Ergün Aydoğan

Ergün Aydoğan

Balıkesir/Sındırdı Deprem; olgular, algılar

                         

Bütün uzmanlar, yerbilimciler toplumu deprem konusunda duyarlı olmaya, ilgili siyasi iradeyi de deprem ve benzeri afetler başa gelince ‘ilgileniyormuş’ gibi davranmak yerine olası doğal afet konusunda önleyici tedbirleri almaya, gerekli ön hazırlıkları yapmaya davet ediyor. Yani Türkiye’nin deprem kuşağı bir ülke olarak depreme hazırlıklı olunması konusunda sürekli uyarılar yapılıyor.

Geçtiğimiz hafta 10 Ağustos günü Balıkesir Merkez, Körfez, çevre il ve ilçelerde de hissedilen, en çok Sındırgı’nın etkilendiği 6,1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İlgililer, siyasiler deprem bölgesine akın etti, görüntüler, verilen demeçlerle; endişeye mahal olmadığı her şeyin kontrol altında olduğu duygusunu hissetmemizi sağladılar.

Sındırgı’lı hemşerilerimizin durumunu yerinde görmek, geçmiş olsun demek için gittik. Yerel yöneticilerden bilgi aldık. Tek can kaybının olduğu yıkılan binada eczanesi yerle bir olan vatandaşımızın ağır mağduriyetini dinledik. Yıkılan ve ağır hasarlı binaları yerinde gördük…

Hasar tespit raporlarına göre, Sındırgı merkezde 58 bina ve 205 bağımsız bölüm, köylerde ise 552 bina ve 671 bağımsız bölüm ağır hasar aldı. Bigadiç ilçemize bağlı 4 köyde de 14 bina ve 25 bağımsız bölüm kullanılamaz hale geldi. Toplamda 700-1000 bina ve bağımsız bölüm oturulamayacak durumda. Sındırgı’nın 38 köyünde 578 konut ağır hasarlı olarak kayıtlara geçti. Yıkılan yapılar arasında 71 ticarethane bulunuyor.

Bölgenin afet bölgesi ilan edilmesine yönelik çok yüksek beklenti ve talep var. Zirai ve hayvansal üretim da etkilenmeye başladı. 901 bağımsız bölümün yıkılmasından sonra ciddi bir konut açığı ortaya çıktı. Yetkililerden beklenen Sındırgı’nın acilen afet bölgesi ilan edilmesi.

Gelelim gördüklerimiz dışında vatandaşın söylediklerine…

Vatandaş diyor ki; Devlet büyükleri, siyasiler heyetler halinde geliyor, yanımızda olduklarını söylüyorlar, sağ olsunlar, var olsunlar!

Depremin korkusu geçmiş değil, devam eden artçı sarsıntılar vatandaşı tedirgin etmeye devam ediyor. Evleri yıkılanlar ve korkup evlerine giremeyenler açıkta, sokakta yattıklarını çünkü çadır olmadığından şikayetçiler. Aslında çevre belediyelerden çadır yardımları gelmiş ama çadırların kurulmasına izin verilmemiş. Her şeyin AFAD kontrolünde olacağı, konteynır kurulacağı söylenmesine rağmen ne çadır ne de konteynır henüz kurulmamış. Yine yiyecek yardımı konusunda zorluklar yaşanmış. Vatandaş Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin, Sındırgı meydanındaki seyyar Tır araç mutfağından yoğun olarak yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını karşıladığını gördük.

Ziyaretler esnasında 1951 yılında Bulgaristan/Kırcaali’den ailesiyle birlikte göç etmiş, 67 yıllık Saraciye işi yapan Nurettin Yılmazel’in dükkanında, yurtdışından geldiğini söyleyen bir kadının feryadını dinledik. Dışarda açıkta yattığını, sabaha karşı üzerlerine çiğ yağdığını, üzerini örtecek branda almak için Saraciye dükkanına geldiğini ama pahalı olduğunu söyleyip, çadırdan vazgeçtim hiç değilse üzerimizi örtecek branda konusunda kendisine yardımcı olmamızı istedi; ilgililer talebini aldı…

Bazı vatandaşlarımızın anlattığı ise Hatay depreminde yaşadıklarımızı anımsattı. Hani o yıkılan, can kaybının olduğu akıllara kazınan bina vardı ya, işte o binayı vefat eden vatandaşımız dahil bütün herkes tahliye olduktan sonra, kimsenin olmadığı bilindiği halde gelen AFAD yetkilileri herkesi uzaklaştırdıktan sonra, kamera çekimleriyle birlikte ‘’kimse var mı, sesimi duyuyor musun, sesi mi duyan var mı, sesimi duyuyorsan ses ver-tıklat’’ denilerek kayıt alındığını anlatıyor!

Deprem korkusu başka bir korkuya benzemez. 17 Ağustos 1999 büyük depreminin yıldönümündeyiz, acılar yeni tazelendi. 12 ili etkileyen büyük Hatay depremi henüz hafızalarda taze, hala eksikler giderilebilmiş değil. Türkiye’yi yasa boğan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in cenazesinde Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere ile konuştuğumuzda Adıyaman’da yıkılan binaların henüz 1/4'nün tamamlandığı bilgisini vermişti.

Rusya’da 1952’deki 9 büyüklüğündeki sarsıntıdan bu yana bölgede yaşanan en büyük deprem, 30 Temmuz’da 8,8 büyüklüğündeki depremde can kaybının olmaması, yıkımın çok az olması, depreme karşı nasıl hazırlıklı olunabileceği, depremin değil, depreme dayanıksız binaların öldüreceğinin bir kez daha hatırlatmış olmasından umarım gerekli dersleri çıkarırız.

Algıları yönetmek yerine olguların gereğini yapmak önceliğimiz olmalı…

Bizler ziyaret edip geçmiş olsun dedik, insanlar acılarıyla, dertleriyle baş başa kaldılar. Çadır, konteynır, iaşe neyse yapılmalı, vatandaşın talebi yönünde Sındırgı afet bölgesi ilan edilmeli.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.