Naim Babüroğlu

Naim Babüroğlu

CIA, Irak, Suriye: En zararlı çıkan ülke

1950’ler... ABD İstihbarat Örgütü CIA (Merkezi Haber Alma Örgütü), Irak’ta siyasi ve askeri liderlere silah ve para sağlıyordu. Amacı, komünizm karşıtı bir cephe oluşturmaktı. Ancak, işler ABD’nin istediği gibi olmadı.

★★★

14 Temmuz 1958... Amerikan yanlısı Irak yönetimi, silahlı kuvvetler darbesiyle devrildi. Meşhur, General Kasım devletin başına geçti. Kapıları Sovyet Rusya’ya açtı. CIA boş durmaz. Zaman kaybetmeden Baas partisine sızmaya başlar. General Kasım’a iki suikast düzenlenir, fakat başarısızlıkla sonuçlanır. CIA yine boş durmaz... Beş yıl sonra, CIA destekli bir darbe yapılır. Irak’ta, ABD yeniden güç kazanır 

★★★

1960’larda Irak’ın İçişleri Bakanlığını yapan Ali Salih Sadi “Biz, iş başına CIA treniyle geldik” itirafında bulunur. O trenin içinde, geleceği parlak bir diktatör de bulunuyordu. CIA desteğiyle yıldızı parlayan, ünlü Saddam Hüseyin... 1980-1988... İran-Irak savaşı sekiz yıl sürer. İran-Irak Savaşı’nda, CIA Saddam’ın yanında yer alır. İstihbarat desteği sağlar.

★★★

1990... Irak ordusu hareketlenir. Uzaydan fotoğraflar çekilir. CIA, Irak birliklerinin Kuveyt sınırına yığıldığını görür. Ama, hiç ses çıkarmaz. Irak, 100-200 değil,140 bin kişilik ordusuyla Kuveyt’e girer. CIA, mutludur... Ama yine boş durmaz: “Saddam, Suudi Arabistan’a saldıracak, Irak’ın kimyasal başlıklı silahları var ve her an bunları kullanabilir” şeklinde, gerçekle ilgisi olmayan raporlar düzenler. Hâlbuki daha önceki raporlarda, Irak’ın kesinlikle kimyasal başlıklı füzelere sahip olmadığı yazılmıştı.

★★★

26 Ağustos 2002... ABD Başkan yardımcısı Dick Cheney, plan gereği son noktayı koyar: “Saddam Hüseyin’in, kitle imha silahlarına sahip olduğuna ilişkin herhangi bir şüphemiz kalmamıştır.” CIA Direktörü boş durmaz, “Irak, El Kaide’ye muhtelif alanlarda, savaş, bomba yapımı, kimyevi, biyolojik ve nükleer konularda eğitim vermiştir” açıklamasını yapar. Yıl 2003... İşte, bu raporlarla, ABD Irak’ı işgal eder. 

★★★

İşgalden bir yıl sonra, CIA Şefi Jim Pavitt “Irak içinde fazlaca bilgi kaynağımız yoktu. Bir gram istihbarattan bir ton varsayım üretildi” itirafında bulunur. Soruşturma yapılır... Irak’ın silahları konusunda, CIA’nın söylediklerinin hayal ürünü olduğu ortaya çıkar

★★★

Dönemin İngiltere İngiltere Başbakanı Tony Blair... Irak’ın işgalinde, ABD’nin yanındadır. İşgalden sonra itirafta bulunur: “Edindiğimiz istihbaratın yanlış olduğu gerçeğinden dolayı, özür diliyorum. Ayrıca (savaşın) planlanması aşamasında yapılan bazı hatalarla, rejimin devrilmesiyle birlikte neler yaşanacağını yanlış kavrayışımızdan dolayı da özür diliyorum” dedi. İki sözcük: Özür dilerim... Ancak, Irak işgal edilmiş, bir buçuk milyon insan ölmüştü. Ve yıllar sürecek bir karışıklık döneminin tohumları atılmıştı.

★★★

Ve sonrası malum... Suriye ve Libya dağıtılır. Suriye zayıfladıkça, PKK/PYD terör örgütü, El Kaide-IŞİD türevi terör örgütleri güçlendi. Ve bugünlere gelindi.

★★★

Ve şimdi ne oluyor diye soruyorlar? - Kuzey Irak, Irak’tan koparılmış, - PKK/PYD terör örgütü, enerji-su kaynaklarının ve verimli toprakların yüzde 80’inden fazlasının yer aldığı Suriye’nin yaklaşık yüzde 25’ini işgal etmiş, - Hatay’la 130 km sınırı bulunan İdlib, Küçük Afganistan’a dönüştürülmüş, - Türkiye, dünyada en fazla göçmene ev sahipliği yapan ülke konumuna gelmiştir. Olan budur...

★★★

Ve hâlâ... Strateji ustalığıyla donatılmış bir kesim... HTŞ (Hey’et Tahrir el-Şam), Halep’e ve diğer bölgelere neden saldırıyor? Amacı nedir, diye soruyor... Bir kesim de, HTŞ’nin ilerleyişine seviniyor...

★★★

Ama hiç kimse... - Aylardır, bu saldırının hazırlığının yapıldığını, - HTŞ’ye uzmanlık düzeyinde uzun süre eğitim verildiğini, - HTŞ’nin yayımladığı bildirilerin bile, uzman kalemlerin eseri olduğunu, - Modern silahları nereden bulduğunu, - İstihbarat desteğini kimlerin sağladığını, - Yaklaşık, 30 bin HTŞ ve onu destekleyen 20 bin kişilik radikal grupların parasını kimlerin verdiğini, - ABD isteseydi eğer, HTŞ’nin lider kadrosunu kısa sürede yok edebileceğini söylemiyor.

★★★

Ve hiç kimse... ABD’nin PKK/PYD terör örgütünü desteklemeye devam edeceğini düşünmüyor.

★★★

Çok sevinen kesim, muhtemelen... PKK/YPG terörist başının (Mazlum Abdi), Trump’ın 20 Ocak 2024’te yapılacak resmi yemin törenine, davet edildiğini de bilmiyor. Aslında soru şu olmalı: Türkiye, bu daveti engelleyemedi mi? Diplomatik girişimde bulunulmadı mı? Bu davet, PKK/PYD’nin, Kuzey Irak yönetimi gibi tanınması anlamına gelmiyor mu?

★★★

Sonuç: Türkiye, Küçük bir Afganistan’la, komşu olacağını hesaplamadı mı? Suriye’de, bir terör devletçiği kurulma aşamasının sonuna gelindiğini öngörmedi mi? Hem de, Doğu Akdeniz’e çıkış hedefi olan...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.