktıkları 7 final maçını da kazanan Sinner (3/3) ve Alcaraz’dan (4/4) biri elbet bugün ilk defa bir slam finalini kaybedecekti.

Maçın nasıl uzun bir çekişmede geçeceğini sanki daha ilk oyundan anlamıştık. Alcaraz, Sinner’ın servisini kırmak için birkaç şans yakaladı ama kullanamadı.

Arkasından 2-2’de Alcaraz bu sefer servisi kırmayı başardı ama hemen arkasından da kendi servisini kaybetti! Böylece yine 3-3’e geldik. Arkasından taraflar servislerini kazandı ve Sinner ilk seti rakibinin fileye çarparak auta giden bir geri topuyla 65 dakikada 6/4’le kapamayı başardı. İkinci setin ikinci oyununda Sinner yine genç İspanyol’un servisini kırmayı başardı. Arkasından doğal akışta iki kere daha servisini alıp hızla 4-1 öne geçti. O anda seyirciler (ben dahil) hiç beklenilmedik şekilde maçın belki üç sette kolay bir sona doğru yöneldiğini düşünüyorlardı. Bu süreçte en çok hatırlanacak an, Alcaraz’ın büyük bir centilmenlikle rakibinin servisinde kendisine sayıyı ikram ettiği andı. Alcaraz hakem aut dedikten sonra gitti, izi gördü ve “hayır içerde” dedi ve yeni sayıya hazırlanmak için diğer tarafa geçti.

Alcaraz daha önceki turlarda da böyle şık hareketler yapmış, mesela çeyrek finalde kritik bir puanı hakemin kararına rağmen rakibi Amerikalı Ben Shelton’a vermişti. (Alcaraz filede rakibinin topuna doğru uçmuş fakat volede topu karşı tarafa geçirmesine rağmen o anda raketin artık elinde olmadığını kendi kendini hakeme “ihbar” ederek sayıyı rakibine vermişti). Taraflar 5-3’e kadar servislerini kazandılar ve o noktada seyircinin de büyük desteğiyle Alcaraz rakibini kırarak 5-5’e geldi. Arkasından taraflar kendi servislerini birer kere kazandılar ve kırana geçecek bir tie-break’e geldik. 2-1 Alcaraz öne geçtikten sonra Sinner bir ace patlattı, arkasından fileye de çıkarak 3-2 öne geçti. Uzun bir rallide adeta Alcazar’ı felç eden harika bir paralel düz vuruş sayıları 4-2’ye taşıdı. İspanyol oyuncunun auta giden kısa topu ile de 5-2’yi buldu. 6-2’de Alcaraz ilk iki set topunu kurtardı; özellikle ikincisinde büyük alkış alan bir passing shot’la... O noktada Alcaraz’ın servisinden sonra girilen rallide forehandiyle seti kapamayı başaran Sinner oldu.

ALCARAZ’IN CEHENNEMDEN ÇIKIŞI

İki set kaybettikten sonra, üstelik bir robot mükemmeliyetinde oynayan Sinner’a karşı, Alcaraz üçüncü sette de kendi giriş servisini kaptırdığında, herhalde maçtan fazla umutlu değildi dersiniz, değil mi? Ne var ki İspanyol tenisçi “maç şu anda bitti mi?” demeden tekrar gaza basarak güçlü oyunuyla rakibinin servisini kırmayı başardı ve kendi servisinde de ödün vermeden 2-1 öne geçti. Acaba Alcaraz hayatında ilk defa bir maçta iki sıfır geriye düştükten sonra maçı çevirebilecek miydi? O noktada Sinner uzun süren bir oyunda kendi servisini kaybetti ve maçta ilk defa 3-1 geri düştü. Ardından Alcaraz 30/30’da harika bir yüksek düz paralel vuruş bitirerek avantajı ele aldı ve hemen ardından rakibinin uzun kaçan bir topuyla 4/1’i yakaladı. 5/2’de Sinner üst üste kendi servisini aldı, hem de rakibini kırdı ve skoru birden 5/4’e getirdi. Tam o anda “İtalyan acaba şimdi geri gelip 3 sette acaba maçı bitirecek mi?” derken, Alcaraz geri oyununun artan ritmiyle ve özellikle forehandleriyle 3. seti 6-4 kapadı.

Dördüncü sete Sinner, gerçekten karşısında dünyanın bir numaralı toprak kort spesiyalisti olmasına karşın, “robot” olarak özetlenen dünya bir numara olma vasıflarını tekrar hatırladı. Alcaraz’ın çok sert geri oyununa karşı cesaretle direndi; rakibinin servisini de hırsı ve adanmışlığıyla kırdıktan sonra 5-3 öne geçti. O noktada kendi servisinde 0/40 geriye düşen ve rakibine koca üç maç topu hediye eden Alcaraz, acaba o saniyelerde neler düşünüyordu? Onu bilmiyorum ama yine de topu oyunda tutmayı başardı ve Sinner hiç kendisinden beklenmeyecek şekilde üst üste yaptığı üç basit hatayla bu maç toplarını akıl almaz şekilde bonkörce harcadı. O noktadan itibaren adeta şaha kalkan Alcaraz, seyircinin de desteği ile işi tie-break’e taşımayı başardı. Bu dördüncü set nihai oyununa Sinner 2-0’la başladı ancak kendi servisinde Alcaraz yine harika bir forehand kruaze ile 2-1’i buldu ve ardından iki ace ile 3-2 öne geçti. Ardından Sinner basit bir forehand hata ile bu sefer 4-2 geriye düştü. Hemen ardından bu sefer iki ek basit hata ile skor 6-3’e geldi ve ve ardından İspanyol yıldız yine dün gururlu dökümlerini yaptığı o nefis bir forehandlerden biri ile seti tie break oyunuyla 7-6 kapamayı başardı! Böylece 20 dakika önce bitti denilen maç 5. sete uzamış oldu! Bu süreçte Sinner’ın giderek düşen servis performansı ve artan yorgunluğu dikkat çekti. Birçok rallide Alcazar sağlı sollu oynarken, boşalttığı kortun diğer tarafına kimi zamanlarda adım bile atamadı Sinner..."

FİNAL SETİNDE SIRAT KÖPRÜSÜ

Son sete hızlı başlayan, bu sefer cehennemden çıkışını seyircilerle beraber gürültülü şekilde kutlayan Alcaraz’dı! O hızla Sinner’in servisini kırdı ve skoru 5-3’e kadar aynı şekilde korumayı başardı. O noktada vites yükselten Sinner, servisini küçük zorluklara rağmen koruyabildi. 5-4’de artık kabustan çıkmış bir Alcaraz, bu dev maç için servis atıyordu. O andan itibaren Alcaraz‘ın yaptığı hataların yanı sıra rallilerde nefis öldürücü düz vuruşlara cesaret eden “günahkar” Sinner, o servisi kırdığı gibi ardından çok uzun bir oyunda yükselttiği ritmi ve bulduğu özgüveniyle kendi servisini de korudu ve böylece final setinde mucizevi bir şekilde 6-5 öne geçti. Hatta ardından Alcaraz’ın servisinde onun üst üste iki basit hatası ile 15/30’u da buldu. O anda kazanacağı bir sayıyla, tekrar iki maç topuna ulaşabilecekti!

İşte bu epik tarihi maçın “son” dönüm noktası orada yaşandı. O anda efsane rüzgârı Alcaraz’ın adeta içinden geçti ve üst üste yaptığı inanılmaz vuruşlarla kendi servisini kurtardığı gibi, tie-break’e 7-0’la abartılı bir giriş yaptı! Son set olduğu için 10 sayıya uzayan tie-break’de İspanyollar, Carlos severler, bu durumlardan etkilenmeye hazır olanlar artık iflah olmaz bir şekilde ayağa kalkmışlardı. Tie-break’in son sayısında sert bir kruaze düz vuruşla fileye çıkan “Günahkar”, paralel bir düz vuruş ile cezalandırılırken, Alcaraz yine sevinçten kendini yerlere attı. O anda kendi iç sesimi duydum: “Sinner kazansaydı, o çok daha cool davranacaktı”. Ama artık bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz, tahminlerimizden biri olarak aklımızda kalacak. Düşünebiliyor musunuz ki, 1968’de başlayan açık turnualar (Open era) döneminde bu maç, bir tenisçinin şampiyonluk topu kullanıp kaybettiği yalnız üçüncü maç! İşte buna gerçekten inanmak zor, ama bu bilgi doğru! (Bunlardan biri 2019 Wimbledon finalinde Federer’in Djokovic’e karşı kendi servisinde kaybettiği maç topları, diğeri Paris’te 2004’de Arjantinli Gaudio’nun yurttaşı Coria’ya karşı 5. Sette maç topundan çevirdiği final)"

KUPA TÖRENİ VE SABALENKA’YA DERS

Sinner, tabii ki buruktu çünkü çok yükseklerden düşmüştü! Alcaraz ve ekibini kutladı, kendi ekibini kutladı ve teşekkür etti. Tabii gece de hiç iyi uyuyamayanı itiraf etti bunların üzerine. Alcaraz çok centilmence Sinner’i ve onun ekibini övdü ve burada daha birçok şampiyonluğu Paris’te kazanacağını belirterek onu samimi olarak teselli etti. Bunları özel özellikle niye belirtiyorum biliyor musunuz? Tek kadınlarda, finalde Amerikalı Coco Gauff’a 3 sette yenilen Belaruslu Sabalenka, maalesef final sonrası basın toplantısında çok kötü bir imtihan verdi. Kalkıp şu cümleleri söyledi: “Gauff, bu maçı harika oynadığı için değil, fakat ben bütün bu hataları yaptığım için kazandı. Iga Swiatek geçen günkü yarı finali bana karşı kazanmış olsaydı bugün de burada o kazanırdı”. Ömrümde daha çirkin ve daha kaybettiği rakibine saygısız bir maç sonrası yorumu pek görmedim. İnsanların geçmişte hırsına çok kızdığı Djokovic bile her kazandığı veya kaybettiği karşılaşmalardan sonra centilmence rakiplerini hep uzun uzun övmüştü… Umarım sahaya da çok çirkin bir şekilde yansıyan abartılı ve nahoş tepkilerini artık kontrol altına alması gerektiğini yakın çevresinden birileri Sabalenka’ya bir an önce anlatır. Sinner ve Alcaraz maç sonrası yorumlarını, biraz ona ders olsun diye hatırlattım. Bu turnuada Alcaraz, 2,5 milyon dolardan çok daha fazlasını, yaptığı centilmenliklerle kazandı…

EN UZUN FİNALLER VE KARŞILAŞTIRMALAR

Bu maçtan önce 4 saat 42 dakika ile 1982 Vilas-Wilander final maçı Roland Garros’un en uzun maçı iken, artık bu rekor 5 saat 29 dakika ile Sinner-Alcaraz’a ait. İşin en ilginç yanı ise, bu 1982 finalinin ancak dün kırılabilen rekoruna rağmen yalnız 36 oyuna tekabül eden dört set sürmüş olması! (1-6, 7-6, 6-0, 6-4) Halbuki dünkü final 59 oyun süren 5 sette oynandı ve Alcaraz 4-6, 6-7, 6-4, 7-6, 7-6 kazanabildi. Bu da bizi matematiksel olarak şu karşılaştırmaya götürüyor: 1982 finalinde ortalama olarak oyunlar 7,8 dakika sürüyordu. 2025 finalin ise oyunlar ortalama 5,57 dakika sürdü. Yani 1982’de toplar daha çok gidip geliyordu, daha yavaş gidip geliyordu bu rakamlar da bunun doğrudan bir kanıtı. Şayet dünkü finalde oyunlar 1982’deki kadar uzun sürseydi, maçımız 7 saat 40 dakika civarında sürecekti! Topun oyunda olmadığı dinlenme süreçlerini de eşit derecede çıkarsanız bile kıyaslama orada duruyor!

Dünyanın gelmiş geçmiş en uzun slam finali ise hala 2012’de Melbourne’da Avustralya Açık’ta oynanan ve Djokovich’in 5 sette Nadal’ı yendiği maçtı: 5 saat 53 dakika! Orada skor 5-7, 6-4, 6-2, 6-7, 7-5 idi. Yani 55 oyun sürmüştü ve oyun başına düşen ortalama dakika 6,4 dü. Ki bu rakamlar da yukarıdakilerle çelişmiyor. İşin ilginç noktası dünkü maçta saha daha yavaş olan toprak olmasına rağmen ortalama bu rakamın altındaydı…

Bakalım yeni Federer ve Nadal’a eşit derecede sahada kan kustururacak 3. süper yıldız kim olacak? Yani yazının başlarında değindiğim belki kulağı geçecek olan boynuzu, “onların Djokovic’ini” soruyorum…. İlk tahminleri yürütenler söylesin lütfen!

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.