Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

13 Nisan sabahı hepimizin aklına geldi ancak açıkça soramadık; Türkiye o 300 kamikazeden kaçını önleyebilirdi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim gecesi balkondan yaptığı konuşmasına neyle başladı?

Gazze ile...

Bayram'da halka yaptığı seslenişte, 8 günlük tatile hazırlanan Türk halkına yaptığı bayram kutlaması konuşmasına neyle başladı?

Gazze ile...

Önceki gün, 31 Mart sonrasında grup toplantısında partililerine yaptığı ilk konuşmada en ağırlıklı konu neydi?

“Hamas, Kuvay-ı Milliye” hareketidir.

Yeri gelmişken şu düşüncemi de yazayım.

Hamas'a böyle bir tanımlama yapmazsak; Gazze halkına çok daha etkili bir yardımımız olacağına inanıyorum.

Cumhurbaşkanının 1 numaralı meselesi Gazze ve İsrail ama...

Cumhurbaşkanının bugün 1 numaralı meselesi Gazze ve bir numaralı tehdit de İsrail gibi görünüyor.

Asıl merak ettiğim şu; acaba Cumhurbaşkanı 13 Nisan sabahı İran'ın bu saldırısını öğrendikten sonra da aynı şeyi mi düşünüyordu?

Acaba o sabah şu soruyu kendi kendine sordu mu?

“İran bir gece ansızın Türkiye'ye 300 balistik füze ve kamikaze dron gönderse, bizim hava savunma sistemimiz bunların kaçını sınırdan girmeden önleyebilir?”

“Biz de misliyle karşılık veririz” diyebilirsiniz…

Biliyorum; bazılarınız aynen şunu diyecek...

Biliyorum, bazılarınız diyecek ki;

Canım İran durup dururken niye Türkiye'ye 300 füze ve dron göndersin?

Siz diyebilirsiniz ama emin olun ki Ankara'da ciddi ve sorumluluk sahibi insanlar bugünlerde bu soruyu çok ciddi biçimde soruyor…

Çünkü onlarda, sizde ve bizde olmayan çok önemli bilgiler var.

İsterseniz bunlardan ikisini size aktarayım.

Muhtemelen bugüne kadar hiç duymadınız hiçbir yerde okumadınız

Çünkü devletin içinden kimse bunu ağzına almadı.

Kaynağım sağlam ve o nedenle çok net paylaşıyorum bu iki bilgiyi.

Kandil'in altındaki tünellerden biri nereye açılıyor biliyor musunuz?

OLAY 1: Bugüne kadar şunu hiç duydunuz mu?

Hani şu Irak sınırları içinde 30 yıldan beri başımızın belası olan Kandil var ya…

Hani bir türlü kapatamadığımız, kapattıramadığımız, birikmeleri önleyemediğimiz PKK terör örgütünün karargahı Kandil?

Çünkü o dağın kaçış tünelleri var.

Şimdi sıkı durun…

O tünellerden biri nereye açılıyor biliyor musunuz?

İran'a…

Evet, İran'a…

Ve Türk ordusu Kandil'de baskıyı arttırdığı an PKK teröristleri İran'a kaçıyor.

İşte o tünelin ucunda geçen ay şöyle bir olay oldu 

OLAY 2: Bundan bir süre önce şöyle bir olay meydana geldi.

Türkiye, İran içinde toplanmış iki büyük PKK grubunu tespit etti.

Biri 50, öteki ise 200 kişilik grup.

Ve anında bu bilgi İran'a iletildi.

İran'ın resmi cevabı şu oldu:

“Bizde böyle bir grup yok.”

Ancak sonradan gelen bilgiler şunu gösterdi:

İran, bu bilgileri oradaki PKK'lı gruplara bildirip, “Bu bölgeden çekilin" demiş.

Bu 2 olayı kimden ve nereden öğrendim onu da söyleyeyim 

"Bu bilgilere nereden ulaştın" diye sorarsanız; cevabı bir gazeteci için çok basit.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın TBMM'de yaptığı konuşmada söylediği şu sözlere takıldım:

“İran sınırı boyunca silahlı örgüt kampları ve İran içinde PKK uzantıları bulunuyor…”

Bu sözlerin arkasını araştırınca işte bu somut bilgilere ulaştım.

Yani bu bilgiler çok sağlam kaynaklara dayanıyor.

İran saldırısının ardından ertesi sabah Yeni Şafak'ta çıkan sürpriz manşet

Olaylar böyle devam ederken; 14 Nisan günü Yeni Şafak Gazetesi'nde beni çok şaşırtan bir manşet yayınlandı.

Yani İran'ın İsrail'e 300 dron ve balistik füze ile saldırdığı gecenin ertesi günü…

Haber şuydu:

“İran, PKK'ya 50 kamikaze dron verdi…”

Kamikaze drone…

Şu ana Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üzerinde en fazla durduğu konu…

PKK'nın elinde artık kamikaze dronlar var.

Bunların parçalar halinde çeşitli ülkeler üzerinden Irak'a getirildiği ve bir yerde monte edildiği bilgileri geliyordu.

Ama İran'ın 50 kamikaze dron verdiği haberi en azından benim için yeniydi.

Yıllarını metin okumayla geçiren bir gazeteci olarak, Yeni Şafak'taki haberde ayrıntıların devlet içinden geldiği çok açıktı.

Hamas'ın İran ile ilişkileri konusunda bazı soru işaretleri 

Ayrıca bilinen bir başka gerçek daha var.

Türkiye, Hamas'ı destekliyor ama Hamas'ın İran'la ilişkileri konusunda bazı soru işaretlerinin de olduğunu sanıyorum,.

Bin bilgi değil ama bu soru işaretlerinin Hamas'ın siyasi liderliği ile paylaşıldığını da tahmin ediyorum.

13 Nisan sabahı bütün dünya İran'ın İsrail'e saldırısı ile ilgili bilgileri öğrenirken; Türkiye'nin “açık ve yakın tehlike” tehdit durumu buydu.

Türkiye'nin, İran saldırısı konusundaki tepkisinde öteki ülkelere göre daha ağır davranmasının altında yatan şey de işte bu durumun değerlendirilmesi olabilir.

Şimdi başa dönüp aynı soruyu biz vatandaşlara soruyorum 

Şimdi tekrar başa dönüyorum.

Gerçekçi olalım.

Türkiye'nin şu an 1 numaralı güvenlik meselesi Gazze mi…

Yine gerçekçi olalım.

Şu an Gazze'den Türkiye'ye yönelik bir İsrail tehdidi var mı?

Devletin gözünde olduğunu sanmıyorum.

Ama halkın en azından bir bölümünün gözünde Gazze'den gelecek bir tehlike var.

Oradan da 1-2 milyon Filistinli göçmenin gelme ihtimali.

Ama buna karşılık İran'dan gelebilecek gerçek bir tehlike var ve bu tehlikenin ne olduğunu da 13 Nisan sabahı öğrendik.

Beyaz kamuflajlı, cafcaflı tatbikatlar dönemi kapandı 

İran bir gece Türkiye'ye aynı anda 300 İHA, kamikaze dron ve balistik füzeyle saldırırsa ne olur?

Bu 300 füze veya İHA'nın kaçını Türkiye sınırını geçmeden etkisiz hale getirebiliriz?

“Biz de misliyle karşılık veririz” diyebilirsiniz.

Ama şunun gerçekçi bir bilançosunu da çıkardı mı acaba Ankara?

İran'ın attığı füzelerden 100 tanesi hava kalkanını geçerse Türkiye'ye ne kadar zarar verebilir?

Bence Türkiye genel kurmayı bugün itibariyle bütün mesaisini bu sorunun cevabını bulmaya ayırmalı.

Artık bildiğimiz klasik harp oyunları, beyaz kamuflaj üniformaları ile yapılan cafcaflı kış tatbikatları anlamını yitirdi.

“Savunma Bakanlığı” ilk defa “savunma” adını tam yansıtacak bir durumla karşı karşıya…

Unutmayın; İsrail o saldırıyı 6 devletten oluşan güçlü bir savunma koalisyonu ile başardı.

İsrail, ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün.

Her akşam NATO'ya yüklenen, konuşan kafalara bir çift söz

Bizim böyle bir senaryoya karşı nasıl bir savunma senaryomuz var?

Deposundan çıkarılamayan S 400'lerle mi?

Yoksa NATO mu?

Galiba NATO değil mi?

O nedenle her gece televizyonlarda konuşan kafalara, köşe yazarlarına şunu söylemek yararlı olmaz mı?

“Arkadaşlar artık her gece NATO'ya ve Batılı müttefiklerimize küfretmeyi bırakın.”

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.