Erol Çevikçe
NEDEN ERKEN SEÇİM BASKISI
31 Mart seçim sonuçlarının en doğru okunması gerektiğini kaç haftadır yazıyor ve CHP’nin erken seçim zorunluluğuna öncülük etmesinde ısrar ediyordum. Geçen haftamın özet cümlesi de şu idi: “Seçmen sandıkta ‘R. T. Erdoğan’a sen bu Tek Adamlık sisteminle git’, ‘ey CHP, sen de bir an önce (erken seçimi zorla) gel ve bizim Aş-İş-Adalet derdimizi çöz’ dedi.
Sağduyulu ve gerçekçi yorumcularda benim gibi bastırdıkça CHP Genel Başkanı Özel’in dolaylı da olsa “erken seçimi” dillendirmeye başladığı görülüyor. O da, halkın aş-iş-adalet derdinin, yumuşama-normalleşme uyutmacasıyla çözülmeyeceğini, çok daha betere gittiğini artık, anlamış olmalı.
Anımsayalım, 2001 krizi yüzünden 2004 olağan seçimi beklenemedi ve erken seçime gidildi. 2002’de sandığa giderken seçmen, başarılı gördüğü İstanbul eski Belediye Başkanı R. T. Erdoğan’ı, “kendinden bilip”, aş-iş derdini çözeceği umuduna kapıldı.
2002 seçimine giderken AKP Genel Başkanı R. T. Erdoğan’ın hiç hak etmediği halde gelmiş geçmiş en dürüst ve doğrucu politikacı Başbakan Bülent Ecevit’in üzerinde çok ağır ve düzeysiz sözlerle sürdürdüğü “erken seçim” baskısını genç kuşakların okuyup öğrenmesi, ülkenin geleceği için bence ahlaki bir sorumluluktur.
Ve acı gerçek ki, ülkenin bu gün yaşadığı her bakımdan olağanüstü kötü duruma gelmesinin en önemli nedeni, 2002’deki Ecevit Koalisyon Hükümetinin Başbakan yardımcısı Devlet Bahçeli’nin erken seçim kararındaki sorumsuzluğudur.
O seçimde, denenmemiş yeni sanılan ama bilinçaltında “laik demokratik cumhuriyetle” hesaplaşma yatan “Dini siyasete alet etme ustası” R. T. E. sadece yüzde 34 yani seçmenin üçte birinin oyu ile mecliste tek başına Anayasayı bile değiştirecek çoğunlukta iktidara geldi.
O günden 31 Mart 2024 seçimine dek “ülkede her şey alt üst” oldu. Artık kaba değil tam da yakışır sözle “ ayaklar baş, başlar ayak oldu”. ”Yasama-yürütme-yargı” denge ve denetimine dayalı demokratik meclis sistemi gitti, yerine partili cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” diye bütün erkleri elinin altına alan bir “Tek Adamlık” düzeni geldi.
22 yıldır halk açısından tek değişmeyen gerçek aş-iş-adalet derdinin çözülmesi bir yana, hızla yokluğun ve yoksulluğun dibe vurması oldu.
Daha yola ilk çıktığında “demokrasiyi amaç değil hedefi yolunda araç”, yine “demokrasiyi halkın adalet, özgürlük, eşitlik, emek ve etik değerlerinin teminatıdır” değil de, “demokrasi sadece sandıktır” diye tanımlayan ve anlayan bir politikacı ülkenin başından gitmek istemiyor.
“Sadece sandıktır” desek bile, işte 31 Mart 2024’de halk da (seçmen de) AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, sandıkta son sözünü özetle söyledi: “Sen bu Tek Adamlık sisteminle git’, “Ey CHP, sen de bir an önce (erken seçimi zorla) gel ve bizim Aş-İş-Adalet derdimizi çöz”.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.