Gürbüz Evren
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nu tasfiye ve ‘Kulis Bilgisi’
Ekrem İmamoğlu, kendini ‘CHP siyasetine hediye ettiği’ günden beri yaptığını, 14 Ağustos’ta bir kez daha yaptı.
İstanbul’da, düzenlediği basın toplantısında her şeyi açıklamış gibi yaptı, ama yine hiçbir şey söylememeyi başardı.
İmamoğlu’nu tanıyan benim gibiler için bu bir sürpriz miydi?
Bin kere hayır.
Çünkü bu yöntem, danışman ekibinin, İmamoğlu’nu sürekli gündemde tutma ve kamuoyunda konuşturma yöntemidir.
Ama bu yöntem artık kabak tadı vermiştir ve İmamoğlu’nun zaten sorunlu olan inandırıcılığını daha da aşındırmıştır.
Geçtiğimiz hafta sonu katıldığım tüm canlı yayınlarda söylediğimi tekrarlayarak, Amcaoğlu Ekrem’in son aylardaki durumuna kısaca bakalım.
Cumhurbaşkanı adayı olacağım diye yola çıktı.
Başaramadı.
Rotayı Cumhurbaşkanı Yardımcılığına kırdı.
Seçim çalışmalarında boy gösterip, meydanlarda havadan havaya girdi.
Ama yine başaramadı.
Kılıçdaroğlu’na toz kondurmayan MYK üyelerinin bir bölümü ve adları muhalif medyada parlatılmış gazeteci arkadaşlarımın önemli kesimi, kaybedilen seçimlerin ardından doğruca İmamoğlu’nun yanına koştu.
‘Ben neymişim’ havasına giren Ekrem Bey, bu kez de direksiyonu CHP Genel Başkanlığına kırdı.
Başlayan kurultay sürecinde görüldü ki Amcaoğlu Ekrem örgütte öyle ahım şahım bir etki yaratamamış.
Sonuçta bu işlerin Akçaabat Köftesi lokantasıyla ya da yap-sat mesleğiyle ilgisi olmadığını fark etti.
Baktı ki Genel Başkanlık da mümkün gözükmüyor, yeniden İstanbul Büyükşehir adaylığına geri döndü.
Kısacası İmamoğlu, dönüp dolaşıp başladığı yere geldi.
Kendini avutmak ve kamuoyunu inandırmak için de “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” kalıbının arkasına sığındı.
O zaman sormak lazım, madem 2019’da İstanbul’u devasa bir fark ile kazanmıştınız, son seçimleri neden kazanamadınız?
“İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” kalıbı çoktan anlamını yitirdi.
Doğrusu “Halkı kazanan Türkiye’yi kazanır” oldu artık.
Amcaoğlu Ekrem’in danışman ekibi için tekrar ediyorum: “Halkı kazanan Türkiye’yi kazanır” sözünü bir köşeye kaydedin lütfen.
Kendi aralarında kavga eden, birbirlerinin yüzüne gülüp arkadan kuyu kazan, gizli saklı toplantılar yapıp, bunlar ortaya çıkınca da normalmiş gibi davrananlar, her seçim mağlubiyetine bahaneler üretenler İstanbul’u kazansa ne olur?
Zaten bir şey olamayacağını da gördük.
Bu sıralar tanıdığım birçok gazeteci, ‘Kulis Bilgisi’ yazıyor.
Siyasi partilerde tanınıyorsanız ve doğru ilişkiler kurmuşsanız, Kulis Bilgisi almak kolaydır.
Aslında Kulis Bilgilerinin çoğu, siyasetçilerin kamuoyuna, gazeteciler aracılığıyla vermek istedikleri mesajlardır.
Siyasetçi için Kulis Bilgisi, kamuoyunun nabzını ölçme yöntemidir.
CHP’deki ayrışmada, Kılıçdaroğlu’nun yanında kalan ve sonuna kadar da kalacak önemli bir isim ile görüntülü konuştum.
Lafı uzatmadan konuya girmek istediğimi söylediğimde aldığım tepki, “Kulis Bilgisi peşindesin herhalde” oldu.
Birçok kanalda arkadaşlar leblebi çekirdek gibi Kulis Bilgisi paylaşırken, ben öyle bakacak değilim herhalde dedim.
“Aklında olanları söyle, ben de sana kısa yanıtlar vereyim” dediğinde hemen soruları sıraladım.
Kılıçdaroğlu, çok yakın çevresiyle evinde yaptığı bir toplantıda, “2 büyük hayal kırıklığım var. Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel” demiş. Doğrumu?
---“Tam olarak öyle söylemedi. Bu isimler için hayal kırıklığı değil, üzüntümdür dedi. İmamoğlu ve Özel’in çıkışlarının onu gerçekten çok üzdüğünü dile getirdi. Seçim yenilgisini tek başıma almadım. Ekrem ve Özgür de yenildi. Faturayı bana kesip aradan sıyrılmaya çalışmalarını kabullenemiyorum dedi.”
Peki Kılıçdaroğlu’nun, son PM toplantısı öncesi odasına gelenlere, “İmamoğlu’nun yaptıkları sürpriz değil. Arkasındaki grupların, güçlerin gazına geliyor. Ama Özgür Özel’in yaptıklarını kabullenemiyorum” dediği doğru mu?
---“Kılıçdaroğlu açısından Baba-Oğul ilişkisi İmamoğlu ile değil Özgür Özel ile vardı. Özgür’ü gerçekten bir oğul gibi görüyordu. Kerem’den ayırmıyordu. Onu yoktan var etti ve hep önünü açtı. Bu nedenle Özgür, CHP’deki en şanslı kişidir. Ama Özgür’ün takındığı tavır Kemal beyi gerçekten çok üzdü.”
CHP’li isim bunları söylerken, yüz ifadesinden, onun da Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun tavırlarından, Kemal Bey gibi üzüntü duyduğu anlaşılıyordu.
Kısa süren sessizliğin ardından tekrar konuya döndüm.
Kemal Beyin, “İstanbul’u kaybetme riski büyüyor. İmamoğlu Genel Merkez ile savaşacağına İstanbul’a odaklansın. Aksi takdirde tasfiye olur. Daha önce tasfiye olanların hatalarını yapıyor” sözlerine kızan Ekrem Bey, Kılıçdaroğlu’na haber vermeden Tunceli’ye gitmiş. İşin aslı nedir?
---“Kemal Bey kimseyi tasfiye etmez. Ama bazı arkadaşlara, yaptıklarınızla kendinizi tasfiye etme sürecini başlatıyorsunuz uyarısında bulunur. Ekrem Bey için de aynı şey söz konusu.”
O zaman açıkça sormakta yarar var. Kemal Bey, İmamoğlu’ndan kurtulmak mı istiyor?
---“Ekrem Bey, ne oldum havasına girdi. Kendini CHP’lilerin umudu görüyor. Oysa öyle olmadığı anlaşıldı. Vazgeçilemez olduğunu sanıyor. Kemal Bey ise İmamoğlu’na hiç kimse vazgeçilmez değildir mesajını veriyor. Ekrem bey bunu üstüne alsa iyi olur.”
Evet Kulis Bilgisi şimdilik bu kadar.
Temel sorulardan biri de CHP’nin kurultayı yerel seçimlerden önce mi yoksa sonra mı yapılacak? şeklinde.
Bunu da ‘Bomba bir kulis bilgisi’ olarak yazacağım.
Aslında ‘Bomba bilgi’, ‘Bomba haber’ demekten hiç hoşlanmazdım, ama her şeyin bir ilki varmış.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.