Kılıçdaroğlu'nun son açıklamasını doğru bulmak hiç mümkün değil...
Oysa Kemal Bey son seçimden sonra izzetüikbal ile çekilmeliydi.
Ama o, durdu durdu; sonra birden partisinin hapisteki arkadaşlarınını hırsız ilân etti.
Tayyip Bey de "BAKIN O DA KABUL EDİYOR" dedi...
*
Kılıçdaroğlu koltuk kaybetmenin hüsranını yaşıyor, anlaşılan! 
Yine anlaşılan, İmamoğlu'nun ve Özgür Özel'in kendisini hançerlediğini düşünüyor! 
Oysa  Özgür Özel, "ADAY OLABİLİRİM" dedi. 
Kılıçdaroğlu, "CHP DEMOKRATİK BİR PARTİDİR; HERKES ADAY OLABİLİR" diye karşılık verdi. 
Özgür Özel de aday oldu. 
Sonuçta Kılıçdaroğlu kaybetti...
Üstelik de görevdeyken yarıştığı kurultay seçiminde koltuğunu kaybeden - olağanüstü süreçler hariç- ilk genel başkan oldu. 
*
Aslında hiç aday olmamalı, çekilmeliydi. 
Hadi aday oldu... İkinci tura girmemeliydi... 
Çekilseydi saygınlığını korurdu. 
Hırsına yenik düştü; itibarını tuzla buz etti! 
Parti içinden ve dışından kimse kendisine haklısın demiyor.
Gürsel Tekin ve bir de birkaç kişiden başka kimse arkasında durmuyor.
(İktidar lider ve mensupları hariç...) 
*
Kılıçdaroğlu'na asıl büyük kazığı ittifak masasından kalkan Meral Akşener attı...
Geri döndü ama iş işten geçmiş oldu... 
O şimdi Tayyip Bey'in yanında...
Sinan Oğan da yan çizdi... O da şimdi Tayyip Bey'in yanında... 
Bir Alevi'nin cumhurbaşkanı olmasını istemediler... 
*
Kılıçdaroğlu, arkadaşları içeri atılırken gıkını çıkarmadı.
Oysa onlardan biri, Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. 
"Kılıçdaroğlu hiç konuşmuyor" denildikçe, o hep sustu! 
"BUTLAN"ı bekleyip durdu! 
Sonunda butlan umudu da bitti!
Kurultay günü bile iktidar medyasına, partisindeki bazı isimleri suçlayan demeç verdi!
*
Eski DSP olarak biz de hakkında yolsuzluk iddiası olan biri çıkarsa "İSTİFA ET. GİT, AKLAN DA GEL" derdik. İstifa etmezse ihraç edeceğimizi söylerdik. 
Oysa Kılıçdaroğlu'nun suçladıkları zaten hapiste... 
Kemal Bey'in 550 kilometre yürüyerek arayıp sorduğu hak-hukuk-adalet hâlâ rafta... 
Yargı da iktidarın elinde...
Tanıklar da iftiracı, itirafçı!
Sanıklar nasıl ve ne zaman çıkacakları hiç belli değil! 
*
Kılıçdaroğlu son konuşmasında bir de bölgenin İSRAİL VE AMERİKAN BELÂSINDAN KURTARILMASINDAN söz etti! 
Bu bağlamda CHP yönetimini Kandil'e vekil göndermediği için suçladı! 
Doğrudur! Bu iki ülkenin yönetimi sadece bölgenin değil, dünyanın başının belâsıdır! 
Ama çözüm süreci denilen süreci ve Suriye ayağını asıl idare eden de bu iki ülke... 
Dünyanın egemen gücü olmadan bu iki belâyı nasıl durduracaksınız?
Dalga mı geçiyorsunuz Kemal Bey?!.. 
*
Özgür Özel yönetimini, özellikle de Özgür Beyi kişisel başarısından dolayı yürekten kutluyorum... 
O da İmamoğlu gibi seçilme rekoru kırdı! 
29 Kasım 2025 günü 1333 geçerli oyun tamamını alarak dördüncü kez CHP Genel Başkanı seçildi!
Türkiye, iki yılda dört kez genel başkan seçilen birini ilk kez gördü. 
O artık, genel başkan da değil, tartışmasız bir LİDER oldu. 
Öyle olduğu içindir ki, partisini, tüm muhalefetin öncü gücü hâline getirebildi...
*
Kemal Bey'e düşen Özgür Özel'i kutlamak ve haksız hukuksuz yere yatan hapisteki arkadaşlarının kurtarılması için ortak mücadele etmektir! 
İçeridekilerin içlerinden yamuk çıkan olur mu? Olabilir... Bilemem...
Ben hiçbirini şahsen tanımıyorum...
Akçalı işlerden de hiç anlamam zaten... 
(Partim beni ilk olarak genel sayman yapmak istemişti de; "Ben bu işlerden anlamam! Çok param yok ama kendi paramın hesabını bile bilmem" diyerek kabul etmemiştim.)
*
Mesele akçalı işleri çok aştı...
Meselâ... Meselâ... 
İptal edilen diplomanın parayla pulla, ihaleyle mihaleyle ne ilgisi var?! 
Çalanın çırpanın, kul hakkı yiyenin Allah belâsını versin! 
Asıl mesele başka... 
Aslolan da, asıl meseleye sahip çıkmaktır! 
O mesele, Türkiye'nin yeniden inşası meselesidir!
Sayın Kılıçdaroğlu, herhâlde farkındasınız! 

İstanbul, 29 Kasım 2025