Tevfik Kızgınkaya

Tevfik Kızgınkaya

Kurucu Anayasa Yapmak!

Millet, can derdiyle geçim derdi arasında sıkışmışken, Milletin canından ve geçiminden sorumlu RTE şapkadan tavşan çıkarttı “yeni bir Anayasa lazım” dedi.

RTE dedi ya DB de  “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır” dedi.

İstek, Anayasa değişikliği değil, “yeni bir Anayasa.”

Salgını bile gündem dışında bırakan yeni Anayasa isteği konuşulmaya başlanırken Pazar günü Gara’ya yapılan  “kurtarma operasyonunda” 13 yurttaşımızın terör örgütünce katledildiği haberi geldi. O günden beri bu operasyon ve AKP genel başkanının CHP genel başkanına yönelik “sözleri” tartışılmaya başlandı ve Anayasa değişikliği gündem dışında kaldı. Anayasa ile ilgili sözler de unutuldu gitti.

İktidarın müjde vereceğiz derken yasa dönüşen Gara operasyonu ve sonrasında yaşanılanların yarattığı karmaşa içinde asıl görülmesi gereken gerçek; RTE-AKP’nin kurdukları “tek adam” yönetimini kalıcı hale getirecek yeni bir Anayasa yapma hedefidir.

*****

Unutkan yapımızla Anayasa değişikliği konusunda 14 yılda yaşadıklarımızı anımsayalım.

Tarih: 21 Ekim 2007

Birinci Anayasa Değişikliği Referandumu

Gerekçe; “12 Eylül darbe Anayasasını değiştireceğiz… Askerin tahakkümünden kurtulacağız… Demokratik ve sivil bir anayasa yapacağız…”

Yapılan;

  • Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi,
  • Cumhurbaşkanı seçiminin 5 yılda bir yapılması,
  • Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 13 üyesinden 7’sinin, Anayasa Mahkemesi’nin de 15 üyesinden 12’sinin Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi…

 

Tarih: 12 Eylül 2010

İkinci Anayasa Değişikliği Referandumu

Gerekçe: “12 Eylül ile yüzleşmek için, 12 Eylül üzerindeki dokunulmazlık zırhını kaldırmak… Demokrasiyi derinleştirmek…” 

Yapılan:

  • 12 Eylül MGK üyelerine yargı yolu açıldı,
  • AYM’nin üye sayısı 17’ye, Cumhurbaşkanının seçeceği üye sayısı da 15’e çıkarıldı ve üyelerin görev süresi 12 yıl oldu,
  • HSYK’nın asıl üye sayısı 22’ye, yedek üye sayısı ise 12’ye çıkarıldı. Cumhurbaşkanın 4 asıl üye seçeceği kurulda Adalet Bakanı Başkan, Adalet Bakanlığı Müsteşarı da üye olarak kaldı…

 

Tarih: 16 Nisan 2017

Üçüncü Anayasa Değişikliği Referandumu

Gerekçe: Yürütmenin yasama üzerindeki baskısını ortadan kaldırmak… Yeni sistemde yürütme (bakanlar) tamamen Meclisin dışında olacağı için demokrasinin gereği olan kuvvetler ayrılığını pekiştirmek… Milletin yasamayı da yürütmeyi de doğrudan kendisi belirleyecek… Ülkede bütünlüğün sağlanması mevcut sistemden daha etkili olacak…”

Yapılan: 

  • Seçilen Cumhurbaşkanının seçildiği partiyle ilişiğini kesme zorunluluğu kaldırıldı.
  • Cumhurbaşkanı hem devletin hem de hükümetin başı ilan edilerek Başbakanlık kaldırıldı.
  • Cumhurbaşkanının yürütme yetkisi ile ilgili her konuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesini çıkarabileceği düzenlendi
  • Devletin bütçesini yapma yetkisi Cumhurbaşkanına verildi.
  • Anayasa Mahkemesi’ndeki 17 olan üye sayısı 15 olarak düzenlendi. Cumhurbaşkanının seçeceği üye sayısı iki azaltılarak 12 olarak düzenlendi.
  • HSYK’nın adı “Hâkimler ve Savcılar Kurulu” (HSK) olarak değiştirildi. Üye sayısı 22’den 13’e düşürüldü.
  • TBMM’deki koltuk sayısı 550’den 600’e yükseltildi…

Sonuçta;

Gerekçeleri aynı ama yapılanları farklı olan üç Anayasa değişikliği ile:

  • Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumsal yönetim yapısı ve kimliği değiştirilmiştir,
  • Parlamenter demokrasiden “Başkanlık” yönetimine geçilmiştir,
  • Yasama, yürütme ve yargı Cumhurbaşkanına bağlanmıştır,
  • Devlet, kanunlarla değil Cumhurbaşkanı Kararnameleri ile yönetilecektir,
  • Yönetimde devlet geleneği anlayışı yıkılmış, kuralların yerini bir kişinin kararları almıştır,
  • Devletin kurumları ve birikimleri yok edilmiştir,
  • Ekonomide ve devletin yapısında gerçekleştirilen değişimle neo-liberalizme uyum tam olarak sağlanmıştır.

Küçük bir not; İlk iki referanduma tüm gücüyle karşı çıkan DB-MHP, son referandumdan itibaren tüm gücüyle RTE-AKP’nin destekçisi oldu. 

*****

Üç Anayasa değişikliği ile Türkiye Cumhuriyeti Devletini Cumhurbaşkanı sıfatı ile “tek başına” yöneten RTE-AKP’nin isteği bu sefer farklı.

İstek: Yeni bir Anayasa,

Gerekçe; Vesayeti ve bürokratik oligarşiyi besleyen darbelere çanak tutan, milli iradenin etkisini sınırlayan bu anayasaların ruhuna sinen çarpıklık tüm değişikliklere rağmen giderilememiştir. Milletimizin desteği ile sağlanan uzun süreli iktidar dönemleri bile bu sıkıntıları çözmeye yetmemiştir.

Gerekçe yine aynı; 12 Eylül Anayasasını değiştirmek, vesayeti yıkmak, sivil bir anayasa yapmak...

Neden ve nasıl yeni bir Anayasa?

Sorunun yanıtı için söylenenlere bakalım.

  • AKP grup başkan vekili Cahit Özkan “Bu anayasanın ismi ‘Yeniden Kuruluş Anayasası’ olacak” dedi ya da dedirttirildi.

Makam beklentisi olanlar durur mu?

  • Ayasofya baş imamı “Prof. Dr.” Mehmet Boynukalın, Anayasada Laiklik maddesine yer verilmemesi gerektiğini savundu.  Gerekçesi de ilginçti, “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam’dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün.”

Yeni Anayasa için yukarıdaki dört beş satırda söylenenler bile Türkiye Cumhuriyetinin nasıl bir “gaflet, delalet ve ihanetle” karşı karşıt-ya olduğunu görmek için yeterlidir.

*****

İstek “kurucu Anayasa” olunca akla bazı sorular geliyor;

  • Yeniden kurmak için ne yıkılacak?
  • Yerine ne kurulacak?

Fikri Sağlar “Tehlike var” başlıklı köşe yazsında (Birgün, 16.02.21) bu soruların yanıtlarını anımsatmış.

“…16 Nisan 2016 referandumu sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Mehmet Uçum, ‘Halk kendi Devletini kurmak için adım atıyor’ diyerek şaibeli referandumu yeni devletin kuruluşunun kutlu günü olarak ilan etmişti.

Nitekim o gün rejim değişti!

Sonrasında Mehmet Uçum, hazırlanan yeni taslakla ilgili verdiği bilgide; “Atatürk’ün anayasada sadece ‘kurucu’ sıfatıyla yer alacağını belirterek, Atatürk ideolojisine atıfta bulunan maddelerin çıkarılacağını” söylemişti…

…AKP Milletvekili Ayhan Oğan, “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır” diyerek net mesaj vermişti…”

 

Bu gelişmeler ve gerçekler karşısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun (T24, 13.02.21) “Laiklik ilkesinin Anayasa’dan çıkartılacağını tahmin etmiyorum. Bu Erdoğan ya da Devlet Bahçeli tarafından dillendirilmiş değil. Önemli olan bunun onlar tarafından dillendirilmesi” sözleri tehlikenin boyutunu daha da büyütmektedir.

*****

Kurucu Anayasa, yeni kurulacak olan bir devlet için geçerlidir.

Sözüm, iktidarı ve muhalefetiyle tüm siyasilere.

Oturduğunuz koltuğu borçlu olduğunuz Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl kurulduğunu unuttunuzsa anımsatalım.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti;

  • Emperyalist Devletlerin işgaline ve işgal devletleri ile işbirliği yapan Padişaha ve yönetimine karşı…
  • Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde TBMM tarafından yönetilen ve Halkın verdiği KURTULUŞ SAVAŞI ile kazanılan ÖZGÜRLÜK ve BAĞIMSIZLIK temelinde…
  • TBMM tarafından 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Cumhuriyet Devrimi ile kurulmuştur.
  • Niteliği; Demokratik, Laik Sosyal bir Hukuk Devletidir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusunu, kurucu iradesini, kuruluşunu yok saymak, niteliğini değiştirmek ve yeni bir devlet kurmak isteğini dile getirme cesareti içinde olanlar ve bu istek karşısında sessiz kalanlar gaflet, delalet ve ihanet içinde olacaklardır.

Halk, Kurtuluşunu ve Kuruluşunu gerçekleştirdiği Türkiye Cumhuriyeti Devletine sahip çıkmasını bilir.

20.02.2021

M. Tevfik KIZGINKAYA

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar