Ergün Aydoğan
İmralı yolcuları, gidiyorlar...
Kürt feodalitesinden beslenen, Kürt feodalitesinin temsilcileri, terörü amaçlarına ulaşmak için araçsallaştıran, terörü baskı unsuru olarak kullanan, terörden beslenenler…
Kendileri dışında kimsenin milliyetçilik anlayışını beğenmeyip, milliyetçiliği ‘ırksal’ seviyeye indirip ‘bölünme’ paranoyasıyla yıllarca sokaklarda ‘şehitler ölmez vatan bölünmez’ sloganlarıyla siyaseti ‘dar alana’ sıkıştıran ‘korku’ siyasetinden beslenen siyaset ağaları dışında hiçbir Türk ve Kürt ‘’Barış’’ olmasın ‘’analar ağlasın’’ demiyor, kimse ‘’Terörsüz Türkiye’’ye karşı çıkmıyor. Terör ve korkudan beslenen siyaset ağaları aradan çekildiğinde Türk ve Kürt halkının birlikte yaşamasının önünde bir sorun kalmaz. Seçimler sonrası çizilen tabloya göre sanki barışı isteyen sadece iktidar ve yeni ortağı İmralı.
Eğer bu sürecin arkasında uluslararası küresel bir güç yoksa bu sözde barış güvercinleri 2023 Mayıs seçimlerinde terörlü Türkiye mi istiyorlardı. Barış’a hayır, analar ağlasın mı diyorlardı. Öyle değilse bütün seçim sürecini ‘’terör’’ ve PKK üzerine kurarak; CHP seçimleri kazanırsa Selahattin Demirtaş’ı, Osman Kavala’yı serbest bırakacaklar deyip, Abdullah Öcalan’ı da serbest bırakacak mısınız diye soranlar bunlar değil miydi?
Bugün Abdullah Öcalan’ın ayağına gitmeyi olmazsa olmaz gören iktidar bileşenleri toplumdan İmralı’ya gitmek, seçimi kazandıklarında Öcalan’ı TBMM’ye getirmek için mi oy istediler?
Gelelim bugün ‘’Barış güvercin’’liğine soyunan İmralı ‘’sevdalı’’larına!
5 Ağustos’ta TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında 18. toplantısında teröristbaşı Abdullah Öcalan’a gidip gitme kararı görüşme-oylamasında İmralı’ya gitme kararı aldı. Toplantı basına kapalı yapıldı. Devlet Bahçeli’nin ‘’gerekirse ben giderim’’ açık tavrına karşı Erdoğan, öylesine çekingen bir tutum sergiledi ki son ana kadar tavrını belli etmedi; AKP’nin nasıl bir tavır alacağı bilinmedi. Teklifi kimin yaptığı, kimin hangi yönde oy kullandığı belli değil. CHP toplantı basına kapalı yapıldığı için komisyonu terk etti.
CHP’NİN GİTMEME KARARI…
Kurgu-montaj kasetlerle Kandil CHP’yi destekliyor, CHP kazanırsa Öcalan’ı serbest bırakacak, CHP ‘terör’e destek veriyor diyenler, CHP olmadan İmralı’ya gidilmez diyor. CHP iktidarın ‘şamar oğlan’ı mı ki istediğin zaman terörist ilan edeceksin, istediğin zaman CHP olmadan İmralı’ya gidilmez diyeceksin.
Ayrıca sistem gereği tek yetkili Erdoğan Meclis’i baypas edip istediği her türlü kararı alırken konu İmralı-Öcalan olunca neden Meclis kalkanına ihtiyaç duyuyor. Yoksa alınacak kararın oluşturacağı maliyetten mi korkuyor. Daha önce olduğu gibi olumlu olursa başarı Erdoğan’ın, olumsuzlukla sonuçlanırsa ‘’Devlet politikası’’ mı denilecek!
Kim sorarsa Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi adıyla kurulan komisyon ‘’Terörsüz Türkiye’’yi inşa edecek!
Milli iradeye ipotek koyan kayyım uygulamaları sürerken, Kürtlerin belediye meclislerine girmesini suç sayan utanç davalarında insanlar aylardır cezaevlerinde yatarken, 10 yılı bulan siyasi tutsaklarda hiçbir ilerleme kaydedilmemiş, aksine yeni siyasi davalarla demokrasi darbeci bir kuşatma altına alınmış, demokratik siyasetin önü açılmak yerine, AYM-AİHM kararları yok sayılarak, siyasi davalarla daha da tıkanmışken.
CHP olmazsa olmaz diyenler; araçsallaştırılımış yargı eliyle CHP’nin kapatma davası ile karşı karşıya olduğunu, seçilmiş 16 belediye başkanı ve Cumhurbaşkanı Aday’ının cezaevinde olduğunu göz ardı etmektedir.
İç barışı sağlamak için sorunlara çözüm üretmek yerine, tüm meselenin İmralı’ya gidip gitmeme konusuna sıkıştırılması milleti ikna etmemektedir.
Aylardır İmralı’ya yapılan düzenli seferlerle avukatları, milletvekilleri ve giden heyetler Öcalan ile düzenli olarak yaptığı görüşmelerde Öcalan ne söylemek istiyorsa, hangi mesajı iletmek istiyorsa iletmiştir. Zaman zaman siyasete ayar veren cümleleri kamuoyuna servis edilmektedir. Cevaplanması gereken esas soru şudur Öcalan, bugüne kadar görüştüğü heyetlere söyleyemediği ne vardır da Meclis Komisyonuna söyleyecektir?
Gelinen noktada ‘’kurucu önder’’ ifadesinden sonra artık bir meşruiyet sorunu kalmadığına Meclis’e gelsin dendiğine göre yoksa mesele alınacak mesajlardan daha çok Öcalan’ın TBMM ile eşitlenmesi isteği midir? TBMM’nin Öcalan’ın ayağına götürme ısrarının arkasında yatan ana motivasyon nedir?
CHP yetkili kurullarıyla yaptığı toplantılar sonrası İmralı’ya gidecek heyete katılmayacağı kararını ayrıntılı gerekçeleriyle kamuoyuna açıkladı. CHP’nin haklı bu tutumuna yönelik iktidar ve DEM tarafından eleştiriler gelmeye başladı. CHP’nin öteden beri bilinen Kürt sorunuyla ilgili bakışını bilen hiç kimse CHP’nin çözüme, Barış’a karşı olduğunu söyleyemez.
Anlaşılan o ki hem düne kadar CHP’yi terör örgütü PKK ile işbirliği yapmakla suçlayan AKP-MHP, hem de AKP iktidarının zulmüne maruz kalmış, siyasetçilerini cezaevlerine atan, belediyelerine kayyım atayan, demokrat olmamakla suçladığı AKP iktidarıyla yol yürümeye karar vererek demokratik zulümlere gözünü kapatan DEM tarafından da eleştirilere maruz kalacak.
CHP, komisyona bağlı kalmadan ‘’Türkiye İttifakı’’ anlayışıyla kendi yol haritasını belirlemeli. Kürtlerle ilgili aracılara gerek kalmadan doğrudan ilişki kurmanın kanallarını bulmalı, kendi çözüm önerilerini sahada anlatmalıdır.
CHP’nin İmralı’ya gitmeme kararı doğru ve yerinde bir karardır; Demokrat olmayan, demokrasiye inanmayanlarla demokratik bir düzen inşa edilmez.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.