Bir CHP ÜYESİ Olarak UYARIMDIR:

  1. İmamoğlu, 2019’da seçim gecesi “Her şey çok güzel olacak” diye haykırdığında, Bülent Ecevit’in Adana Kuruköprü meydanında 52 yıl önce “Bu düzen değişecek insanca ve hakça bir düzen kurulacak” dediğinde duyduğum umut dolu heyecanı, bir kez daha yaşamış ve “sağ olasın Genç Adam, Ecevit gibi yolun açık olsun” demiştim.

İlk kez bir yazıma o denli çok paylaşım ve olumlu yorum almıştım. Gelecekle ilgisi açısından hepimiz için önemli olanı yorum ise, kadim dostum CHP’nin önceki bir Genel Sekreterinden gelmişti: “Dilerim sonu öyle olmaz” diyordu. Ben de bu dileğine, “Başkan olduğunun haftasında Nobel Barış Ödülü vermelerindeki neden, Barak Obama’nın ödülü hak edeceğine dair ümitlerdi” diye yanıt verirken, Başkan Ekrem İmamoğlu’na duyduğumuz güvenimizi ve yürekten desteğimizi belirtmek ve fakat işinin ne denli zor olduğunu da ima etmek istemiştim.

Öyle düşünmemin nedenlerini özetleyim; Kıbrıs Barış Harekâtına kadar Genel Başkanımız Ecevit’le parti yönetiminde yaşadığımız demokratik tartışma ve karar oluşturma ortamı, sonrasında yerini adeta Tek Adam yönetimine bıraktı. O kadar ki, Genel Başkan, kafasında planladığı erken seçimi ve CHP’nin tek başına hükümet kuracağını varsayarak bir gecede hükümeti bozdu. Deneyimli Süleyman Demirel yanına, CHP’nin bıraktığı Erbakan’ı ve Türkeş’le, Feyzioğlu’nu alarak seçimi engelledi.

Ülkenin bu günlere gelişinin kapısını açan, faşizan eğilimli merkez sağ Milliyetçi Cephe Hükümtleri’nin başlangıcı o tarihi yanılgıya dayanır. Sonunda da, 12 Eylül darbesi geldi. Sağın lehine bölünen o seçmen tabanının, her seçimde solun iktidardan daha da uzaklaşma sonucunu yarattığını kimse yadsıyamaz.

Ve giderek, bilinen vesayet baskıları yüzünden doğan “mağduriyet” ortamının, R.T. Erdoğan’ın yüzde 25 oyla İstanbul’u, devamında da Tek Başına ve Tek elden ülke yönetimini ele geçirme sürecine dönüştüğü bir gerçektir.

Karşı devrim diyenlerin haklı olduğu bütün bu tırmanışın, elbette benim gibi sorumluluk taşımış CHP’liler dahil ama başta Ecevit’in, karşı karşıya kalınan ülkenin çetin sorunlarını “Tek başıma da olsa çözebilirim” tuzağına düşmesinin kaçınılmaz sonucu olduğuna ben kesinlikle inanlardanım.

Hem de bire bir yaşayarak. Bunları, 2002’den beri “demokrasi sadece sandık” diyerek erişilmez güç haline gelen R.T. Erdoğan’ın karşısında muhalefetin nasıl seyirci kaldığını2010’da Genel Başkan değişikliğiyle CHP’de yeşeren umutların nasıl solduğunuAdalet Yürüyüşüyle esen rüzgârın nasıl durduğunu ve Muharrem İnce’nin 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimindeki başarısının bir gecede nasıl anlamsızlaştığını asla unutmayalım diye, anımsatıyorum.

Öncelikle de İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Erem İmamoğlu’na. Gelelim bu günlere; Birincisi, 2019 ve 2024 yerel seçimlerini muhalefet kazanmadı, AKP daha doğrusu AK Saray kaybetti.

İkincisi, Ekrem İmamoğlu’nun parlak başarısı yadsınamaz ama sadece İstanbul’da değil, on büyük şehirde de CHP’liler Başkan oldular. Üçüncüsü ve daha önemlisi, seçimin asıl kazananı halkın, sandıktaki başlıca gerekçesi, “içine düştüğü ekonomik (aş-iş) çıkmazdan acilen çıkarılacağı” beklentisiydi.

Dolaysıyla İstanbul başta diğer kentlerde de Başkanların öncelikli yapması gereken, ilk iki maddeyi doğru okumak ve üçüncü madde üzerine yoğunlaşmaktı.

  1. Kılıçdaroğlu’nun adaylık planı beklendiği gibi boşa çıkınca, yine gerçekler görülmedi ve E. İmamoğlu’nun CHP’yi tepeden ele geçirme planı gündeme oturdu. Şimdi de de gözüken Gen Bşk. Ö. Özel, ülkeyi gittikçe kıskacı altına alan AK Saray’ın “hükümdarlıktan” gitmemek gündemine karşı adeta CHP için değil de, E. İmamoğlu’nun gelecek kariyerine kendini adamış gözüküyor.

Yukarda anlattığım CHP’nin geçmişteki Gen. Başkanlarının Partiden önce kendi yarınları için verdikleri savaşımların sonuçlarını, ezilen, horlanan, hak ve hukukunu yitirmiş halkın bu gün yaşadığını belgelemek için anımsattım.

Partinin (CHP) gücünü, dinamizmini ve heyecanını “6 Ok’un çağdaş özünü kavradığı” tartışılan bireylerin politik sergüzeştçi sevdalarına heba etmenin sorumluluğunu tarih asla af etmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.