Ergün Aydoğan
Saraçhane'de ''Aile dayanışma Ağı'' adalet talebi
Tutuklu yakınlarının oluşturduğu Aile Dayanışma Ağı Saraçhane Parkı’nda ‘’Adalet talebimizi birlikte dile getirmek için Saraçhane’’deyiz vurgusuyla 18’inci kez bir araya geldi.
İBB Başkanı-CHP Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP Grup Başkanvekilleri Gökhan Günaydın, Murat Emir, milletvekilleri, tutuklu yakınları-aileler ve yurttaşların katılımıyla seslerini duyurmaya çalıştı.
Tutuklu yakınlarının haklı isyanını dile getiren Dilek Kaya İmamoğlu ‘’Biz aile dayanışması olarak ayrıcalık istemiyoruz, bir hukuk devletinde olması gerekenleri istiyoruz!
Biz adil ve tarafsız mahkemelerce şeffaf yargılama istiyoruz, tutuklu yargılama ile peşinen cezalandırılmaya karşı çıkıyoruz. Ciddi sağlık sorunu yaşayanların, haklarında kesin hüküm bulunmasına rağmen zindanda tutulmasına itiraz ediyoruz. Yapılan suçlamalar ve bu suçlamalara verilen cevaplar halktan saklanmasın, mahkeme TRT’den ve isteyen her kanaldan canlı yayınlansın istiyoruz!’’
Bu haklı talebe, kim ne diyebilir, haklı isyanın neyine itiraz edebilir. Ayrıcalık değil adalet, özel muamele değil; hakkaniyet istiyoruz talebinin neresi yanlış.
Ailesinden kilometrelerce uzaklıkta İzmir’de, lösemi ve lenfoma ile boğuşan 15 kilo verdiği ve hastalığı nüksetme riski olan Mehmet Murat Çalık. Silivri’de MS hastası Tayfun Kahraman’ın havasız ortamlarda nakli, ilaç tedavisinin aksatılmasına yol açan koşullar, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen halen tutukluluğunun devam ettirilmesi… ve daha onlarcası.
İstanbul’da olduğumuz zamanlarda aile dayanışmasına fırsat buldukça katılıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar ifadesinin vücut bulmuş halini ailelerin gözlerinde, duygusal isyanlarında görüyoruz; inanın içimiz acıyor, yüreğimiz sızlıyor. İnsani duygular taşıyıp da yüreği burkulmayacak kimse yoktur. O her akşam TV ekranlarında, gazete köşelerinde kendilerine sağlanmış konforlu alanlarda ahkam kesen, kalem oynatan ‘taraflı, yanlı, peşin’ hükümle yargı dağıtan, masumiyet karinesini, lekelenmeme hakkını yok sayarak ‘itibar suikastı’ yapanların aile dayanışma ağı toplantılarına katılmalarını, ailelerin duygularını anlamalarını, gözlerinin içine bakmalarını çok isterim.
Katılırlar mı, katılmazlar! Çünkü onlar herkesten çok biliyor bu ‘’davalar süreci’’nin hangi amaca yönelik, hangi saiklerle yapıldığını, misyonlarının doğruları dile getirmek olmayıp, verilen görevin gereği kitlelerde ‘suçlu’ algısı yaratmak olduğunu; keşke gelseler, keşke o çocukların, eşlerin, annelerin, kardeşlerin yüzlerine bakabilseler.
UNUTULMA YOK, SİLİVRİ-SARAÇHANE SEMBOL
Siyasi saiklerle başlatılan ‘’davalar süreci’’nde o kadar çok isim başta Silivri olmak üzere İzmir, Kocaeli, Kütahya… yurdun değişik yerlerinde tutuklu var ki, her birinin ismini dile getirmek, yazıya dökmek çok kolay değil. İşte tam da bu noktada bazı tutuklu yakınları onların unutulmamasını dile getiriyorlar. Elbette hiçbir tutuklunun unutulması, göz ardı edilmesi söz konusu olamaz. Saraçhane ve Silivri bu süreçte sembolleştiği için toplantılar Saraçhane’de yapılıyor, haksızlıklar Silivri üzerinden dile getiriliyor.
Türkiye ne yazık ki bu ve benzeri süreçleri birçok kez yaşamış bir ülke olmakla birlikte yaşanılan bu sürecin demokrasi mağduriyeti üzerinden, demokrasi talepleriyle iktidar olmuş bir siyaset anlayışının demokrasi dışı uygulamalara başvurması. Yolsuzlukla sembolleşmiş siyaset anlayışının rakiplerini yolsuzluklar üzerinden devre dışı bırakmak istemesi.
Bu tip davalar hukuki davalar olmanın ötesinde siyasi davalardır. Hukuki süreçlerin dışında ne kadar çok kitleselleşir, yaygınlaştırılır, kitlesel destekler sağlanabilirse… sadece yurtiçi kitleselleşme değil aynı zamanda uluslararası arenalara taşınabilirse sonuç almak kolaylaşır.
Siyasi iktidar Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını uygulamamakta ısrar etse de buralardan çıkacak kararlar önemlidir.
Tam da bu noktada Ekrem İmamoğlu’nun tutuklu avukatı Mehmet Pehlivan’ın İmamoğlu’nun haksız tutukluluğuna ilişkin yapmış olduğu AİHM başvurusuna ‘’öncelikli olarak inceleme kararı’’ alması. AİHM’nin vermiş olduğu bu karar bugüne kadar Türkiye’den yapılan başvurularda nadir olarak verilen bir karar olması; Avrupa’nın da bu sürece ne kadar çok önem verdiğinin bir göstergesi olması açısından önemlidir.
Sadece CHP’li belediyeler değil, yolsuzluğu kim yapmışsa parti ayrımı gözetmeden herkesin yargılanması. Ayrıcalık değil, hukuk devletinde olması gerekenlerin yapılması. Adil ve tarafsız mahkemelerce şeffaf yargılama. Masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkının gözetilerek peşinen cezalandırılmaya son verilmesi…
Siyasetçiler ve siyasetin aparatı rolünü üstlenenler haksızlığa ve hukuksuzluğa ortak olmadan, yüreği yanık eş, çocuk, anne ve kardeşlerin seslerine kulak verin; bu hukuksuzluğa daha fazla ortak olmayın!
Tutuklu yakınlarında en ufak bir umutsuzluk, yılgınlık söz konusu değil, tam aksine inançları ve dirençleri oldukça yüksek; bir sonraki buluşma haftaya Çarşamba saat 14:00 Silivri’de.
Dayanışma yaşatır, cesaret özgürleştirir.
Antonio Gramsci’nin deyimiyle ‘’Eski dünya ölüyor ve yenidünya doğmak için mücadele ediyor; şimdi canavarlar zamanı’’
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.