Ergün Aydoğan
Ekonomide durum; enflasyon düşmüyor!
Yıllar sonra biranda aklımıza ‘nas’ geldi, biz bu %19 faizi beğenmiyoruz denilerek başladı. O zaman enflasyon %16,19’du, TÜİK ortalama fiyatları açıklıyordu. Bir daha enflasyon o seviyeye geri gelmedi. TÜİK de mahkeme kararına rağmen ortalama fiyatları açıklamaz oldu! Ekonomist Erdoğan, fiyat istikrarını bir kenara bırakıyoruz diye açıklamalar yapmıştı. Servet transferi için %16,19 enflasyon beğenilmemiş olmalı ki, enflasyonda, faiz de patladı!
Mehmet Şimşek ile birlikte ‘rasyonel’ politikalara dönüyoruz denilerek uygulanmaya başlanan OVP (Orta Vadeli Program) sonucu enflasyon, ekim ayında beklentilerin altında gelerek yüzde 2,55 oranında artış gösterirken, yıllık enflasyon yüzde 32,87 olarak hesaplandı. Üretici Fiyat Endeksi ise, aylık yüzde 1,63 artarken; yıllık yüzde 27 oldu.
Mehmet Şimşek, ‘’Bu sene enflasyon niye 20’li rakamlar değil de 30 civarında bir rakamda kalacak diye sorarsanız önemli faktörlerden bir tanesi yaşadığımız kuraklık ve zirai don kaynaklı gıda enflasyon şoku diyebiliriz’’ diyerek…
Her zaman olduğu gibi yine bir gerekçe bulunarak bu sefer fatura ‘zirai don’a kesildi. Nebati gibi Şimşek de sürekli olarak Aralık 2016’da ‘’muhtemelen en kötüsü geride kaldı’’ dedikten sonra 2017, 2018, 2024 Haziran, 2024 Ekim, 2025 Haziran sürekli olarak 2025 Ekim ‘’en kötüsü geride kaldı’’ demeye devam ediyor.
Olan dar gelirli vatandaşa, çalışana, emekliye oluyor. Sürekli yeni vergi yükleriyle eziliyor, alım gücü düşüyor, yoksul daha yoksul olmaya, orta direk tabir edilen kesim yok olurken. Sistem zenginlerin servetine servet katıyor, vergi yükü adaletsizce dağıtılıyor.
Şimşek, ‘’son 2-3 yılda bütçe aşığımız yüksek, faiz dışı açık verdik. Yani faizi de borçlandık. Faiz dışı açık demek anaparayı ve bir de faizi borçlanıyorsunuz. Bundan sonraki 3 yılda faiz dışı fazla hedefliyoruz. Yani faizin ödemelerinden daha fazlalığı verip faizin bütçedeki payını aşağıya indireceğiz’’ dediğine göre; iyileşme bir başka bahara! Sözde faize karşı olanlar, faizi de borçla kapatıyorlar! Anlaşılan ortada ‘nas’ varken sana bana ne oluyor demeyle ekonomi yönetilmiyormuş!
Faize karşı olduğunu iddia eden iktidarın, faiz lobisine merkezi yönetim bütçesinden 9 ayda 1 trilyon 660 milyar TL ödüyor. Eğitime ödenen 1 trilyon 88 milyar, sağlığa ödenen 811 milyar lira. Faiz harcamaları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 82 arttı. 9 ayda her 10 liranın 17 lirası faize gitti.
GIDA FİYATLARI…
Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında gıda enflasyonunda çift haneli seviyeye ulaşan tek ülke oldu (Eurostat). Yıllık, Eylül 2025, Türkiye yüzde 36,06 ile birinci, AB ortalaması ise yüzde 3,5. 5 yıl önce dünyada herhangi bir gıda ürünü 100 TL iken bugün fiyatı 141 TL olmuş. 5 yıl önce Türkiye’de 100 TL olan bir gıda ürünü 813 TL olmuş.
G-7 ülkelerinde Gıda Enflasyonu Ekim 2020’den beri yüzde 28 artmış. Avrupa buna sert yükseliş diyor. Aynı dönemde Türkiye’de gıda enflasyonu %727 arttı. Bizde ‘’zirai don’’ kaynaklı diyoruz!
Bütçeden faize çok ciddi kaynak aktarırken, tarıma yasal zorunluluk gereği GSYH oranının yüzde 1’i destek olarak verilmesi gerekirken, tarıma bütçeden verilen destek 168 milyar TL GSYH oranı sadece % 0,27 ayrılırsa; elbette daha çok gıda enflasyonu rekorları kırarız. AKP döneminde 2,6 milyon insan tarımsal üretimden kopuyor. Ağırlık olarak küçük çiftçi olan bu insanlar, plansız bir biçimde kentlere göçtü. Bu bir taraftan güvencesiz istihdam ve insanca yaşama koşulları olmadan hayatta kalmaya çalışılırken; barınma ve geçim sorunlarını beraberinde getiriyor.
Avrupa ülkeleri içinde yıllık ekmek enflasyonu yüzde 4,9’la en çok bizde zamlanmış! Taze meyve fiyat değişiminde (Eylül 2025) yüzde 79,5 ile Türkiye açık ara zirvede.
Sürekli olarak bir sonraki ayın bir önceki aydan iyi olacağını, en kötüsü geride kaldı diyenlerin yönettiği ekonomide birkaç veriye daha bakalım…
TÜRK-İŞ’e göre, Ekim ayında dört kişilik ailenin aylık açlık sınırı 28.412 TL. Ekim ayında dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı 92.412 TL.
Son dört yılda asgari ücrette % 682 artış olurken, Avrupa’da kiralar 2 katına bile çıkmazken Türkiye’de 9 kat artışla kiralardaki artış % 876’yı bulmuş (İnan Mutlu). Motorin fiyatı 2002’de 1.10 TL iken, bugün 57.78, artış oranı % 5.147.
AB ülkelerinde ortalama yüzde 1 gerileyen doğalgaz fiyatları, Türkiye’de yüzde 44,6 arttı.
Sonuç olarak, irrasyonel ekonomi politikalarından, rasyonel ekonomi politikalarına dönüyoruz anlayışının da ekonomik verilerde bir düzelme yaratmadığı, fiyat artışlarının devam ettiği, alım gücünün her geçen gün düştüğü, bir taraftan yoksullaşma artarken bir taraftan da belli kesimlerin aşırı zenginleşme sağladığı bir ekonomik düzenle karşı karşıyayız.
İktidarın önceliği ekonomiyi düzeltmek, refah seviyesini artırmak değil, siyasi rakiplerini tasfiye etmek için araçsallaştırdığı hukuk düzeniyle piyasalara olan güveni sarsmak!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.