Ertuğrul Özkök
Ertuğrul Özkök: Bu yılın "20 insanı"; aralarında "göbeğini kaşıyan" biri de var
Son 10 yıldır yılın son haftasında geçen yılın 20 insanını yazıyorum.
Hiç şüphesiz sübjektif, yani “bana göre” diyeceğim bir liste.
Yine hiç şüphesiz aralarında katıldığınız, katılmadığınız hatta hiç katılmadıklarınız olabilir.
Bunlar benim gözümde fark yaratan insanlar.
***
Yaptığım listenin bir özelliği de, bazı gözlerin görmediği, bazılarının göremediği bazılarının ise görmezden geldikleri 20 insan bu.
Yaptıkları, başardıkları işle, duruşları ile, cesaretleri ve vizyonları ile beni etkileyen, şaşırtan, düşündüren, “acaba” dedirten, umutlandıran kişileri aldım listeye.
***
Başlarındaki numaralara bakmayın…
Bir önem sıralaması yapmadım.
Sadece bir sıralama. İsterseniz 20 numaradaki ismi alıp 1 numaraya da koyabilirsiniz.
***
Katılmıyorsanız veya az katılıyorsanız, veya sizin de “o değil budur” dedikleriniz varsa…
Yılın son günlerinde siz de kendinizce bir liste yapın.
İyi oluyor…
***
Benim gözümde bu yılın 20 insanı şunlar…

-Tunç Soyer ve Tarkan: İzmir'de bir konser yaptılar ki 2 milyon katıldı, dünya konuştu
9 Eylül 2022 gecesini dünya müzik tarihine yazdılar.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in girişimi ile bir konser düzenlendi. Tarkan hiçbir maddi bedel istemeden sahneye çıktı.
Amaç İzmir’in Kurtuluş gününü kutlamasıydı. Ama bir dünya olayı haline geldi.
Bu listeye siyasetçileri almıyoruz, ama Tunç Soyer’i de siyasetçi listesinden değil, müzik ve kutuplaşmış bir Türkiye’de 2 milyon insanı müzik dinlemek için bir araya getirmesi nedeniyle alıyor ve alkışlıyoruz.

-Recep İvedik: "Milletin alnına koyan" Çökelek Holding'e karşı kahraman aktivist
Yılın insanları listesinde hangi kategoriye sokacağımıza zor karar verdiğimiz bir kişi var. Türkiye onu bir kenar mahalle hödüğü olarak tanıdı.
Afedersiniz, çoğumuz onu bir ayıya benzetti.
Çocuklar onu hep çok sevdi ama anne babalar o kadar değil.
Bazılarımız çocuğa kötü örnek oluyor dedi.
Sonra onu başka türlü tanıdık.
Önce o karakteri yaratan Şahan Gökbakar’ı, orman yangınlarında bir itfaiyeci olarak gördük.
Sonra hayali kahramanı Recep İvedik yepyeni bir karakterle döndü aramıza.
Sonra yeni Recep İvedik geldi.
İnsan hakları savunucusu, doğa aktivisti, kadına karşı şiddete direnen, HES savaşçısı köylü kadınların yoldaşı…
Karşınızda yeni Recep İvedik…
“Milletin alnına koyan” Çökelek Holding patronuna hakettiği dersi veren bir halk kahramanı.
İtiraf edelim, bu yıl onu biz büyükler de sevdik…

-Doğu Türkmen: Yarattığı marka ile Akdeniz sahillerini dev markaların elinden alan genç Türk
Tekstilci bir babanın oğlu, Koç Üniversitesi, sonra İngiltere.
Babasının oğlu ama kendi işinin kurucu babası…
2013 yılında yarattığı Bluemint markası bugün Bodrum’dan İspanya sahillerine kadar uzanan Akdeniz sayfiyelerinin vazgeçilmez yazlık giysisi oldu.
Erkek mayosu, St Tropez sahillerinin, mega yatların sahiplerinin büyük markası Vilebrequin’le yarıştı.
Artık Akdeniz ve Ege sahil yazlarının genç kralı o.
Ger Türk girişimciliğinin, Türk start-up başarı sembollerinden biri…
Şimdi gözünü kışlara da dikti.

Armağan Çağlayan: Herkesin kapısını çalan, herkesini kapısını çaldığı, herkese kapısını açan adam
Onu bir zamanlar Pop Star yarışmasının gaddar jüri üyesi olarak tanıdık. Acımasız sorularla yarışmacıları yerin dibine sokup, kahretme rolü onundu.
Sonra onu Türkiye’nin en başarılı Youtube programlarından birinin kahramanı olarak gördük.
Kutuplaşmış, kamplaşmış, birbirinin mahallesinden geçmeyen, birbirinin kapısını çalmayan, açmayan bir ülkede herkesin kapısını çaldı.
Herkes kapısını ona açtı.
Bu yıl bizi bir millet haline getiren az sayıda insanımızdan biriydi.
Önyargıların, ebedi kin ve nefretlerin ne kadar kötü olduğunu yüzümüze çarpa çarpa gösterdi.
Yıl sonunda hasta olduğunu açıkladı.
Hepimiz üzüldük.
Sonra iyi olduğunu öğrendik, sevgili köpeği ile sarmaş dolaş selfilerine hepimiz sevindik.
“Tasada ve sevinçte bir olabileceğimizi ” gösterdi bize...
Bu yılın bir kahramanıydı, yeni yıl ona sağlık getirsin.

Fatih Aksoy – Sam Barnett – Kerem Çatay (soldan sağa)
Fatih Aksoy - Kerem Çatay: Türkiye'nin soft power'ının zafer yılı
Onlar iki yapımcı.
İki eski dost, iki yeni rakip.
Biri Med Yapımın kurucusu, öteki Ay Yapım’ın…
Biri “Yasak Elma”, “Sadakatsiz” gibi süper yapımların yaratıcısı..
Öteki “Yargı”, “Çukur” gibi olağanüstü başarılara imza atmış.
Herkesin tanklarıyla, bomba yüklü savaş uçaklarıyla, ekonomik gücüyle, finansal kudreti ile göğsünü bir orangutan gibi döverek “hard power’ını”, yani bilek gücünü göstermeye çalıştığı bir dünyada bir çağda…
O ikisi bir ülkenin “soft power’ının”, yani “yumuşak gücünün", yani gülen, güldüren, eğlendiren, düşündüren gücünü ispat ettiler.
Bu yıl Hindistan’dan, Orta Doğu’ya; savaşan Rusya’dan, savaştığı Ukrayna’ya; Avrupa’dan Latin Amerika'ya, Kuzey Amerika’ya kadar Türk sinema sanatının, Türk oyunculuk kabiliyetinin, Türk senaryo yazma ve uygulama yeteneğinin gücünü ispat ettiler.
İki rakip ama bu yıl Türkiye için kol kola girdi.
Orta Doğu ve Afrika’nın en büyük eğlence gurubu MBC ile yaptıkları 300 milyon dolarlık ortak anlaşma, Cumhuriyetin 100’ncü yılında, insansız savaş araçlarından da büyük bir Türk Soft Power’ı yüzyılı açıldığını ilan ediyordu.













YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.