
Naim Babüroğlu
Mirasyedi
Ankara’da, Meclis’in açılmasından hemen sonra... 11 Mayıs 1920... Millî Mücadele’nin lideri Mustafa Kemal Paşa idama mahkûm edilir.
★★★
24 Mayıs 1920... Padişah Vahdettin, idam kararlarını gecikmeden onaylar.
★★★
Mustafa Kemal Paşa, bugünlerde hayatının en sıkıntılı günlerini yaşamaktadır.
★★★
Halide Edip Adıvar, o sıkıntılı günleri şöyle kaleme alır: “Genellikle, birkaç saat uyuyabilmek için sabahın erken saatlerinde odalara çekilirdik. Fakat, uyumak mümkün olmazdı. Hilafet Ordusu mensuplarının ne zaman bizim yerimizi de basıp, yatağımızda bizi boğazlayacağını tahmin edemiyorduk. Hepimiz, yorgunluktan bitkin haldeydik. Mustafa Kemal Paşa’yı o günlerdeki kadar yorgun, üzgün ve bazen de ümitsiz görmüş değilim.”
★★★
İstiklal Savaşı sırasında, İngiliz istihbarat subayı olan H.C.Armstrong anılarında, o günleri şöyle yazar: “Mustafa Kemal sırtını duvara vererek dövüştü. Sık sık hasta oluyordu. Böbreklerindeki sorun zaman zaman büyük acılar çekmesine, sık sık ateşlenmesine yol açıyordu... Ziraat Mektebi’nin her an basılma olasılığı vardı. Bu durumda, kuşkusuz linç edilerek öldürülecekti... Mustafa Kemal ve Albay Arif giysilerini çıkarmadan uyuyordu. Arif akşamları uyuyor, daha sonra Mustafa Kemal’in uyuduğu sabah saatlerine kadar nöbet bekliyordu... Mustafa Kemal, köşeye sıkışan soylu bir kurt gibi dövüştü...”
★★★
Yıl, 1921, aylardan Ağustos... Sakarya Meydan Muharebesi başlamadan birkaç gün önce... Milletin tek atımlık cephanesi kalmıştı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yoğun çalışma temposu içinde, kardeşinden gelen mektubu okudu.
★★★
Yaveri Salih Bozok’u çağırdı: “Salih, kardeşimden mektup geldi. Paraları bitmiş. Şu notun gizlice anneme ulaşmasını sağla.”
★★★
O not... Anadolu topraklarının imbiğinden damıtılarak süzülen, vatan ve millet sevdasının kâğıda dökülmüş türküsüydü...
★★★
Kısa not şöyleydi: “Bankadaki parayı harcayın. Yetişmezse, evdeki halıları satın.” Evet... “Yetişmezse, evdeki halıları satın.”
★★★
Bu dört sözcük, Türkiye’de her kapıya asılması gereken bir madalya... Özellikle, 2025 Türkiye’sinde... Tüm devlet dairelerine, tüm makam odalarına, Meclis’e asılması gereken bir onur madalyası... Tüm okullarda okutulması gereken haysiyet dersi...
★★★
Bu kısa not... Anafartalar Kahramanı’nın, Başkomutan’ın, TBMM Başkanı’nın, Ankara’daki Hükümet Başkanı’nın yaşam felsefesinin özetiydi...
★★★
Vatana, millete adanmış yaşam öyküsünün bir aynasıydı bu not... Gelecek kuşaklara devredilen, kutsal emanetin madalyasıydı bu... “Yetişmezse, evdeki halıları satın.”
★★★
1 Eylül 1921 günü Türk Ordusu, Sakarya muharebelerinde 82 subay ve 900 er kaybetmişti. Düşmanın Ankara’yı ele geçirmesi tehlikesine karşı, Kayseri’ye göç başlamıştı.
★★★
İşte böyle bir günde, 1 Eylül 1921... Cepheden uzakta, İstanbul’da...
★★★
Vatanın namus ve şerefi için, kahramanlar cephede canlarını verirken... Vahdettin, en mutlu günlerinden birini yaşıyordu.
★★★
61 yaşındaki Padişah, Yıldız Sarayı’nda görkemli bir düğünle, 18 yaşındaki Nimet Nevzad Hanım’la beşinci evliliğini yapıyordu...
★★★
Muharebeler devam ederken, şehitler toprağa düşerken... Düğünü erteleme ihtiyacı bile duymamıştı. Ne de olsa, vatanın namusu için kanlarıyla bu vatanı yeşertenlere karşı savaş açmıştı. Hem de, işgalcilerle işbirliği yaparak...
★★★
Başkomutan, işte bu koşullarda işgalcilerin hayallerini yerle bir eder...
★★★
Ve, Cumhuriyet’le, ümmeti millet, kulu değerli birey yapar. Ülkenin çağdaşlığı yakalaması için, batılılarının 400 yılda başardığını 15 yıla sığdırır. Ama, bedeli ağır olur. Ve, sağlığını kaybeder...
★★★
Yurt gezilerinde, milletin sorunlarıyla uğraşırken... “Bunalıyorum çocuk, büyük bir acı içinde bunalıyorum...” dediği günler olur. Gözyaşlarını tutamadığı anlar...
★★★
Sona yaklaştığında... Yaveri Salih Bozok’a... “Çok dermansızım Salih... Büsbütün başka bir adam oldum...” sözleriyle, çaresizliğe isyan eder.
★★★
Gel zaman, git zaman... Namus ve şerefini kurtardığı ülkede, Türkiye’de... Yıldan yıla, mirasyediler çoğalır. Hem de mantar gibi...
★★★
Böyle bir kahramana... Toprağı, vatan yapana... Tarihin kıskandığı lidere... Varlığını ona borçlu olanlar, nankörlükte sınır tanımaz.
★★★
Bana, tarihi gerçek nedir diye sorarsanız... Atatürk’e nankörlük eden bir millet, gün yüzü görmez, derim...
★★★
Mirasyediler sayesinde, geleceğe dair hayalleri yok olan gençlere, söyleyeceğim şudur: “Türkiye’nin kurtuluş reçetesi, Mustafa Kemal’in kendisidir...” “Umudunuzu asla kaybetmeyin...”
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.