Muzaffer Ayhan Kara
CHP İstifalar Sonrasında Ne Yapmalı?
Dün kaleme aldığım yazıda sonraki yazı konumun “CHP’nin üç milletvekilinin istifası ve Memleket Hareketi ile ilgili güncel ev ödevi” olacağını da not etmiştim.
ÜÇ MİLLETVEKİLİNE GELEN İLK TEPKİLER OLUMSUZ
Öncelikle şunu hatırlatayım; üç milletvekilinin istifasının parti kamuoyunda çok kayda değer bir yankı bulamayacağını belirtmiştim. Nitekim basına yansıyan ilk yankı imza sürecinde İnce’ye destek veren Konya delegelerinden geldi; delegeler o zamanki desteklerinin “CHP içindeki İnce’ye” olduğunu, CHP dışındaki arayışlarda aynı desteğin beklenmemesi gerektiğini ifade ettiler.
İmza sürecinde İnce’ye dolaylı da olsa destek veren Baykal çevresi de (CHP Ulusal Birlik Kadro Hareketi vb. gruplar) üç milletvekiline kimi noktalarda hak verseler de mücadelelerini parti içinde sürdürmeleri gerektiğini vurguluyor.
“VERDİĞİ KARAR BİRÇOK AÇIDAN TARTIŞILACAKTIR”
CHP yönetimine karşı eleştirel pozisyondaki uyarıcı yazılarıyla dikkat çeken duayen gazeteci Melih Aşık da Teğmen Çelebi ve arkadaşlarının zamanlama hatasına dikkat çektiği yazısında önemli sorular soruyor. Aşık, şöyle diyor:
“- Erken seçimin konuşulduğu şu günler istifa için doğru zaman mıydı?
- Sakıncaları düzeltmek için parti içi mücadele daha doğru yol değil miydi? Parti içinde yeterince mücadele verildi mi?
- Bu istifadan CHP yönetimini eleştiren CHP'liler mi yoksa iktidar mı daha çok mutlu oldu?
- Çelebi uzun yıllar CHP Parti Meclisi’nde görev aldıktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun tercihiyle milletvekili seçildi. İstifa gerekçesinde belirttiği şikayetler 2,5 yıl önce de mevcuttu. Seçilirken bunları bilmiyor muydu?
Teğmen Çelebi Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında çok saygın bir mücadele verdi. Takdir topladı. Bu defa yanlış yaptığı kanısındayız...Sarayın adamı gibi çirkin yakıştırmaları bir kenara atalım. Verdiği karar başka birçok açıdan tartışılacaktır.”
CHP’NİN İSTİFALAR SONRASINDAKİ EV ÖDEVİ
Şimdi “CHP’nin üç milletvekilinin istifası ve Memleket Hareketi ile ilgili güncel ev ödevi”ne gelebiliriz… Maddeleyerek ilerlersek belki daha akılda kalıcı olabilir:
1)CHP Genel Merkezi’nin görevlerinden birisi de partiyi, partilileri bir arada tutabilmektir. CHP büyük bir partidir, bir kitle partisidir. İçinde farklı özellikler, kümeler, hatta kanatlar olabilir. Marifet hepsini bir arada tutabilmektedir (Bunu Memleket Hareketi ve üç milletvekili için değil, genel olarak not düşüyorum). CHP gibi bir partinin çok katı disiplinli ve “homojen” bir nitelikte olması beklenmemelidir. “Parti disiplini” tabii ki bir partinin olmazsa olmazlarındandır, ancak çok sesli demokratik sol bir partide bu disiplin çok sesliliğe engel olmamalıdır.
2)CHP yönetimi üç milletvekilinin ayrılmasıyla ilgili gelişmeleri muhtemelen ilk MYK’da değerlendirecek; MYK’dan “soğukkanlı ve kapsayıcı bir değerlendirme” bekliyorum. Gidenler, ayrılanlar olsa da “giden gitsin” vb. tepkisel değerlendirmelere hiç gerek yok. CHP daha da büyümesi gereken bir partidir, meseleye bu açıdan yaklaşılmalıdır.
3)CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın kapalı parti toplantılarında hep yaptığı ve çok katıldığım bir uyarı vardır, mealen şöyle: “Arkadaşlar, biz parti olarak başka partilerle ittifak arıyoruz… Ama önce kendi içimizdeki ittifakı sağlamalıyız…”
4)CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, dar çeperinde olmayan fakat PM’de olup yararlanacağı bazı uzmanlık isimlerini “MYK Üyesi” veya “Başdanışman” misyonuyla görevlendirip partinin bir arada olduğuna, bütünlüğüne vurgu yapabilir. Selin Sayek Böke ve birkaç ay önce yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Seyit Torun’a bağlı çalışacak Yerel yönetimler Çalışma Grubu’na davet edilen Yaşar Tüzün’ü iki örnek olarak verebilirim.
5)CHP’de asla ve kata Mustafa Kemal Atatürk, yani partinin ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu her ne şekilde olursa olsun tartışılmamalıdır. Bu konuda azami özeni her kademedeki partili kayıtsız koşulsuz göstermelidir.
6)CHP yönetimi, CHP’nin "Kuvvacı ve anti-emperyalist kökleriyle çağdaş sosyal demokrasi entegrasyonu"na dayandığını her fırsatta işaret etmelidir.
7)HALK TV, KRT ve Tele 1 gibi partiye yakın olanlar dışındaki televizyon tartışma programlarına CHP’yi temsil yeteneği ve birikimi yüksek isimler yönlendirilmelidir. Faik Öztrak, O. K. Salıcı, Fethi Açıkel, Selin Sayek Böke, İlhan Kesici, Yunus Emre gibi isimler -her ne kadar sayılabilirse merkezdeki- kanallarda partinin yaklaşımlarını, politikalarını, güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini dile getirebilmelidir.