
İdris Akyüz
Barışın çekirdeği !
Takvimler 1 Eylül’ü gösterdiğinde, insanlık aynaya bakar.
O aynada hem tankların paslı izleri vardır, hem de çocukların düşlerini süsleyen güvercinler.
Bir yanda savaşın uğultusu, diğer yanda barışın ince şarkısı.
Bu tarih bize şunu haykırır; barış bir lütuf değil, bir hakikattir.
Ve hakikat, onu savunacak sesler buldukça yaşar.
Hayal edin…
Loş bir salonunda, Nobel Fizik ödülü sahibi Fransız bilim insanı Pierre Curie (1859-1906) kürsüye çıkar. Atomun kalbini açmış adamdır o. Bir kara tahta önünde, tebeşirle tek bir cümle yazar: “İnsanı yaşatmak için bilim, dünyayı yaşatmak için barış.”
Curie’nin çağrısında generaller yoktur, silah tüccarları yoktur. Masaya şairler oturur, anneler oturur, öğretmenler oturur. Çocuklar söz ister, işçiler söz alır. Ve konferansın tek gündemi şudur: “Barışın çekirdeğini nasıl koruyacağız?”
Biliriz ki atom parçalandığında şehirler yıkılır, yok olur… Ama insan kalbi parçalandığında uygarlık çöker. İşte bu yüzden, 1 Eylül yalnızca bir anma günü değil, bir manifesto günüdür. Bugün hepimiz Pierre Curie’nin hayali konferansının delegeleriyiz. Sözümüz ağır, sorumluluğumuz büyük:
- Bilim barış için çalışacak.
- Edebiyat barış için yazacak.
- Siyaset barış için yürüyecek.
- İnsan, insana barış ve kardeşlik için yaklaşacak.
Barış bir dilek değildir, bir görevdir. Ve görevimizi ertelediğimiz her an, savaşın gölgesi uzar. O halde, sadece 1 Eylül’de değil, her gün, tek bir cümleyi dünyaya haykıralım:
“İnsanlığın en büyük keşfi, birbirini yok etmek değil, birbirini anlamaktır.”
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.