Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

Türkiye’nin en “Jazz bankacılarını” tanıyalım

Önceki akşam çok güzel bir caz konserini izledim.
Orta Doğu’da seyrettiğimiz tarihî oyun beyinlerimizi yakarken, bana çok iyi gelen bir geceydi…
Hazır olun, biraz abartarak anlatacağım.
Akbank Caz Festivali’nin bu yılki kapanış konseriydi.
Size bu geceyi önce sahnesinden anlatmaya başlayacağım.
“Ben cazdan anlamam” veya “Caz sevmem” deyip geçmeyin…
Renkli bir sosyolojisi vardı bu gecenin…


ALLAH BANA İKİ KONUDA KABİLİYET VERMEDİ AMA FAZLASIYLA TELAFİ ETTİ

Allah bana iki kabiliyeti vermemiş.
Biri araba kullanmak, öteki enstrüman çalmak.
Ama buna karşılık iki şeyi fazlasıyla vermiş:
Formula 1 araba yarışı tutkusu.
Ve müzik dinleme keyfi.
Bir de çalamadığım enstrümanların hikâyelerini ve efsanelerini farklı bir gözle okumak arzusu…
Yatak odamın başköşesinde çalamadığım iki efsane enstrüman var.
Biri Fender Stratocaster…
Öteki Paul McCartney’in çaldığı türden bir keman bas gitar.


SAHNEDE İLK DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEY BİR STEINWAY & SONS PİYANO OLDU

O nedenle sahnede ilk dikkatimi çeken şey bir Steinway & Sons piyano oldu…
Nedir Steinway…
Eric Clapton için bir “Fender Stratocaster” gitar ne ise…
Jimmy Page veya Jeff Beck için bir “Gibson Les Paul” gitar ne ise…
Bir cazcı için de Steinway piyano da o…


DUKE ELLINGTON VE CHICK COREA’NIN DA ÇALDIĞI ENSTRÜMAN

Kimler geçmemiş ki o piyanonun sandalyelerine…
En geçmişinden başlayayım.
Duke Ellington mesela…
Bill Evans… Oscar Peterson… Herbie Hancock… Chick Corea… Keith Jarrett…
Daha yenilere geleyim…
Brad Mehldau… Diana Krall…

whatsapp-image-2025-10-15-at-20-46-23-2.jpeg


BANA GÖRE BABYLON DÜNYANIN EN GÜZEL CAZ KULÜPLERİNDEN BİRİ

Burası Babylon Caz Kulübü’nün sahnesi…
Dünyada birçok efsane caz kulübü gördüm.
Paris’te Miles Davis’in çaldığı, Sartre’ın, Simone de Beauvoir’ın, Boris Vian’ın seyirci olarak gittiği “Le Tabou” dönemine yetişemedim.
Ama “Le Caveau de la Huchette”i gördüm.
New York’ta Blue Note’a gittim.
Varşova’da, Prag’da, Berlin’de caz kulüplerini dolaştım.
Bana göre dünyanın en güzel caz kulüplerinden biri, İstanbul’da Bomonti’deki Babylon’dur.
Önceki gece bunu bir kere daha anladım.


30 YIL ÖNCE AKBANK’IN GENEL MÜDÜRLÜK BİNASINDAKİ PİYANO

Steinway piyano o sahneye çok yakışıyor.
Enstrümanların hikâyelerine tutkun olduğum için o piyanonun hikâyesini de biliyorum.
Bundan 30 yıl önce, bu festivalin kurucusu ve hâlen en büyük sponsoru olan Akbank’ın Genel Müdürlük binasındaydı.
Oradan Sabancı Müzesi’nin altındaki mekâna gitti.
Ve önceki geceki konser için Babylon’a getirildi.
Pırıl pırıl, çok iyi bakılmış efsane bir enstrüman…
Bir “Steinway & Sons Concert Grand D 274…”

whatsapp-image-2025-10-15-at-20-46-24.jpeg


ÖNCEKİ AKŞAM O PİYANONUN BAŞINDA BİR BANKA GENEL MÜDÜRÜ OTURUYORDU

Bu yılki Akbank Caz Festivali işte bu çok ilginç konserle sona erdi.
O Steinway’in başında profesyonel değil, amatör bir müzisyen oturuyordu.
Türkiye’nin en tanınmış bankacılarından biri, Hakan Binbaşgil…
Akbank’ın bundan önceki genel müdürü…

whatsapp-image-2025-10-15-at-20-46-23-1.jpeg


EŞİ BOĞAZİÇİ’NDE CAZ KÜLTÜRÜ DERSİ VERİYOR

Ancak bütün bankacılar arasında Hakan Binbaşgil’in çok özel bir yeri var.
O, bence amatör değil, profesyonel ötesi bir caz piyanisti.
Evinde kendine ait bir Steinway & Sons piyano var.
Eşi Seda Binbaşgil bir caz yazarı, radyo programcısı…
Boğaziçi Üniversitesi’nde “Caz Kültürü” dersleri veriyor.
Sahnedeki bankacı işte böyle bir kültürel çevrenin insanıydı.
Ama sahnede onun yanında gerçek anlamda profesyonel iki mükemmel müzisyen daha vardı.
İkisi de akademik kökenli müzisyen…


TÜRKİYE’NİN MÜZİKSEVER BANKACILARI KİMLERDİ

Hazır yeri gelmişken bir parantez açayım.
Türk bankacılığı, müzisyen yöneticiler bakımından zengin bir sektördür.
(*) Mesela Akbank, cazsever yöneticiler bakımından çok zengin bir kurumdur.
Bu caz festivalinin kurucularından biri de bankanın eski genel müdürlerinden Hamit Belli idi.
O da müthiş bir cazseverdi.


GARANTİ BANKASI’NIN ROCK TUTKUNU GENEL MÜDÜRÜ

(*) Garanti Bankası’nın eski genel müdürü Ergun Özer, çok bilgili bir rock müziği tutkunudur.
Konserine gitmediği grup kalmamıştır.
Ethel Lyall, ondan da daha bilgili bir rock uzmanıdır.
Geçmişte Beyoğlu’nda amatör rock topluluklarının şarkılarını hiç para ödemeden kaydettikleri mükemmel bir kayıt stüdyosu açmıştı.


YAPI KREDİ’NİN MÜTHİŞ DJ GENEL MÜDÜRÜ

(*) Yapı ve Kredi Bankası’nın eski genel müdürü Burhan Karaçam da çok iyi bir müzik tutkunudur.
1990’lı yıllarda her yıl, her dalda karışık harika CD’ler hazırlayıp dostlarına gönderirdi.
Çok diledim onun bu CD’lerini.


GİTAR VE BAS ÇALAN ESKİ TANINMIŞ CEO’LAR

(*) Eczacıbaşı’nın eski CEO’su Erdal Karamercan da iyi bir rock gitaristidir.
(*
) Bildiğim bir başka müzisyen iş insanı da Unilever’in eski yöneticilerinden Hakan Behlil’dir. O da iyi bir bas gitarcıdır.
(*) Türk cazının en önemli isimlerinden Önder Focan da aynı zamanda mühendis kökenli bir iş insanıdır.
Nardis Caz Kulübü’nün de sahibidir.


ABD’DE DÖRT ÜZERİNDEN 4 NOTLA MEZUN BİR DAVULCU

Önceki akşam sahnedeki müzisyenlere gelince…
Hakan Binbaşgil’le birlikte çalan iki müzisyen, kendi dallarının en iyileriydi.
Davulda Ferit Odman…
Türk cazının efsane isimlerinden biri.
Bilgi Üniversitesi’nin Müzik Bölümü’nden mezun.
Can Kozlu ve Cengiz Baysal’ın öğrencisi…
Daha sonra ABD’nin New Jersey eyaletindeki William Paterson Üniversitesi’nde burslu okudu ve master yaptı.
Dört üzerinden 4 puanla okulu birinci olarak bitirdi.
Kendine ait üç albümü var.


BASTA BÖLÜM BAŞKANI AKADEMİK BİR MÜZİSYEN

Kontrbasta da Türkiye’nin en iyi basçısı olarak bilinen bir isim:
Kağan Yıldız…
O da akademisyen.
İstanbul Devlet Konservatuvarı Kontrbas Bölümü öğretim üyesi.
Mükemmel bir teknik… Müthiş bir üslup…
Ve çalma estetiği…
Belki müzisyenler garipseyecek ama bir dinleyici ve izleyici için böyle bir şey de var.


TÜRK CAZININ DİVASI SİBEL KÖSE SAHNEDE

Konserin ikinci bölümünde sahneye artık bir Türkiye caz klasiği haline gelen Sibel Köse çıktı.
Son bölümde ise Akbank Caz Festivali’nin, dünyanın en ünlü caz müziği okulu olan Berklee College of Music ile Umbria Caz Festivali’nin ortaklaşa düzenlediği Umbria Jazz Clinics’e gönderdiği iki genç sanatçı sahneye geldi.
Trombonda Savaş Şahin,
Trompette Onur Yalçın.
İkisi de 2001 doğumlu.
Kapanış bu altı sanatçının şahane şovuyla yapıldı.

80e1520c-f606-4608-9e1c-2865c7bc2b09.jpeg


BİR BUÇUK SAATLİĞİNE BU ORTA DOĞU’DAN KURTULUP KÜÇÜK PRENS PLANETİNE GİTMEK

Kısaca karşımızda kapanışı unutulmaz kılacak bir grup vardı ve bir buçuk saat boyunca beni Orta Doğu’nun bu boğucu karanlığından çıkarıp Küçük Prens’in planetine götürdü.
Bir kadeh viski de bu yolculuğumu daha da güzelleştirdi.
Böyle geceler benim için birer vaha…
Her şeyin her gün daha kötüye gittiği bir dünyada “kapağı attığım” bu vahalarda aşırı duygusallaşıyorum.
Duygularımı ifade ederken normal sözler beni kesmiyor.
Abartarak anlatabiliyorum ancak kendimi.


GENÇ BİR FRANSIZ SANATÇIDAN ÖĞRENDİĞİM İKİ CÜMLE

Çok sevdiğim genç bir Fransız şarkıcı var:
Zaho de Sagazan…
Son günlerde onun “La Symphonie des Éclairs” şarkısına sardım.
Mükemmel bir içki harmancısı gibi, Édith Piaf’ı Jacques Brel’le, her ikisini Barbara ile “blend” yapan bir sanatçı.
Geçenlerde onunla yapılmış bir mülakatı okudum:
“Hayatım boyunca aşırı duygusallığın bir zaaf olduğuna inandırmıştım kendimi.
Ama şimdi anlıyorum ki bu çağda aşırı duygusallık tam aksine bir güçlülük ifadesi…”


SENİ SEVİYORUM DEMEK YETMEZ, GEBERİYORUM DEMELİSİN

Yıllardır savunduğum bir duygu bu…
Hep diyorum:
“Seni seviyorum” demek yetmez.
Abartmak lazım sevgiyi ifade ederken. “Geberiyorum” demek lazım.
Yoksa hiçbirimiz sağ çıkamayız bu 21’inci yüzyılın Orta Doğu girdabından.
Önceki gece Akbank Caz Festivali’nin kapanış konseri işte böyle bir şeydi…


whatsapp-image-2025-10-15-at-20-46-24-1.jpeg
BOMONTİ’NİN DUVARLARINDAKİ KIRMIZI BİR ÇİFT ÇOCUK TERLİĞİ

Konserden sonra Bomonti’den çıkarken etrafa baktım.
Şehrin karanlığının ortasında cıvıl cıvıl bir vaha gibiydi.
Genç ve rengârenk bir enerji orayı bir modernite sığınağına çevirmişti.
O vahanın etrafını saran apartmanlardan birinin üzerine bir çift kırmızı çocuk terliği enstalasyonu yerleştirilmişti.
Hemen yanında da ışıkları yanan bir pencere…
Bugüne kadar hiçbir bienalde görmediğim kadar güzel göründü sanat eserine dönüşmüş bu bina…
Bir kere daha anladım.
Geberiyorum şehrin bu caz hallerine…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.