Erol Çevikçe
Halk, “KENDİNDEN” Olanı Elbet Bulacak
2016 Nisanında yüzde yarım artı oyla değişen anayasa, halkın egemenlik erkini kullanım hakkını, seçimle verdiği Türkiye Büyük Millet Meclisinden, AK Saray Külliyesi'ne (Tek Adama) devrini hukukileştirdi.
Aslında, 2007 seçiminden beri demokrasinin olmazsa-olmazı olan -kuvvetler ayırımına- inanmayan yani yasama-yürütme-yargı erklerini tek elde toplamak isteyen AKP Genel Başkanı 2007 seçiminden beri bu hırsını uygulamada adım adım gerçekleştirmişti.
Devlet yönetiminin bu duruma gelişinin laik demokrat aydınlar üzerindeki kara izini kendi üzerimden somutlaştırmak ve genç kuşaklar için tarih düşmek istiyorum;
10 yaşımdayken elinin sıcaklığını saçlarımda duyumsadığım İsmet İnönü, "Bir memlekette namuslular en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memleket için kurtuluş yoktur" der.
İsmet Paşanın önemli birçok sözü içinde, siyasi yaşamımda verdiğim her kararımda, yaptığım her çıkışımda bu sözünün bendeki etkisi çok büyüktür.
Siyasi yaşamım, O'nu yenen Ecevit ile başladı. Daha sonraları oğlu Erdal İnönü’yle karşıt duruma düştüğümüz Baykal'ın yanında yer aldım. Ama henüz 10 yaşımdayken, bir sel felaketi nedeniyle İsmet İnönü'nün Amasya'ya geldiğinde başlayan duygusal bağlılığım hiç azalmadan, içimde sanki billurlaştı;
1948'de Mayıs ayının bir gecesi, dışarıda şiddetle yağan yağmurun, Lokman Dağından getirdiği sel felaketini, akşam bağ dönüşü kendini zor kurtaran Nafiye Ninem kapımızı dövdüğünde öğrendik.
Henüz ilkokuldaydım, Amasya'da sel felaketinde 112 kişi can vermişti. Bir tek yurttaşın burnu kanamadan 2. Dünya Savaşı'ndan çıkmış Türkiye'nin nüfusu, o tarihte 20 milyonun altında, Amasya'nınki ise 14 bin dolayında idi.
2002’de parlamenter sistemin geçmiş hükümetleri AKP’li Tek Adama iktidarı devrederken Türkiye’nin nüfusu 70 milyona dayanmıştı. Bu gün yüzde 90’lara çıkan enflasyon yüzde 9, yüzde 30’un üstündeki işsizlik yüzde 8 idi.
Atatürk ve Keban Barajları başta onlarca enerji ve sulama barajı Anadolu’nun dört bir yanında devreye girmişti. Deniz, kara ve hava ulaşımı için daha önce yapılan kapasite ve kalite açısından yeterli hizmet veren yatırımlar varken, bu gün boş köprüler, havaalanları gibi gösterişli yatırımlar için bir-kaç yandaş firmaya rant aktarılmaya devam ediliyor.
Kurulan Demir-çelik, diğer ağır metal ve rafineri fabrikaları hala ülkenin gereksinimini karşılıyor. İmalat sanayii başta yarı ve mamul üreten 200’e yakın Kamu İktisadi Kuruluşu ile bu gün döviz dar boğazımıza neden olan olağanüstü yüksek ithalatın yerine halka hizmet veriyordu. (Tek Adam Hükümetleri hemen hepsini sattığı halde tarihimizde ilk kez devlet hazinemiz bomboş durumda)
1948 Amasya selinden devam edelim; Selden iki gün sonra valilik tellal bağırtarak; Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün felaket dolayısıyla Amasya'ya geleceğini ilan etti. Şehirden birkaç km. uzakta olan istasyonda, Beyaz Trenin karşılanışında duyduğum heyecanı hiç unutmadım.
İsmet Paşa trenden indi, acılı kalabalık kendisini sessiz ve saygılı bir şekilde arasına aldı ve Yeşilırmak boyunca kente yürünmeye başlandı. Nasıl oldu bilmiyorum, bir ara İsmet Paşa'nın sağ elinin sıcaklığı başımdaydı.
1973'de Adana'dan milletvekili seçildim. Meclis kürsüsünde yemin ederken, CHP'nin altı okuna bağlılığımın aslında; çağdaş demokrasinin gelişmesi ve Türkiye'nin adalet içinde hızla kalkınması için çalışma inancım olduğunu daha iyi anlıyordum.
CHP uzun yıllardan sonra hükümet olma olanağı bulmuş ve Ecevit hükümeti kurmakla görevlendirilmişti. İsmet Paşa'nın ölüm haberini, Korkut Özal, Oğuzhan Asiltürk gibi isimlerin olduğu MSP'li milli görüşçüler ve Deniz Baykal ile benim de bulunduğum bir ortak çalışma grubunun yaptığı koalisyon protokolü görüşmeleri sırasında almıştık.
Grubun Başkanı olan Turan Güneş haber üzerine çok duygulandı ve bir anısını anlattı: "Ecevit yoğun alkışlarla kurultay salonuna girdiğinde, delegeler arasında oturan İsmet İnönü, 1950'de seçimi kaybettiğinde iktidarı Menderes'e devrettiği gibi, ayağa kalkıp önünü ilikledi ve yerine seçilen Genel Başkan Bülent Ecevit'i olgun bir saygıyla selamladı".
10 yaşımda istasyon yolunda Amasya'da başımı okşayan İsmet Paşa'nın CHP'sinin milletvekili olmak kadar, tabutundan tutmuş olmak da benim için engin bir onurdu. Evet. Tabutuna omuz verdiğim o Büyük İnsanın partisinde uzun yıllar siyaset yaptım. Ülkeme ve partime karşı sorumluluklarımı bugün de, sıradan bir parti üyesi olarak sürdürüyorum.
Bunca yıllık siyasi yaşamım, bana bir şey daha öğretti: Aş-İş ve Huzur arayan Halkımız kendi sesini ve kokusunu aldığı politikacıya hep sahip çıkmıştır. Bunun yakın geçmişteki en çarpıcı iki örneği; Demirel ile Ecevit'tir. Halk her ikisini de kendinden bilip, benimsediğini göstermek istercesine birine "Çoban Sülü", diğerine "Halkçı Karaoğlan" demiştir. 2001 krizinde de, aş ve iş derdindeki kitleler Kasımpaşalı Erdoğan'ı kendinden bilmişti!
Halklar sabırlıdır. Ancak, 20 yıl dile kolay. Artık sabrın sonu geldi. Yurttaşımız geçmişte hiç görülmemiş pahalılık, işsizlik ve umutsuzluk içine düşürülmüş durumda. Her parti gibi AKP'de Tek Adam –Partili Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan- da ilk seçimde yitip gidecek.
Seçim günü yaklaştıkça her alanda haykırışlar tırmanıyor. Ve bu halk aşına ve milyonlara varan iş peşindeki oğluna, kızına sahip çıkacak bir yeni "KENDİNDENİ" bulma sağduyusunu gösterecek ve hakkının hesabını elbette soracaktır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.