Süleyman Yağız

Süleyman Yağız

ECEVİT: BU İŞİN KEYFİ BAŞKA


*
SÜLEYMAN YAĞIZ
*
Sadece iktidara ve yandaşlarına hizmet eden bir ekonomi ve tarifsiz bir israf var! 
Cumhuriyet döneminde böylesi hiç olmadı!
Dolayısıyla büyük kriz ve depremlerin görüldüğü süreçte bile olmayan bir ekonomik zulüm yaşanıyor! 
Örneğin, Ecevit döneminde, -Özgür Özel’in her fırsatta yinelediği gibi-,  en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alan emeklinin geliri şimdi bir buçuk çeyrek altına düştü... 
Salt bu örnek bile tek başına kanıtıdır bu zulmün... 
Artık hayallerin bile bitirildiği bir süreç yaşanıyor!
*
Hadi, tarihten bir yaprak misâli, Ecevit dönemindeki bir günü, bir süreci hatırlayalım: 
Yıl, 2002... Yerine getirmemiz gereken bir sözümüz var: İŞ GÜVENCESİ... Ama TBMM'deki sayımız yeterli değil... KEMAL DERVİŞ'in peşine takılıp gidenler yüzünden milletvekili grubumuz ikiye bölünmüş!..
Buna karşın sözümüzü yerine getirmek istiyoruz...
İşçi sendikalarının liderleriyle görüşüyoruz... Hatta bazı görüşmeleri, partimizin genel sekreteri olarak genel merkezimizde bizzat ben yapıyorum. 
Onların da katkısıyla bir yasa taslağı hazırlıyoruz…
(Tam bir “katılımcı demokrasi” örneği yaşıyoruz, yaşatıyoruz!)
Sonra diğer partilerle de görüşüp destek sözü alıyoruz ve yasa önerimizi TBMM'ye verip gündeme alınmasını sağlıyoruz…
O zaman "Öldü, bitti" denilen Ecevit tam 16 saat TBMM'de yasanın görüşülmesini izliyor.
*
Ecevit, TBMM kulisinde, -verilen bir ara sırasında- işçi sendikalarının liderleriyle sohbet ederken içlerinden biri şöyle diyor: 
"Efendim yasanın çıkması kesinleşti. Artık siz evinize gidip dinlenin lütfen!"
Ecevit, "Hayır" diyor ve ekliyor: 
"BU İŞİN KEYFİ BAŞKA!" 
Ve Ecevit yasa çıkıncaya kadar TBMM'de kalıyor, işçilere İŞ GÜVENCESİ çıkarmanın keyfini yaşıyor!
Ama AKP gelir gelmez bu yasayı rafa kaldırıyor!
Sonra da zaten, adalet başta olmak üzere her demokratik hak rafa kaldırılıyor. (Ya hiç uygulanmıyor ya da uygulanıyor gibi yapılıp işlevsiz hâle getiriliyor.)
*
Aş, iş, emek, emekçi, emekli, işçi, memur, tarım ve köylü denilince Ecevit'in içi titrerdi. 
Bazılarının, “Avrupa’nın manavı-kasabı mı olacağız?!” dediği süreçlerde o hep tarımdan, üretici birliklerinden söz ederdi…
Çalışma hayatıyla ilgili çalışmaları ise hep ön plandaydı…
Zaten bu kesimlerle ilgili bütün iyileştirmelerin altında Ecevit'in imzası vardır. 
Örneğin, en son, bugün her derde deva olan İşsizlik Sigortası'nı da Ecevit getirdi. (Rahmetli Yaşar Okuyan'ın da katkısı var... Benim ve o dönemdeki milletvekillerinin de tabii... )
*
Ali Kırca'nın atv'deki bir programına katılan Zonguldaklı bir maden işçisi, "ECEVİT SİZE NE VERDİ?" sorusunu yanıtlarken, “O KADAR ÇOK ŞEY VERDİ Kİ, ÖTEKİLERİ ALA ALA BİTİREMEDİ" demişti... 
Şimdi hâyâl bile veren yok! 
Boşuna, "HALKÇI ECEVİT" dememişler... 
O da bu tür işlerden keyif alıyordu! 
Vergi kaçırma ve vergiden kaçınma gibi işleri hiç bilmezdi!
Buradan oraya, oradan buraya ya da başka bir tarafa milyon, hatta milyar dolarlar aktarmak gibi işlerden ise hiç mi hiç anlamazdı!
Cebinde para bile yoktu!
*
Kimileri bunu ECEVİT EKONOMİDEN ANLAMAZ diye yorumlardı...
Oysa, Ecevit'in cebinde - önem vermediği için-  para yoktu (*) ama ekonomiden çok da iyi anlardı...
Nitekim sağcı iktidarların batma, batırma noktasına getirdiği ekonomileri hep o yeniden rayına oturtturdu... 
CHP'li döneminde de... DSP'li döneminde de... 
Ama batıkların bedelini hep kendisi ödediği için de kaymaklarını hep sağcı iktidarlar yedi...  En son kaymağı da AKP yedi...  
*
Ama şimdi... 
Kaynak da bitti, kaymak da bitti!
Şimdi tarım da bitti, hayvancılık da bitti!
Oysa eskiden tarımda yetmezliğimiz hiç yoktu. 
Yine eskiden et yetmezliğimiz de yoktu; dahası, kaçak yollardan bile dışarıya canlı hayvan satardık! 
Şimdiyse eti, ortağı olduğu yurtdışındaki şirketten ithal eden bir etçi müdürümüzün olduğu bile ileri sürüldü... 
Bereket, etçi müdür o zaman müdür değilmiş... (**) 
Biraz teselli olduk! 
Ama... 
Az kaldı; hayat hakkı da hayat da bitecek!..
Nerden nereye geldik, değil mi?
Yüzyılın büyük başarısı!..

------
(*) Bize ısmarladığı yemeklerin parasını Rahşan hanımdan alıp öderdi...

(**) Bu iddiaların manipülasyon olduğunu söyleyen müdür, "Bakanlıktaki görevime 2023 yılında başladım. Yayınlanan belge ise 2017 yılına aittir. Görevde olduğum süre boyunca asla iddia edildiği gibi bir durum söz konusu olmamıştır. İddiayı ve iftirayı ortaya atanlar, kendi yayınladıkları belgeyle kendi iddialarını çürütmüştür" dedi... Ama bu işi müdür olmadan yapmış anlaşılan!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.