Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni anayasa hazırlık çalışmaları için on arkadaşını görevlendirdiğini açıkladı. Darbe anayasasının tortularının temizleneceğini söyledi.

Ne güzel!

Peki sorun sadece bu mu? Darbenin tortuları sadece anayasada mı bulunuyor?

Muhalefete yönelik baskılar, muhalefet edeninin ve rakip cumhurbaşkanı adayının hapse atılması, demokratik haklarını kullanan gençlerin hapse tıkılması, seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atanması, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, ana muhalefet partisinin yönetiminin görevden alınmaya çalışılarak kayyum atanmak istenmesi, yargının siyasi iktidarın silahı haline gelmesi anayasadan kaynaklanan sorunlar mı?

Yoksa beyinlerdeki darbe tortularının eseri mi?

Anayasayı değiştirdik diyelim, beyinlerdeki darbe tortularını nasıl temizleyeceğiz peki?

12 Eylül’ün palazlandırdığı bu zihniyeti nasıl temizleyeceğiz?

Darbe zihniyetini beyinlerden kazımadıkça yeni anayasa Erdoğan’ı yeniden seçtirmek dışında ne işimize yarayacak?

Biz mi anayasaya uyacağız, anayasa mı bize uyacak?

Erdoğan’a dar gelmeyecek anayasayı kimler yazsın!

Yarın, öbür gün yeni anayasa yine Erdoğan’a uymazsa veya Erdoğan Anayasa’ya uymama yolunu tercih ederse ne yapacağız?

Anayasayı yeniden değiştirmeye başlayıp yeniden yamalı bohça haline mi getireceğiz?

DEM Parti dahil muhalefet, 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına darbe yapıldığını söylüyor.

19 Mart darbesini nasıl temizleyeceğiz?

‘’Seninle menemen bile yapmam’’ diyen, ana muhalefet olmadan nasıl anayasa yapılacak?

Ülkede yeni anayasa ve terörsüz Türkiye isteyenler, toplumun yarısına terörist muamelesi yaparken nasıl bir uzlaşma sağlayacağız?

Amaçlanan uzlaşma mı ayrıştırma mı?

Barış ve yeni anayasa için masada olan taraflar neden aynı dili kullanmıyor?

Biri ısrarla barış derken, diğeri neden barışı ağzına almayıp terörsüz Türkiye’de ısrar ediyor? Daha kavramlarda bile ortaklaşamazken yeni anayasa ve barış nasıl tesis edilecek?

Tuncay Bakırhan’ın, barışa karşı çıkanların eleştiri ve argümanlarına tek tek değinerek verdiği yanıtlarda eleştirilerden olumlu paylar da çıkardığı görülüyor. Örneğin “memlekette sadece Kürtlerin mi demokrasi sorunu var” eleştirileri oldukça etkili olmuş ki artık her eşit vatandaşlık vurgusuna Alevileri de eklemeye başladı.

Bunun bir nedeni, toplumun birçok kesimi gibi Alevilerin de şüphelerinin giderilememiş olmasıdır.

Alevilerin eşit vatandaş muamelesi görmemesi anayasadan çok katı mezhepçi iktidarın uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Din, eğitim, kültürel meselelerin tarikatların insafına terk etmesi ayrımcılığın ve sorunun en önemli nedenidir.

Yeni anayasa, AKP’nin Emevi İslamcılığı ve Yezitçe uygulamalarını hangi ölçüde etkileyecek?

DEM Parti, barış ve toplumsal uzlaşma projesine Alevileri dahil ettiği gibi, toplumun yarısına uygulanan düşman hukukundan vazgeçilmesi şartını da eklemelidir. 19 Mart darbesinin tortularının temizlenmesini de talep etmelidir.

İngiltere yazılı anayasası olmadan 800 yıldır Magna Carta (büyük sözleşme) ile yönetiliyor.

Eğer yeni anayasayı, yeni bir toplumsal sözleşme olarak tanımlıyorsak, bunun olmazsa olmaz koşulu olan toplumsal mutabakatı önemsemeliyiz.

İnsanların kaygıları varsa bunları gidermenin yolu, “Sen hala savaş mı istiyorsun? Sen hiç kan ve barut kokusu aldın mı” diye seslenmek olmamalıdır.

Çünkü barıştan yana olanların bile kaygıları vardır.

Bu kaygının sadece bölünme ihtimalinden kaynaklanmadığını da hatırlatalım. Hatta tersine, “verelim kurtulalım, Kürtleri de gönderelim” demeye başlayanların sayısı azımsanmayacak seviyeye ulaşmış bulunuyor.

Toplumda bölünme korkusunun önüne geçen farklı bir endişe hâkim olmuştur.

Cumhur ittifakının rotası, demokrasi değil daha da otoriter bir rejimdir.  

Demokratik ve laik Cumhuriyetin yıkılacağı endişesi artık bölünme korkusunun önüne geçmiştir.

Yeni anayasa ile yol açılarak Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi, sivil darbenin hedefine ulaşması ve karşı devrimin tamamlanması anlamına gelecektir.