Naim Babüroğlu
Yeni Anayasa mı? Çözülme mi?
Anayasa, bir devletin yönetim biçimini ve gücünü nereden aldığını belirtir. Yasama, yürütme, yargı güçlerinin nasıl kullanılacağını gösterir. Anayasa, bir çerçeve yasadır. Sınırları çizer.
★★★
1808’de, Padişah İkinci Mahmut’la Âyanlar arasında “Sened-i İttifak” imzalanır. “Sened-i İttifak”, Osmanlı Devleti’nde anayasallaşma sürecinin başlangıcıdır.
★★★
23 Aralık 1876’da, İkinci Abdülhamit tarafından “Kanun-u Esasi” (Anayasa) ilan edilir. Böylece, Birinci Meşrutiyet başlar. “Meclis-i Mebusan” adıyla, ilk meclis açılır. Abdülhamit, Meclis sevdalısıdır(!) Meclis’i, 1878’de kapatır. 30 yıl kapalı kalır.
★★★
1908’de, “İkinci Meşrutiyet” ilan edilir. “Kanun-u Esasi”, tekrar yürürlüğe konur ve “Meclis-i Mebusan” yeniden açılır.
★★★
Ve 1921 Anayasası... 23 madde ve bir ek maddeden oluşur. Olağanüstü bir dönemde, işgal ve İstiklal Savaşı sürecinde hazırlanır. Cumhuriyet rejiminin temellerini atan bir devrim anayasasıdır. İçerdiği hükümlerle çelişmediği takdirde, 1876 Kanunu Esasi’yi de geçerli sayar.
★★★
1924 Anayasası... Altı bölüm ve 105 maddeden oluşur. Anayasa’nın birinci maddesi, “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” ifadesiyle, devletin yönetim şekli ve demokratik yapısı güvence altına alınır. Meclis, her zaman hükümetin üstündedir.
★★★
1924 Anayasası’nda en kapsamlı değişiklik, 1928 yılında yapılır. “Türkiye Devletinin dini İslam’dır” gibi, laikliğe aykırı hükümler kaldırılır.
★★★
1937’de, laiklik ilkesi Anayasa’ya eklenir. 5 Şubat 1937’de, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Devletçilik, Halkçılık, Laiklik ve Devrimcilik ilkeleri Anayasa’da yer alır. ★★★ 1980 Anayasası... Bugüne kadar, 19 kez değiştirilir. 177 maddelik Anayasa’nın, toplam 134 maddesinde değişiklik yapılır. Gel gelelim... Siyasi Partiler Kanunu’na, Seçim Kanunu’na, Yükseköğretim kurulu (YÖK) Kanunu’na dokunulmaz.
★★★
Yıl 2010... Anayasa değişikliği referandumu yapılır. FETÖ başı, “Ölüler mezarından kalkıp oy kullansınlar” çağrısı yapar. Bu çağrıya, “Yetmez ama Evet”çiler de eşlik eder. Öyle bir rüzgar ki... Fırtına değil, kasırga değil, yıkıcı bir depreme dönüşür. Ama, sözde aydınlar, bırakın depremi, fırtınayı bile öngöremez. Cahil ve çıkarını düşünen sözde aydınların bereketli toprağıdır, Türkiye...
★★★
2024 Ağustos ayına gelindiğinde, yargıya güven oranı yüzde 1.4’e düşer. 2024 Temmuz’unda, insanların yüzde 70.5’inin adalete güvenmediği bir Türkiye ortaya çıkar. Almanya’ya iltica başvurusunda, Türkiye birinci sırada yerini alır.
★★★
Ve şimdi, 2025 yılında Yeni Anayasa rüzgârı... “1921 Anayasası esas alınsın” söylemleri var. Amaç anlaşılmıştır... 1921 Anayasası’nda ne yoktur? “Türk Milleti” tanımı yoktur. Ulus ve üniter devlet yoktur. Laiklik yoktur. Cumhuriyet’in temel nitelikleri yoktur. Bayrak, Milli Marş yoktur. Resmi dil Türkçe yoktur. Kadın hakları yoktur. Atatürk İlkeleri hiç yoktur. ★★★ Eee, işte bu yüzden, 1921 Anayasası sevda değil, kara sevda, kara sevda... Çünkü... Cumhuriyet, henüz ilan edilmemiştir. Saltanat ve halifelik henüz kaldırılmamıştır.
★★★
Yeni Anayasa çalışmasında... 1921 Anayasası’na benzer bir Anayasa mümkün olmadığı takdirde... Anayasa’nın değiştirilemez maddeleri de düzenlenemezse bile, 42 ve 66’ncı maddeler hedeflenmiştir.
★★★
Anayasanın 42’nci maddesi: “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır...” Bu maddenin değişikliği ile, “Atatürk ilke ve inkılapları” ifadesinin çıkarılması amaçlanmıştır.
★★★
Anayasa’nın 66’ncı maddesi: “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” Bu maddede, vatandaşlık tanımına diğer etnik unsurların da dahil edilmesi çabası var. Böylece, resmi dil “Türkçe” hükmü ve değiştirilemez maddeler de payını almış olacak.
★★★
Hadise, tam da budur... İkinci “Yetmez ama Evet” ekibi de hazır.
★★★
Cumhuriyet tarihinin en büyük BEKA sorunlarıyla yüzleşen bir Türkiye... Ulus, üniter ve laik devlet yapısını tehlikeye atacak bir Anayasa’ya odaklanmış. Sanırsın, Türkiye’nin ekonomik, sığınmacı, beyin göçü, liyakat sorunu bu “Yeni Anayasa” ile çözülecek.
★★★
Ve hâlâ, anlamadın değil mi? “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenlerin, en büyük BEKA sorunu olduğu bir ülkede yaşadığını...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.