Ergün Aydoğan

Ergün Aydoğan

15 Temmuz kutlamalarının ardından

                                

Taraf olacaksın, çünkü bizzat yönetenler tarafından ‘taraf olmayan bertaraf’ olur denmişse, taraf olmalı taraf olduklarının ‘her yaptığına’ doğru, karşı taraf ne yaparsa yapsın ‘yanlış’ demelisin, yoksa bertaraf olacağına yönetenlerce çoktan karar verilmiş.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü adıyla 6’ncısı kutlanan ‘gün’ sadece Cumhur ittifakının günü gibi kutlanarak ayrılık mesajlarıyla birlik değil ayrılık günü oldu. İstanbul-Saraçhane meydanında yapılan konuşmada ‘bu buluşmanın adı cumhur ittifakı’ denerek Cumhur ittifakı dışında kalanlar ‘altılı masa’ olarak en ağır dille eleştirildi, terör örgütleriyle işbirliği yapmakla suçlandı. Yetmedi kaybı bir türlü sindirilemeyen Ankara ve özellikle İstanbul belediye başkanları eleştirilerden nasibini alarak ‘‘hesabını 2023’te sandıklarda sormaya var mıyız?’’ denilerek meydandakilerden söz alındı. Oysa hain darbe teşebbüsü sonrası tüm dünyaya birlik beraberlik mesajı vermek için Yenikapı’da yapılan mitinge tüm muhalefet davet edilmiş, muhalefet de katılmış, darbeye karşı çıkan konuşmalar yapmıştı.

Ama o günlerin üzerinden çok şey geçti, darbe bir anlamda şahsileştirilerek ülkeye karşı değil de kendilerine karşı yapılmış sayıldı.

Hain darbe teşebbüsüne ‘’Allah’ın lütfu’’ dendi. 15 Temmuz sonrası birçok muhalif içeri atıldı, komşu komşusunu, çalışan mesai arkadaşını suçlar hale geldi, tekrar seçim kazanıldı, yönetim sistemi değiştirildi, yetkiler tek elde toplandı, olağanüstü hal uygulamalarıyla, kararnamelerle sayısız kararlar alındı, TMSF eliyle sermaye transferi hız kazandı, sermaye el değiştirdi, yeni zengin sınıflar oluştu.

Oysa ülkeye karşı yapılan hain FETÖ terör örgütü darbe teşebbüsünün arkasında ABD emperyalizminin olduğunu ülkeyi yönetenler ve iktidara destek verenler bilmiyorlar mıydı?

Herkes her şeyi biliyordu. Bizzat iktidarın bazı temsilcileri ‘’ABD ile birlikte askeri vesayet sistemine karşı FETÖ ile birlikte işbirliği yaptık’’ demedi mi… Devletin en önemli noktalarına FETÖ mensupları bizzat iktidar tarafından yerleştirilmedi mi… elbette emperyalizm destekli işgal ve iç savaş teşebbüsünde iktidara destek veren liberallerin, neoliberallerin, yetmez ama evetçilerin, mezhepçilerin, liberal solcu ve soroscuların katkısı olmadığı düşünülemez!

Ama bütün bu olanlarda FETÖ ile en ileri işbirliği yapan iktidarın kendisinden önceki siyasilerin geçmişte kurduğu ilişkilere bakarak sorumlu sadece biz değiliz, devlete FETÖ’yü sadece biz yerleştirmedik, bizden öncekilerde işbirliği yaptı gerekçesi iktidarın sorumluluğunu azaltamaz. Çünkü hiçbir iktidar döneminde Cumhuriyetin yerleşik yapısını ortadan kaldırmaya dönük bu boyutta işbirliği yapılmadı. Velev ki önceki iktidarlarda FETÖ ile ilişki kurmuş bile olsa iktidar yanlış olduğuna inanıyorduysa bu hain terör örgütüyle ilişki kurması gerekmiyordu.

Ve en önemlisi bizzat yönetenler tarafından ‘’ne istediniz de vermedik’’ dendiği unutulmamalıdır.

Bir başka önemli nokta ise yönetenlerin görevi tüm iç ve dış tehditlere karşı hazırlıklı olmak, olası her türlü tehdide karşı önlem almak iken yönetirken birlikte yürüdükleri tarafından kendilerine yönelik darbe kalkışmasında 251 vatandaşımızın şehit, yüzlerce gazinin ardından yaşananların bir zafere dönüştürülmesi, bayram şenliğinde kutlanıyor olması da çok anlaşılır bir durum değildir; netin zaferi, neyin kurtuluşu, her şey göz göre göre olmadı mı?

Klasik bir ifadeyle Türkiye darbelerden çok çekti ilk defa ‘sokağa çıkan millet darbeyi önledi’ bir başka ifadeyle de ‘millet devleti sokaktan topladı’ görüşü yaygın olarak dile getirilmektedir.

15 Temmuzdan herkes kendine göre doğru-yanlış abartılı kahramanlıklar çıkardı-çıkarıyor. Meclise hiçbir zaman ‘silahla’ gitmedik, aklımıza bile gelmedi, giden var mı bilmiyoruz ama dönemin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi 2018’deki bir konuşmasında ‘’O gün Meclise hazırlıklı gitmiştik, 3 şarjör mermiyle silah vardı’’ demesine ne denir! Silahlı hazırlık niye, 3 şarjör mermi neyin nesi?

15 TEMMUZ ENFLASYONUN SORUMLUSUYMUŞ!

Yönetenlerin dışında, her sorunun sorumlusu iç güçler ve dış güçler. Enflasyon kabul edilmez, hayat pahalılığı derken, enflasyon kabul edildi, can yakıcı enflasyonun sorumlusu bulundu! Bu sorumlu ne sık değişen MB Başkanları ne de, Hazine ve Maliye bakanları tek sorumlu, 15 Temmuz hain darbe girişimi! Oysa darbeden sonra da enflasyon normal seviyelerdeydi 2017’de 11,92, 2018’de 20,30, 2019’da 11,84, 2020’de 14,60, 2021’de 36,08 ve bugün 78,62 dir. Sorun yönetim hatası ve birincisi yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ikinci ise enflasyonun sebebini faiz olarak görüp politika faizini anide düşürme kararıdır.

Ama olsun, yönetenlerin olumsuzluklarda hiçbir dahli ve kusuru yoktur tek sorumlu muhalefet ve dış güçlerdir! Cumhur ittifakı ‘milli ve yerli’ ittifak dışında kalan her kim varsa onlar ‘gayri milli, ülkeye karşı olanlarla’ işbirliği içinde olmakla suçlanıp! 2023 seçimlerine bu propaganda üzerinden gidilecek!

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.