Erol Çevikçe
YİNE İYİMSERİM
1963 yılında çiçeği burnunda bir ekonomist olarak Devlet Planlama Teşkilatı'nda çalışmaya başladığımda, ülkemin iki temel sorunu vardı. Demokratikleşme ve Kalkınma. Devletimin sayesinde öğrenimimi ve eğitimimi geliştirdiğime güvenen CHP, 1973’de beni siyasette göreve çağırdı. Üst üste iki seçimde milletvekili ve bakan olarak, hazırlığına katıldığım partimin seçim bildirgelerinin özü yine, Demokratikleşme ve Hakça Kalkınma idi.
1992’de partim yeniden açıldığında hazırladığımız programın ilk sloganı, “Değişimin Gücü CHP”, temel iki hedefi ise yine, Demokratikleşme ve Kalkınmaydı. 2015-19 ve 2023’de yazdığım kitaplarımın ana temasını şöyle anlatmıştım; “Siyasal yaşamın gündeminde iki temel konu (sorun) vardır. Birincisi demokratikleşme, ikincisi ekonomik kalkınmadır. Üstelik bunlar alt alta değil de, iç içe iki maddedir. Türkiye nasıl eder de en sağlıklı yoldan demokratikleşmesini sağlar. Gene nasıl bir politika demeti ile sürdürülebilir kalkınmayı başarır”
Ne acı gerçek ki, , 2023 seçimi sonrası artık bu iki temel hedefin önü, öncesine göre daha da görülmez durumda. Oysa bunların dışındaki (günceldeki 50+1 gibi) tartışmalar, gerçek gündemi (Aş-İş) bilerek veya bilmeyerek saptırmaktan başka bir şey değildir.
2018’deki “Hala İyimserim” kitabımda da ayni inancım daha güçlü idi. Fakat 17 yılda tırmanan laik demokratik cumhuriyet karşıtlığına karşı toplumda birken geleceğe umutsuzluk ta gerçekti. 23 Haziran 2019’da, Genç Adam’ın İstanbul’da Tek Adam’ı 2. kez 800 yüz bin farkla yendiğinde otobüsten “Her şey çok güzel oldu” sözüne karşılık 24 Haziran 2019’da yazımda bile “hayır daha olmadı”, çünkü laik cumhuriyetin iki temel hedefi, Demokratikleşme ve Hakça Kalkınmanın önü aydınlandığında, ancak o zaman “Oldu denecek. Onu da yine halk söyleyecek” demiştim.
Çünkü daha önce her alanda kurumsal yapı oturmuş, Demokratikleşmede ve Hakça Kalkınmada yol yarılansaydı, AK Sarayın bu günkü gibi ne yaptığını bilmez(!) duruma düşmüş olmasına karşın, Türkiye’miz yoluna güvenle devam edebilirdi.
Elbette bu durum, AKP’nin (R.T. Erdoğan’ın) başından beri bilinçli olarak, laik demokratik cumhuriyete olan inançsızlığının (inkârının) bir sonucudur. Daha ilk yıllarda demokrasinin amaç değil, hedefleri (İslami cumhuriyet) yolunda bir araç olduğunu açıkça söyleyen, Onlardır. Devlet vesayetini ele geçirdikten sonra, eğitimi, “dindar nesil yetiştirme” aracı yapan, Onlardır. “Demokrasi sadece sandıktır” diyerek, oy uğruna popülizm batağına doludizgin koşan Onlardır. “Beni Anayasaya değil, Anayasayı bana uyduracaksınız” diyerek, AK Saray Külliyesinde Tek Adamlığını resmileştiren de yine Onlardır.
Bütün bu, tam anlamıyla “karşı devrime” rağmen, 14 Mayıs 2023 seçimine giderken halkın gözünde, yükselen bir umut ışığı vardı. Ancak CHP Üst Yönetiminin görünür gerçeklere gözünü kaparcasına yaptığı yanlışlar yüzünden, yitirilen seçimin ertesi günü CHP’de başlayan iç tartışma, bütün umutları soldurdu.
Yine de, CHP’nin temelindeki o güçlü filiz sanılandan daha erken uç verdi; 1973’den beri çok kez yaşadığım parti içi benzer bunalımlarda olduğu gibi örgütün inançlı ve özgüvenli tabanı 38. Kurultayda bir kez daha ayağa kalktı ve halkın sönen umutlarını yeniden yeşertti.
Elbette tüm laik demokratik cumhuriyet sevdalılarının artık tek beklentisi ve dileği, başta İstanbul olmak üzere, 31 Mart 2024 belediye seçimlerinde bir kez daha AK Sarayı sandıkta yenmektir. Genel Başkan Özgür Özel’in kimsenin gölgesinde kalmadan CHP’nin lideri olarak, halkın gerçek gündemi Aş-İş derdini ülke gündemine hâkim kılmak için varını-yoğunu ortaya koymasıdır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.