Fransa’daki olaylar ve Türklerle ilgisi

Fransa’daki olaylar ve Türklerle ilgisi

Paris’in yakın banliyösü Nanterre’de, Cezayir asıllı Nahel adlı 17 yaşındaki gencin dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis tarafından vurularak öldürülmesine yönelik tepkilerin isyana dönüşmesi Fransa’ya zor günler yaşatıyor.
İsyancı gençlerin önemli bölümü, Fransa’nın eski sömürgeleri Fas, Tunus, Cezayir’den, İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan iş gücü açığını kapatmak için getirilen göçmen işçilerin torunlardır.
İşte bu gençler, son 25 yıldır Fransa’da sürekli büyüyen yabancı düşmanlığının hedefi oldular.
Fransız vatandaşı olmalarına rağmen birçok alanda gizli ya da açık yabancı düşmanlığına maruz kaldılar.
Göçmen çocuklarının Paris, Lyon, Lille, Marsilya başta olmak üzere Fransa’nın birçok kentinde, getto-banliyölerdeki kötü yaşam, eğitim ve iş koşullarından kaynaklanan sorunlarının çözülmemesi, bir de bunlara polis baskısının eklenmesi daha önceki yıllarda da benzer isyanlara yol açmıştı.
Nanterre’den birçok kente yayılan olaylar, ‘Banliyö İsyanları’ olarak da bilinen daha önceki olayların devamıdır.
Fransa, sömürgeci geçmişinin, yanlış göçmen politikalarının ve entegrasyon sorunlarının bedelini bu olaylar nedeniyle ödemektedir ve bu son Banliyö İsyanı olmayacaktır.
Yabancı ve İslam düşmanlığının Fransa siyasetinde çok güçlenmesi nedeniyle de yeni olaylar çıkmaya devam edecektir.
Yakıp yıkma, talan, saldırı türünden eylemlerine karşı çıktığım göçmen gençlerin psikolojisini, beklentilerini daha önceki yazılarımda anlatmıştım.
Son olaylara katılanların yaş ortalamasının düşüklüğü, çocuk yaştaki birçok eylemcinin tic toc ve shapchat üzerinden örgütlenmesi de dikkat çekicidir. 
İçinde bulundukları olumsuz koşulların etkisiyle sürekli öfke biriktiren göçmen çocukları, Fransa’ya, Avrupa’ya olan nefretleri yansıtmak için her türlü radikal grup ve eylemin içine girmektedir.
Terör örgütü IŞİD de bu ruh halinden yararlanarak Fransa, Belçika, Hollanda’daki binlerce göçmen Müslüman genci saflarına katmıştı.
Şimdi gelelim paylaşmak istediğim bilgilere. 
Cezayir asıllı Nahel’in öldürüldüğü Nanterre’deki ‘Paris 10 Nanterre La Defense Üniversitesi’ benim için önemlidir.
İkinci üniversite ve lisans üstü eğitimimi burada tamamladım.
Uzmanlık tezimin bir bölümü de Nanterre Üniversitesi ile Nanterre halkı arasındaki ilişkileri inceliyordu.
Bu nedenle 5 yıl boyunca Nanterre’de, Fransız ya da yabancı asıllı binlerce insanla tanıştım.  
Belediyesi çok uzun yıllar Komünist Partisi’nin yönetiminde olan Nanterre’de yabancılara yönelik ciddi bir düşmanlık yoktu. 
Kent, hemen yanındaki La Defense bölgesi (Gökdelen ve modern yapılardan oluşan dünyaca ünlü iş ve turizm merkezi) ile birleştiği için Nanterre’in çehresi büyük oranda değişmişti.
Bugünkü isyanın kaynağı Nanterre, tarihin bir cilvesi midir bilinmez, ama birçok tarihi olayın merkezi olmuştur.
‘1968 Öğrenci Olayları’ olarak bilinen olaylardan başlayalım.
Paris’te, Sorbonne üniversitesi öğrencilerinin De Gaulle yönetimine karşı 3 Mayıs 1968’deki gösterisine güvenlik güçlerinin müdahalesiyle başlayan, işçilerin de dayanışmasıyla büyüyen, ülke çapındaki genel grevlerle gelişen olaylar tüm Avrupa’yı da etkilemişti.
Peki bu olayların asıl nedeni neydi?
Nanterre Üniversitesinin öğrenci yurtlarındaki kız ve erkekler ayrı binalarda kalıyordu. 
Öğrenciler, üniversite yönetiminden, kız ve erkeklerin aynı yurtlarda kalmasına izin verilmesini istedi. 
Yönetim bu talebi ret edince, öğrenciler boykot başlattı.
Boykota polis müdahale etti ve öğrenciler direnince olaylar büyüdü. 
Yönetim de Nanterre Üniversitesini kapattı.
İşte bu gelişme Sorbonne Üniversitesi öğrencilerinin gösterilerini dolayısıyla 1968 olaylarını başlattı.
İşte o meşhur 68 olaylarının asıl çıkış nedeni Nanterre’deki üniversitede kız ve erkek öğrencilerin aynı yurtlarda kalma talebiydi.
Nanterre’in Fransa tarihine geçen bir özelliği de konut sorunuyla ilgilidir.
Paris ve yakın çevresinde kendilerine ev verilmeyen Cezayirliler, 1950’li yıllardan itibaren gecekondu semtleri kurmaya başladı. 
Daha sonra Faslılar ve Portekizliler de gecekondu yapmaya başlayınca Nanterre gecekondu bölgesi olarak ünlendi. 
Bu kötü gidişe karşı Fransız hükümeti, 1960’lı yıllarda HLM adı verilen sosyal konut projesini gündemine aldı.
Böylelikle Nanterre Fransa’da hem ilk gecekondu hem de ilk sosyal konut yapılan bölge olarak ünlendi. 
Gecekonduların yıkımı ise 1970’te tamamlandı.
Nanterre’deki isyancıların büyük bölümünü, eski gecekonducu Cezayir asıllıların torunları oluşturuyor.   
Nanterre’in son paylaşacağım özelliği ise biz Türkleri ilgilendiriyor. 
Tarihte, Türklerin Fransızlarla ilk ilişkileri, Hun Türkleri zamanında olmuştur.
Avrupa’yı kasıp kavuran Hun orduları MS 451 yılında Fransa’ya da geldiler.
Atilla komutasındaki Hun ordusu, Metz, Reims, Troyes kentleri başta olmak üzere birçok yerleşim birimini yakıp yıktı.
Hun Ordusu Paris önlerine ulaştığında ise yoksul ve pis bir kentle karşılaştı.
Atilla, herhangi bir zenginliği bulunmayan Paris’i almanın yararı olmayacağını, güneydeki zengin kentlere gitmek gerektiğini söyleyen komutanlardan etkilenmişti.
Bu nedenle Paris’i alma hevesinde değildi.
Paris’te ise panik havası egemendi.
İşte o sırada Nanterre’de doğup, büyümüş, Genéviéve adlı, genç bir rahibe ortaya çıktı.
Nanterre Kilisesi mensubu rahibe Genéviéve, Parislilere, Atilla’yı çekilip gitmeye ikna edeceğini anlattı.
Bir gece gizlice Hun ordusunun karargahına giden Genéviéve, askerlere Atilla’yı görmek istediğini söyledi.
Atilla, “Genç ve güzel bir kadının” geldiğini öğrenince, rahibeyi kabul etti.
Sabahın ilk ışıklarına kadar Atilla’nın çadırında kalan Genéviéve, kente döndüğünde, Parislilere, Hunların gideceğini bildirdi.
Gerçekten de Atilla’nın orduları sessizce çekilip gitti.
O günden itibaren Nanterre’li rahibe, “Saint” Genéviéve yani “Azize” Genéviéve olarak anıldı.
Bugün Fransa’daki birçok sokak ve caddeye Saint Genéviéve’in adı verilmiştir.
Fransız arşivleri ve kaynakları bu konuda çelişkili bilgiler içermektedir.
Genéviéve’in sabaha kadar Atilla ile ne yaptığını sorgulayan kaynaklara göre, çadırdan bir Azize değil, bakireliğini kaybetmiş, bu nedenle de din dışı kalmış bir kadın çıkmıştır.
Nanterre’in masum rahibesi Genéviéve, Türk Hakanı tarafından kirletilmiştir.
Kimi belgeler ise Atilla’nın, bir kadının karşısına çıkma cesaretinden etkilendiğini savunmaktadır.
Nanterre’in, Nazilere karşı direniş, sendikal hareketler başta olmak üzere yaşanmış birçok tarihi özelliği daha var. 
Ama şimdilik burada duralım ve hatırlatalım: Yabancı düşmanları göçmen çocuklarının isyanlarından, göçmen çocukları ise kendilerine yönelik ayrımcılık ve baskılardan beslenmeye devam ettikçe sömürgeci Fransa rahat yüzü görmeyecektir.
Bu yazı, kardeşim Tülay Bayrak’ın, “Fransa ve yaşanan olayları en iyi bilenlerdensin. Daha önce birçok kez yazmış olsan da yine yaz” dediği için kaleme alınmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.