Hüseyin Özalp

Hüseyin Özalp

Ülker arafta kaldı/Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabildi.

Bugünlerde Ülker grubunun başı, CHP’nin başlattığı boykot ile dertte. Ülker, 28 Şubat’ta da irticacı ilan edilen kuruluşlar arasında liste başıydı.

 

Yine de hiç kimseden çekmedi AKP’den çektiği kadar. Nasıl mı? Hatırlatayım.

 

Ülker'in 2003 yılında kurduğu Cola Turka, iki Amerikan devinin pazarına girdi. Pazar payını hızla artırarak yüzde 13'lerin üzerine çıktı, Pepsi'yi solladı ve Coca Cola'dan sonra ikinci sıraya yükseldi.

 

Kırım göçmeni Sabri Ülker'in kurduğu Ülker grubu ve ailesi kamuoyunda "mütedeyyin" olarak tanınır. Dindar kesim yıllardır Ülker ürünlerini tercih eder.

 

Recep Tayyip Erdoğan'ın ticaret hayatında, hisseleri devrettiği 2005 yılına kadar Ülker bayiliğinin önemli payı vardı.

 

Yani başka örneklere bakıldığında AKP iktidarında Allah, Ülker'e "yürü ya kulum" der diye düşünebilirsiniz. Ancak böyle olmuyor. AKP kurulur kurulmaz, ABD'nin baskısı ile Cola Turka'ya ceza kesiyor.

 

Murat Ülker, yirmi yıla yakın süren suskunluğunun ardından birkaç yıl önce bu olayı açıkladı. Dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı'nın kendisini çağırarak (o yıllarda bakanlık makamında Ali Coşkun vardı) "Cebimde ABD büyükelçiliğinin bir mektubu var. Sana küçük bir ceza keseceğiz" diyor. Küçük cezanın miktarı 35 trilyon lira.

 

Cola Turka bu ceza ile piyasadan çekilmek zorunda kaldı. Marka hakkını da düşük bir meblağa yabancı bir şirkete sattı.

 

Murat Ülker, 15-16 Mart 2025 tarihlerinde internet sitesinde vatandaşlardan gelen soruları yanıtlayarak kendisiyle yaptığı bir röportaj yayınladı. Ülker bu röportajında konuya tekrar değindi. ABD ile yaşanan diplomatik baskılar nedeniyle projeden vazgeçmek zorunda kaldıklarını belirterek, "Başbakanlığa çağrıldık, bize baskı yapıldı. Sonunda mahkemeye gittik ve hakkımızı aldık ama iş işten geçmişti." dedi.

 

İslamcı kanatta alttan alta da sürekli Ülker'in Yahudi olduğu propagandası yapılarak İsrail ve Yahudi markalarının protesto listesine dahil edilmek istendi. Murat Ülker bu konuda da açıklama yapmak zorunda kaldı. Yahudi kökenli olmadıklarını Tatarların kolu olan Tat'lara mensup olduklarını vurguladı.

 

İki küresel devin ve ABD elçiliğinin baskısıyla Ülker’e bunu yapan, başkasına ne yapmaz!

 

Murat Ülker, 12 Eylül öncesinde judo ve silah eğitimi aldığını (anarşist solculardan korktukları için), sülalece silahlandıklarını, babasının silahlı fedailer tuttuğunu anlatıyor.

 

Korktukları solcular ne Ülkerlerin ne başka iş adamlarının kılına zarar vermedi.

 

Ama Ülker, en büyük zararı siyasal İslamcı iktidardan gördü. Şimdi bir daha oturup düşünmek lazım, bu siyasal İslamcılar kime hizmet ediyor diye.

 

Belki de bunların kırgınlığı ile Murat Ülker kendini yeniden tanımlama, babadan miras kalan katı muhafazakâr görüntüyü değiştirmek için zaman zaman çıkışlar yapıyor. Ancak her hamlesi hem başarısız oluyor hem de ters tepiyor.

 

2017 yılında yayınladığı reklam klibinde, “Zordur kardeş hayatı. Şimdi hesaplaşma zamanı” ibaresini kullanınca bu kez AKP’liler tarafından darbecilikle suçlandı. Üstelik atılan taş ürkütülen kurbağaya değmedi, çünkü laik kesimde bir türlü aradığı desteği bulamadı.

İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra başlatılan boykotta, Özgür Özel’in listesinde olmamasına rağmen CHP’li bazı grupların listesinde Ülker de yer alınca Murat Bey tepki gösterdi:

"Geçmişte de laikler Ülker’e vuruyordu. Sonra 1 Nisan vakası yaşandı, muhafazakârlar Ülker’e vurdu. Şimdi yeniden laikler vuruyor. Halbuki marka hep aynı yerde duruyor."

İş bununla bitmedi. Kendi kendisiyle yaptığı röportajda söylediği, “İslamcı, sağcı, Atatürkçü, solcu falan değilim” ifadeleri de başına dert oldu. Tarafsızlığını anlatmak için söylediği bu sözlerin hiçbir kesimi memnun etmeyeceği aşikâr. Yani kaş yapmak isterken göz çıkardı. Yoğun eleştiriler karşısında dün bu konuda da yeni bir açıklama daha yapmak zorunda kaldı.

Yine “ayağının takıldığını” ve açıklamasının çarpıtıldığını savunarak amacının “Atatürk ve din istismarından kaçınmak” olduğunu vurguladı.

Ülker, her açıklamasında pot üstüne pot kırıyor. Bir o yana bir bu yana savruluyor.

İmaj değiştirmeye çalıştıkça arafta kalıyor hatta her iki tarafla da mesafeyi açıyor.

Yani ne İsa’ya yaranabiliyor ne Musa’ya.

Aslında Murat Ülker belki de kendini ifade edecek sözcükleri bulamıyor.

Onun söyleyemediğini biz söyleyelim o zaman:

“Sermayenin dini, imanı, rengi olmaz!”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.