Muzaffer Ayhan Kara
Kuzey Irak'ta (Gara) Amaç ve Hedef Neydi?
Türkiye, Kuzey Irak’ın Gara bölgesinde PKK tarafından alıkonuldukları mağarada infaz edilen ve şehit olan asker, polis ve diğer devlet görevlilerini acıyla, büyük bir üzüntüyle ve öfkeyle son yolculuğuna uğurluyor. Üzgünüz, yastayız.
Çoğunluğu çözüm sürecinde kaçırılan 5-6 yıldır PKK’nın elinde rehine olan 13 şehidin infazı kuşkusuz 10 Şubat’ta saat 02.55’te 41 uçakla başlatılan ve dün sona erdiği duyurulan sınır ötesi askeri harekattan bağımsız değil. Zaten bunu Milli Savunma Bakanı Akar’ın açıklaması da teyit ediyor:
“Pençe Kartal-2 Harekât bölgesinde faaliyetlerimiz devam ederken, yoğun çatışmaları müteakip kontrol altına alınan mağarada yapılan aramalarda alıkonulan 13 vatandaşımızın naaşlarına ulaşılmıştır. Yapılan ilk incelemede masum ve silahsız vatandaşlarımızdan birinin omzundan, diğer 12 vatandaşımızın başlarından vurularak şehit edildikleri tespit edilmiştir. Böylece PKK’nın kalleş ve cani yüzü bir kez daha görülmüştür. Sağ olarak ele geçirilen iki teröristin verdiği ilk bilgilerde ise vatandaşlarımızın mağaraya yönelik harekâtın başlangıcında sözde mağara sorumlusu terörist tarafından şehit edildikleri ifade edilmiştir. Bu arada vatandaşlarımızı şehit eden mağaradaki teröristlerin tamamı etkisiz hâle getirilmiştir.”
BAKAN’IN YANITLANMAYAN SORULARI
Bu noktada aklıma bir astsubay çocuğu olan hukukçu, CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın PKK’nın kaçırıp alıkoyduğu güvenlik ve diğer görevlilerle ilgili olarak TBMM’ye tam altı soru önergesi verdiği geliyor! Üstelik soru önergelerinin sonuncusu insanlık dışı infazdan sadece dört gün önce verilmiş! Maalesef hiçbir soru önergesine yanıt verilmemiş.
E. TUĞG. ESLEN’İN AKTARDIĞI
Öte yandan, E. Tuğg. Nejat Eslen’in bugünkü yazısında belirttiği gibi, Akar, “TSK’nın Gara bölgesinde çetin arazi şartlarında, çok soğuk havada, çok başarılı bir harekat icra ettiğini ve bu harekatın başarıyla sonuçlandığını” ifade etti. Yine E. Tuğg. Eslen’in belirttiği gibi televizyonlarda “Harekatı yorumlayanlar, bu harekatın, Kandil ile Sincar bölgeleri arasındaki PKK geçişlerini önlemek amacı ile Gara bölgesinin kontrolünü amaçladığını ve başarılı ile uygulandığını ısrarla söylediler”. (15 Şubat 2021, Veryansın TV)
E. Tuğg. Eslen’in dikkat çekici notu ise Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir’in, “söz konusu harekatın rehineleri kurtarmak amacıyla yapıldığını ve başarısızlıkla sonuçlandığını” öne sürmesi… Aydemir’in haber kaynaklarının sağlam olma ihtimali yüksek. Harekata 13 şehide ulaşıldıktan sonra son verilmesi de bu ihtimali güçlendiriyor. Kanımca muhtemelen ikili bir hedef ve amaç da gözetilmiş olabilir harekattan: 1) Bazı yorumcuların öne sürdüğü; PKK’nın Kandil-Sincar arasındaki bağlantısını koparmak, 2) PKK’nın elindeki 13 rehinenin Gara’da olduğunu bilgisinin teyidiyle birlikte rehinelerin kurtarılması. Ancak anlaşılıyor ki, PKK bölgedeki hava saldırılarından kaçarken oldukça kayıp da verdi ve sağ kalanlar da rehineleri de beraberinde götüremeyince inanılmaz bir gözü dönmüşlükle 5-6 yıl boyunca yanlarında alıkoyduğu silahsız 13 devlet personelini acımasızca katletti!
Askeri harekatlar başarılı olabilir, istenen sonuç alınabilir, alınamayabilir veya kısmen sonuç alınabilir. Bunların hepsi mümkün ve olağan. Ancak en doğrusu, yetkililerin şeffaf bir şekilde olup bitenleri ulusumuza, kamuoyuna açıklamasıdır. Çünkü gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Eğer Gara harekatı rehineleri kurtarma amacı taşıyorsa malum, çok zor bir harekat türüdür. Hassas bir planlama ve gizlilik gerektirir. Uygulamada da uzman unsurlar görev almalıdır. Davul çalarcasına, hava harekatıyla rehine kurtarma operasyonu yapılamayacağı, girişilse bile sonuç alınmayacağı açıktır. Yine eğer, müktesebatında her türlü acımasızlık olan PKK’nın arkasına bakmadan kaçarken o rehineleri sağ salim bırakabileceği düşünülmüşse vah ki vah…
ABD’DEN GELEN KÜSTAH AÇIKLAMA VE ÖTESİ
Meselenin dış yansımaları da var. Tabii maalesef dış yansımamaları da!.. Batı’da ya sessizlik ya da dolaylı yoldan Türkiye’yi suçlayan, aslında “suçüstü yakalanan” ifadeler var. Burada sadece PKK-YPG’yi “kara gücü” gören ABD’ye bir bakalım. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price şu açıklamayı yaptı:
“NATO müttefikimiz Türkiye’nin yanındayız ve son çatışmalarda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine taziyelerimizi iletiyoruz. Türk sivillerin, terör örgütü olarak sınıflandırılan PKK tarafından öldürüldüğü yönündeki bilgiler doğrulandığı takdirde, bunu mümkün olan en güçlü şekilde kınamaktayız."
Açıklamada kullanılan şartlı kipli ifade çok sorunluydu ve nitekim ABD Büyükelçisi Satterfield Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak “en kuvvetli şekilde” tepki gösterildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ABD’ye esti, gürledi!
Peki ne olacak? Biden hazretleri PKK-YPG’yi kara gücü görmekten vaz mı geçecek? Suriye’deki garnizon devlet iddiasını bir kenara mı bırakacak?
Bu soruların yanıtını ABD’nin kayığına binip Suriye’de vekalet unsurlarıyla iç savaşa müdahil olurken düşünecektiniz! Hem Suriye’nin toprak bütünlüğünden ve siyasi birliğinden yana olacaksınız -ki, Türkiye’nin ulusal çıkarları bunu gerektiriyor- hem Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin YPG-PKK denetiminde bir garnizon devlet kurmasına ortam sağlayacak hareketlere girişeceksiniz! ABD’yi, Rusya’yı, İran’ı Suriye’ye sokacaksınız!
ABD BÖLGEDEN ÇIKARILIRSA…
Hiç olmazsa bu saatten sonra Moskova-Şam-Tahran-Bağdat’la anlaşıp ABD’yi Suriye’den çıkarmak için harekete geçmeyi akıl edebilseniz. İşte ancak o zaman Suriye’nin kuzeyindeki garnizon devlet hayali tam anlamıyla suya düşer. Malum ‘kara gücü’ sahipsiz kalır. İşte ancak o zaman 13 şehidin ve tüm şehitlerin kanı yerde kalmamış olur.