AHMAKLAR*

(HÜDAPAR) Hür Dava Partisinin genel başkanı, laik demokratik cumhuriyetimizi kuran Türkiye Büyük Millet Meclisimizde 3 eski Hizbullahçı ile birlikte, Partili Cumhurbaşkanımızın sandıktan çıkardığı 4 Milletvekilinden biridir. 

AKP Genel Başkanı olarak R.T. Erdoğan “silahlı eyleme dönüşmedikçe demokrasilerde her düşüncesini özgürce söylemesi herkesin hakkıdır” diyerek kastettiği kişi, işte bu İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu.

Ancak bir ay sonra celladı ihbar(?) edilen küçük Narin bize, o Tavşantepe köyünün (bazı haberlere göre) Hizbullahçıların silah deposu olduğunu canı pahasına sanki gösterir gibi oldu?

O nedenle de olacak ki, gerçeğin ortaya çıkmasını istemeyen partizan güç (aşırı dinci zorbalar), köy muhtarı başta, bütün köye sözbirliği içinde “üç maymunu” oynattılar.

Tam da ayni günlerde, Hüdapar Gen. Bşk. Yapıcıoğlu’nun**, D. Bahçeli dahil olmak üzere anlamayan ahmaklara sıfatı ile kast etiklerine, “biz anayasanın -ilk 3 maddesi değiştirilemez- diyen 4. Maddesinin kaldırılmasını istiyoruz” sözlü başkaldırısı, sıradan bir rastlantı sayılamaz?

AKP (R.T.E.), seçim sistemindeki temsilde adaleti ortadan kaldıran yüzde 10 baraj sayesinde, 2002’de yüzde 34,5 (yani üçte bir) oyla tek başına iktidarı ele geçirdi. 

Geldiği günden beri varlığını borçlu olduğu laik demokratik cumhuriyete karşı adeta savaş açtı. “Demokrasi bizim için amaç değil, hedefe giden yolda araçtır”, “hedefimiz dindar nesil yetiştirmektir, onun için bütün genel liselerin yerine imam hatip liselerini hâkim kılacağız”, “demokrasi sadece sandıktır”.

Yalnız işte bu üç temel hedef (amaç, ilke), AKP’nin karşı devrim anayasasının temelidir.

22 yılda, önce “yasama-yürütme-yargı”, devamında yazılı ve sözlü medya ve sivil toplum kuruluşları, Partili Cumhurbaşkanlığı (Tek Adam) sisteminin sayesinde (anayasa ve hukuk sistemine bütünüyle aykırı tek imzalı kararnamelerle), edilgen duruma getirildi.

Cumhur İttifakı ile 1950 öncesi Vatan Cephesi gibi, seçmen kutuplaştırıldı. Gerginlik tırmandırıldı. Olayların gerçeği karartıldı. Halkın Aş-İş gerçek gündemi sürekli değiştirildi. Gittikçe işsizlik,  hak ve gelir adaletsizliği hızla arttı. Başta sendikal yaşam olmak üzere işçi ve emeği ile geçinenlerin dayanışma ve direnme hakları sarartıldı, karartıldı, kırıldı.

Ve en tehlikelisi de, “yurtta barış, dünyada barış” ilkesine dayalı dış politika ve savunma stratejilerimiz kişisel ve keyfi ve hatta siyasi önyargıyla alınan kararlar sonucu Türkiye’miz yalnızlaştı ve başta yakın çevremiz olmak üzere, karşılıklı iyi ilişkilerimizin olduğu ülkelerle, güven bunalımına düştü. Bu durum ekonomimizi ve mali durumumuzu çökertti. Paramız pul oldu.

2019’dan beri her seçimi yitiren AK Saray, artık gündemi “ne yapıp, yapıp iktidardan gitmemek” olduğu için ülkenin anayasasının temeline bomba koymak isteyen küçük bir partiye bile muhtaç duruma düşmüştür.

Ancak bu Çoğulcu Ulus, Malazgirt’ten bu güne, Anadolu ve Trakya’da Ay-Yıldızlı Bayrağı altında temellendirdiği Devletini, demokratik bağımsızlığına kast eden sömürgenlere karşı, asla boyun eğmemiş, yaşatmış, korumuş ve yüceltmiştir.

En son, bağrından çıkardığı Mustafa Kemal Atatürk’ün Milleti ile birlikte verdiği kurtuluş savaşı zaferiyle de yeniden yapılandırdığı devletin -Laik demokratik Türkiye Cumhuriyetinin- çağdaş uygarlık düzeyine erişmesini hiçbir güç engelleyemeyecektir.

(*) Ahmak: (Arapça) Aklını gereği gibi kullanamayan, anlama ve kavrama yetenekleri gelişmemiş (kimse) -TDK-

(**) Hizbullahçıların e. avukatı Necati Yapıcıoğlu’nun önceki sözleri:  “Eyalet sistemi, özerklik ve federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir”. 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.