Muzaffer Ayhan Kara

Muzaffer Ayhan Kara

Başka Bir Yerel Yönetim Mümkün!

Mülkiyeli Gönen Orhan, geçmişinde seçim zaferleri de olan ve yerel yönetim seçimi kampanyası yürüten bir şirketin kurucusu. Yerel yönetim uygulamalarının da içinde. Yanı sıra, teorik olarak da yerel yönetim meselesine katkıda bulunuyor, bu alana tutkuyla bağlı.

BİR YEREL YÖNETİM GURUSU

İlk kez kullandığım nitelemeyle “Yerel yönetim gurusu” Gönen, 30 yılı aşkındır arkadaşım ve bu sürecin bir yerinde birlikte işin içinde de olduk. Ceren Tanıtım ile 2009’da Antalya Kepez ve İstanbul-Silivri yerel seçim kampanyalarını çok dar bir vakitte üstlenince beni de çağırdı. Kampanyanın genel direktörü olarak Gönen’le çalışmak keyifliydi. Ben eş zamanlı olarak iki kampanyanın da hem içerik editörlüğünü hem de metin yazarlığını üstlenmiş, çekirdek ekipte yer almıştım. O kampanyaların tadı hala damağımdadır. Ayrıca, 12 puan geriden gelip Silivri’yi Özcan Işıklar’la aldığımız gibi, Kepez’deki 24 puan farkı 4,5 bandına indirince domino etkisiyle hem bitişikteki Döşemealtı ilçesini hem de Antalya Büyükşehir’i almanın kapısını açmıştık. Nitekim Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Prof. Dr. Mustafa Akaydın da zamanın CHP on beş günlük Halk gazetesine verdiği demeçte CHP’nin Antalya’yı “Kepez sayesinde” aldığını vurgulamıştır. Kamuoyu, CHP’nin 2009 Antalya zaferini Ateş İlyas Başsoy’un başarısı olarak bilir ama gerçek yazdığım gibidir. O zafer, kesin olarak bize, Gönen Orhan’ın başında olduğu ekibe aittir. Gerçekten de Menderes Türel’i devirmek büyük olaydı. O devirdiğimiz Türel seçim sonrası Ak Parti tarafından hem milletvekili hem de “yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı” yapılınca başarımız daha iyi anlaşıldı.

Bu girişten sonra asıl Gönen’in kitaplarından bahsetmek istiyorum. Yukarıda meseleye “başka bir yerel yönetim mümkün” mottosuyla teorik olarak da eğildiğini belirtmiştim.

“SEVGİLİ BAŞKANIM DİNLE VE DOKUN”

Bahsedeceğim ilk kitap, yıllar önce yayınlanan ama daha sonra gözden geçirilip genişletilerek eklerle desteklenen “Sevgili Başkanım Dinle ve DOKUN”. Kitabın alt başlıkları da “Başka bir yerel yönetim mümkün” ve “Yerel Yönetimler Hakla İlişkiler ve İletişim El Kitabı”. Bu kitapta yerinden yönetim örgütlenmesi olarak belediyelerin vatandaşla nasıl bir ilişki kuracağını ve sürdürülebilirliğin nasıl sağlanacağı irdeleniyor. Aynı zamanda yerel yönetimlerin mahallede nasıl var olacağı ve vatandaşı nasıl dinleyebileceği üzerine farklı belediyecilik örneklerini de içerecek şekilde, teorik olmaktan çok gözleme dayalı pratik öneriler aktarılıyor. Kitabın sonunda bir “halkla ilişkiler sistemi” önerisi olarak “Açık Kapı” projesi de ayrıntılı olarak yer alıyor. Gerek bilgi gerekse belediyecilik deneyimleri paylaşıldığında ortak bir yaklaşımlar bütünü, bir standart yakalanacağı, ortak deneyimlerin toplumsallaşacağına ve bir kültüre dönüşeceği esprisi, Şişli, Kartal, Muratpaşa, Kuşadası, Efeler ve Çerkezköy belediyelerindeki uygulama örnekleriyle pekiştiriliyor. Bu örnekler üzerinden vatandaşla doğru iletişimin yararını ve belediye işleyişindeki performansı, verimliliği gözlemlemek de mümkün. Ekler arasında yer alan “Komşu Kart” projesi ise ekolojik sürdürülebilirlik, çevre bilinci, ambalaj atıklarının dönüşümü üzerinden hane ekonomisine katkı sağlaması yanında belediyenin her haneyle iletişime geçmesiyle çok amaçlı bir proje örneği.

“MAHALLEDEN KENT PARLAMENTOSUNA”

Gönen Orhan’ın bahsedeceğim ikinci kitabı ise “Mahalleden Kent Parlamentosuna”. Kitap şu sorulara yanıt arıyor: Katılım ve birlikte yönetim açısından yerel yönetimlerin yukarıdan aşağıya biçimlenişinin yanında, mahalleden başlayarak aşağıdan yukarıya sivil vatandaş girişimleri mümkün mü? Kentleşmenin giderek artan yabancılaşması, komşuluk hukuku temelinde mahalle dayanışmasına dönüşebilir mi? Toplumun neredeyse her alanında kutuplaşmanın yarattığı bölünmeye inat; Mahalle Meclisleri ile mahallede müzakere ve mutabakatı yeniden bir iletişim ve dayanışma biçimi haline getirebilir miyiz? Ayrıca, katılımın somut bir görüngüsü olarak “katılımcı bütçe”nin ne olduğu ve nasıl gerçekleştirilebileceği kitabın temel sorunsalını oluşturuyor. Bu arada “Fatsa deneyimi”nin de kitapta ele alındığını belirteyim.

BAŞKANLARA ÖNERİYORUM

Her iki kitabı da büyükşehirlerden illere, ilçelere kadar tüm belediye başkanlarına ve çalışma arkadaşlarına öneriyorum. Bilgi paylaşımı, model önermeleri, uygulama örnekleri ihtiyaçlar ve deneyimlerle harmanlanarak paylaşılırsa “toplumcu yerel yönetim” anlayışı ete kemiğe bürünebilir ve “başka bir yerel yönetim mümkün” mottosu hayata geçebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar