Doğalgaz, benzin, mazot ve elektrik üretimi enerji fiyatlarını en çok etkileyen, piyasaları yükselttiği bir gerçek değil mi?  

Dövizin artması da enerji fiyatlarını arttırmıyor mu?

Merkez Bankası’nın faiz indirimi dövizi artırmıyor mu?  

Merkez Bankası'nın yöneticileri faiz indirmezse görevden alınmıyor mu? 

Faiz indirimi kararı bizzat Cumhurbaşkanı'nın kararı değil mi bu durumda?

Ve bu kararın sonucunun enflasyonu artırıp, krizi yaratmak oldunu bilmiyor olabilir mi Cumhurbaşkanı?

Bile isteye yaratılan bu krizi daha da tırmandıran söylemlerden söz etmiyorum bile....

Esnafın bu durumda ne yapması bekleniyor olabilir ki soğan patates depolarına baskın yapılıp,

üretim gideri arttığı için sebze ve meyve fiyatlarına zam yapan esnafa terörist dendi ki.

Zincir marketlere milyarlık cezalar kesildi. Hadi onlar yolların ayrılmasının cezasını çekiyorlar, peki halkın suçu ne, enflasyon karşısında her gün eriyen, açlık sınırının altındaki maaşlarıyla en ucuz gıdayı satın alabildikleri zincir marketlerde engellenirse ne olacak?....

Nedir Fetöcülerle birlikte yürü halkına aynı secdeye baş koyduklarımızdan zarar gelmez de, bankalar açtır, yurtlar kurdur, adeta  kandırmak inandırmak için teröristlerin zararsız olduğuna, sonra da teröristlerce kandırılanları hapse tık, ama gerçek fetöcülere, siyasi ayağına, bizzat içinde kendilerinin de olduğu siyasi ayağına, asla dokunma, hatta de ki; ''bu teröristlerle şu tarihe kadar iş tutan biz suçlu değiliz, onları terörist olarak görmeye biz iş tutmaktan vazgeçtiğimiz şu tarihten sorasında başlıyoruz'' evet evet tam da böyle dediler ve bu saçmalığın bile uygulamasında sizin mahalle, bizim mahalle ayrımıyla hareket ederek canlarının istediklerini içeri tıkabilmek  için, kendi ortaya koydukları tarihi bile görmezden geldiler zaman zaman. 

Asla sorumluluk almadılar, tüm suçu, birlikte yürüyerek neden oldukları halde tüm suçu, kendilerinden başka herkese attılar.

Aynı şeyi ekonomide de yapıyorlar ve yine sorumluluk almayıp tüm suçu  muhalefete, halka,  önüne gelene atıyorlar.

19. yılını geride bırakan Akp nasıl oluyorda halkından muhalefet partisine kadar herkesi sorumlu tuttuğu olaylarda kendisine pay biçmez ve bunca yıldır her şeye rağmen iktidarda kalabilir?

Aslında böyle bakınca halkında muhalefetin de  sorumluluğu ortaya çıkmıyor değil, tabii hırsız suçlu, ya hırsıza göz yuman hiç mi suçu yok?  

Şöyle bir bakıyorum da;
AKP 19 yıllık  iktidarı boyunca, Türkiye’nin en büyük şirketlerini, fabrikalarını, otellerini, limanlarını, enerji üretim tesislerini, elektrik ile doğalgaz dağıtım şebekelerini, arazilerini sattı.

Ekonomide kamunun ağırlığı azaldı. Yabancılara satılanlar, özelleştirmelerden elde edilen milyar dolarlar nereye gitti? Memura mı, işçiye mi işsizemi, nereye? Açlık sınırının bile altında ücretle çalışan asgari ücretli niye var?
Kuruluşlarda hisse senedi ya da varlık satış-devir işlemleri yapıldı. Bu kuruluşlardan çoğunda kamu payı kalmadı.

Büyük sanayi şirketleri, Çayeli Bakır İşletmeleri, Karadeniz Bakır işletmeleri Samsun İşletmesi, BET Kütahya Şeker Fabrikası, Tekel, Eti Bakır, Eti Krom, Eti Gümüş, Eti Elektro metalurji, Amasya Şeker Fabrikası.... Beşli çete lugatımıza yerleşti.

Doğalgaz dağıtım şirketleri ESGAZ, Bursa gaz, TÜMOSAN, Türk Telekom’un yarıdan fazlası, Kıbrıs Türk Hava Yolları, Adapazarı Şeker Fabrikası  Petkim'in büyük bir kısmı..... 

Türkiye gerçekten Dünya’da itibarlı bir ülke mi? Her an duruş değiştirebilen, ne yapacağı belli olmayan her an her şeyin beklendiği bir ülke mi?

Dünya’nın en ileri hava savunma sistemlerinden birisi olan F-35 projesinin ortağı olarak başladığımız, Cumhurbaşkanının söylemiyle ''tam 1 milyar 400 milyon dolar para verdik bu işe'' dediğimiz uçaklar üretimden çıkmaya başladı. Uçakların tescil belgesini aldık. Tapusunu aldık. Parasını ödediğimiz tescilini yaptırdığımız tapusunu aldığımız uçakları teslim alabildik mi?

Rusya’dan alınan s-400’leri kurabildik mi? 

Cumhurbaşkanının, ''2,5 milyar dolar para verdik'' dediği sistemler geldi. Türkiye ekonomik yaptırımlarla tehditlerle karşı karşıya kalınca ne yapıldı? Depoya kaldırıldı. 

Bu nasıl dış politika yönetimi, nasıl öngörülemez dış güvenlik politikası?

F-35 projesi, Türkiye için gerçekten önemli bir projeydi. Türk şirketleri de bu uçakların parçasını üretecekti, bu uçakların pek çok kritik sistemi de Türkiye’de yapılacaktı.

Bakın şimdi şu ciddiyetsizliğe; ''Madem F-35 vermiyorsunuz biraz daha F-16 verin.''  Bu söylem Cumhurbaşkanının.

Son nesil uçağın ödemesini yap, 25-30 sene öncenin teknolojisine kanaat et, ondan sonrada itibardan söz et.

Hangi itibar? Sarayda oturmakla kazanılacak sanılan itibar...

Sonra da Kılıçdaroğlu SSK yı batırdı. Ya bırak SSK'yı ülke battı batacak.

Bu arada, Kılıçdaroğlu’nun dönemi ile Ak Parti Genel Başkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan dönemini bir karşılaştırma yapılmış. CHP'li Ünal Demirtaş'ın TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda, Çalışma Bakanlığı’nın 2022 yılı bütçesi üzerine yaptığı konuşmadan anladığım kadarıyla;

Erdoğan’ın ilk 7 yılına baktığımızda, (2003-2009 yılları) verdiği açık 146 milyar lira. Yani Sayın Kılıçdaroğlu döneminden 31 kat daha fazla açık verilmiş. Sayın Erdoğan’ın son 7 yılına baktığımızda (2014-2020 yılları) verdiği açık ise toplam 204 milyar lira. Yani Sayın Erdoğan döneminde, Sayın Kılıçdaroğlu döneminden tam 44 kat daha fazla açık verilmiştir. 

Dolar bazında rakamları karşılaştırsak yine sonuç değişmiyor. O günkü kur üzerinden Kılıçdaroğlu’nun döneminde SGK’nın verdiği açık  21,2 milyar dolar, Sayın Erdoğan  döneminde ise 202 milyar dolar .Yani dolar bazında Erdoğan döneminde tam 10 kat açık verilmiş.

Hukuk konusuna hiç girmiyorum girsem bitmez bu yazı , şu kadarını söyleyeyim bizim ülkemizde yasadışı işleri ortaya çıkaran bir mafya lideri, devlet değil, üstelik harekete geçen bir tek savcı da yok, o kadar yani.

Demem o ki artık 19 yılın sorumluluğunu almanın zamanı, Bay Kemal çıkışları hiç işe yaramıyor.....