Erol Çevikçe
VAZGEÇİLMEZİN* Sonu…
Bazı sözler çok hafiftir ama ağırlığının altında ezilirsiniz!
Yıllar önce, Kasımpaşa’da bir mahalle maçında yenik durumdayken, takımın sol beki, korkusundan yüzüne diyemese de içinden kaptanı Recep Tayyip’e, “Reis maçı kaybediyoruz” demiş olamaz mı?
“Vazgeçilmezim”*diyen Tek Adam, 9 yaşında bir çocuğun eline mikrofonu tutturup, cumhuriyetle yaşıt partinin başkanına “hain” dedirttiğinde, Karadenizli Uşakları, “Reis, ha bu kopiliden ne medet umdi ki…” deyip, acıyarak bakmış olamazlar mı?
AK Partili Cumhurbaşkanı kendisine, ''Siyasi eşkıya, kalibresi bozuk, cibilliyeti bozuk, adam değil, kifayetsiz muhteris” dediğinde CHP Genel Başkanı Reise, “Erdoğan, hepsi geçecek, güzelce dinlen, ilaçlarını sakın ihmal etme, üzmesinler seni. İyi yıllar'' dilerken, açıkça “hastasın sen” dememiş miydi?
“Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” diye ABD, dünyayı alarm ededursun, Putin batı yanlısı Ukrayna’ya İHA ve silah sattığı için Türkiye’yi eleştirdiği halde, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, içeride hava atma uğruna yaptığı -arabuluculuk- gayretkeşliğinin, ülkemizi zora sokacağının ayırdında değil miydi?
Son iki yılda fiyatlar alıp başını giderken, işsizlik rekor kırarken, hazine boşalırken, Türk Lirası pul olurken Tek Adam (Reis), “kitabını ben yazdım” dediği ekonomi başta, her alanda iplerin elinden kaçtığını göremeyecek kadar dağıtmış olamaz mı?
Bu soru işaretlerinin hepsinin yanıtının kendisi olduğunu kesinlikle biliyordur. Biliyordur da, bedelini yüklenip “uhuvvet ve suhuletle” gitmeyi göze alamıyor.
Yirmi yıldır nasıl ki, sorumluluğu üstünden atıp, mağdur rolü oynamayı becerdi ise, yine 7 bakan (2 Hazine, adalet, milli eğitim, ulaştırma, aile ve sosyal hizmetler, ticaret), 10’larca MB, TÜİK gibi en önemli kurumların başkan ve üst yönetimlerini değiştirerek, seçime dek -durum vaziyeti- düzeltirim rolü oynuyor!
Sandıktan çıkmak elbette zorlu bir emek ister. Sandıktan çıkmak kadar bir gün iktidarı yitirmek, yeri geldiğinde -kan kusup, kızılcık şerbeti içmeye-** de katlanmak gerekir.
Büyük Adamlık, “ben vazgeçilmezim”* demekle değil, asıl yurttaşın birliği-dirliği için sandıktan çıkmamayı da kabullenmek ve içselleştirmek ile olur.
Anlaşılıyor ki, ülkeye verdiği zarar yüzünden, yitip gittiğinde olağanüstü ağır faturanın altında ezilmek korkusu bacayı sarmış durumda.
Ancak, demokrasiyi “sadece sandık” sanarak iktidarı almış olsa da, yine o sandıkta hesap vermekten hiçbir politikacının kurtulamadığını, ekonominin kitabını yazanlar bilmese de, politikanın kitabını yazanlar çok iyi bilir.
(*), (**) Partili Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın sıkça yinelediği sözleri.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.