Ergün Aydoğan

Ergün Aydoğan

Meclis Komisyonu; günahların kefareti!

                       

Mesele gerçekten ‘terör’ sorununu çözmek mi yoksa uluslararası güçleri arkasına almış ‘terör’ örgütleri eliyle küresel projelerin aparatı haline gelmiş ‘terör’ tehdidi üzerinden siyasete şekil vermek, toplumu tasarımlamak; kendi siyasal varlığını sürdürmek mi?

Türkiye ilk kez bu süreçleri, komisyon tartışmalarını yaşamıyor. BOP eşbaşkanı olmakla övünen iktidarın birçok kez denediği bir proje tekrar gündemde. Bu kez önceki süreçlere itiraz etmiş MHP sürecin taşıyıcısı rolünde. Terörsüz Türkiye diye yola çıkılan, MHP’nin ‘’Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonu’’ ismini kullanması, ismi üzerinde bile anlaşılamamışsa neyde anlaşılacak endişelerini artırmıştır.

Siyasi partilerin Meclis komisyonuna katılacak komisyon üyelerinin belirlenmesi için 31 Temmuz Perşembe (bugün) son gün. 51 üyeden oluşacak komisyonda AKP 21, CHP 10, DEM Parti ve MHP 4’er, İYİ Parti ve Yeni Yol 3’er milletvekili ile temsil edilecek. TBMM’de grubu bulunmayan HÜDA PAR, Yeniden Refah, İşçi Partisi, Emek Partisi, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Parti birer milletvekili ile temsil edilecek.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ‘’Önerimiz iki yönlü; grubu bulunan siyasi partiler eşit sayıda temsil edilsin ve kararsal çoğunluk olsun ya da nitelikli çoğunluk sağlansın. Nitelikli çoğunluk olmazsa ‘evet’ demeyeceğiz’’ sözleri üzerine. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş CHP Grup Başkan vekili Murat Emir’i arayarak kararların nitelikli çoğunlukla alınacağını söyledikten sonra, CHP komisyona katılma kararını açıkladı.

Özellikle muhalif kamuoyunda AKP’nin 2009 ‘’Açılım Süreci’’ndeki tutumu, 2011-2013 döneminde Anayasa Uzlaşma Komisyonunu ‘sebepsiz’ lağvetmesi, 2015 seçim kaybından sonra 40 gün süren istikşafi görüşmelerindeki tutumu ve komisyonda Erdoğan’ın isteği dışında hiçbir şeyin olmayacağı gibi haklı sebeplerle CHP’nin komisyona katılmaması yönünde güçlü bir kamuoyu oluştu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i 31 Temmuz sabahı katılma gerekçelerini açıkladığı Sözcü TV’de dikkatle dinledim.

Özgür Özel, CHP olarak öteden beri bu komisyonu öneren partiyiz; şimdi katılmıyoruz diyemeyiz. Bilinmezliklerle dolu süreçte ne olup bittiğini katılarak öğrenecek, görüş ve önerilerimizi dile getireceğiz. Kararlar nitelikli çoğunlukla alınacak. İYİ Partinin katılmayacak olması o üyeler düşülerek değil, onlar varmış gibi nitelikli çoğunluk aranacak; tıpkı TBMM’de eksilmeler olsa bile 600 üzerinden hesaplamalar yapıldığı gibi. Bu komisyonun herhangi bir yaptırım gücü yok; CHP’ye güvenin, CHP’nin olduğu yerde cumhuriyetin taşıyıcı kolonlarına kimse bir şey yapamaz benzeri açıklamalarla özgüvenli bir tavır sergiledi.

CHP’YE DEĞİL, AKP’YE GÜVENMİYORUZ…

Nasıl ki; Kandil’de, Oslo’da, Dolmabahçe’de sayısız kez görüşmeler yapmış. İmralı’yı siyasetin merkezi haline getirdiği halde dönüp muhalefete bunlar seçimi kazanırsa ‘’Demirtaş’ı, Öcalan’ı’’ serbest bırakırlar diyerek seçim kazandıktan sonra DEM’i ittifak ortağı ilan etmiş… FETÖ’yle uzun süre yol arkadaşlığı yapmış, ne istemişse vermiş, aynı hedefe farklı yollardan gidiyoruz demiş. Sonra ‘’kandırıldım, aldatıldım; milletim beni affetsin’’ dememiş gibi…

Siyasi çıkış yolu olarak yeniden bir kez daha başlattığı açılım sürecinin gereği komisyon ile ilgili CHP’ye ‘’bari geçmiş günahlarının kefareti için komisyona katıl’’ diyen…

15 Temmuz darbesi sonrası darbeyi meşrulaştırmak için Yenikapı’ya davet ettiği CHP’yi sonra FETÖ’cü ilan eden…

Kent uzlaşı üzerinden ‘’Batı’daki Kürt’lerin seçilmesinin önünü açarak daha fazla temsil hakkı’’ sağlıyor suçlamasıyla belediye başkanlarını tutuklarken, Kandil’dekileri serbest bırakıp, Öcalan’a siyasi alan açan…

Yine CHP’nin komisyona katılmasını sürecin meşrulaştırması olarak görmek, komisyon sürecinin olası bir tıkanmasının sorumluluğunu, Öcalan üzerinden olası bir tepkinin siyasi faturasını şimdiye kadar olduğu gibi yine CHP’ye kesecek olmasından…

Ve en önemlisi demokrasiyi askıya alıp, İmamoğlu ve onlarca CHP’li belediye başkanını, yüzlerce belediye çalışanını hapse atıp, her koldan CHP’yi sindirmek için baskı kuran…

Demokrat olmayan, demokrasiye inanmayan, demokrasiyi siyasi varlığını sürdürmek için araçsallaştıran…

AKP’YE GÜVENMİYORUZ…

CHP öteden beri teröre karşı duruşuyla, Kürt sorununun varlığını kabul ederek, siyasi temsillerinde ve demokratikleşme taleplerinde hep çözüm aramış, kent uzlaşısı modeliyle Kürtlere yerel yönetimlerde alan açmış, tutuklu Kürt siyasetçilerin haklarını hep savunan bir parti olmuştur.

AKP iktidarının CHP ve toplumsal muhalefet üzerinde kurduğu yargısal baskı ve demokrasi dışı uygulamaları karşısında, DEM siyasetinin bütün demokratik talepleri bir tarafa bırakıp, demokratik alanları daraltan AKP-MHP ittifakının her ne kadar ittifak ortağı değiliz dese de ‘taleplerinin karşılanması umuduyla’ yanında konuşlanması, Erdoğan’ı çözümün adresi görmesi tereddütlere yol açmakta, bölünmeyi çağrıştıran ileri talepleri toplumdaki tedirginliği artırmaktadır.

Tereddüttün kaynağı CHP değil, işlediği günahların bedelini ödemek yerine her zaman birilerine fatura eden, hiç kefaret ödemeyen AKP iktidarınadır. CHP herhangi bir olumsuzlukta faturanın kendisine çıkarılmasına hazır olmalıdır!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.