Dr. Girayalp Karakuş

Dr. Girayalp Karakuş

Ulusal Kalkınmada Kooperatifleşmenin Önemi

Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin kırsal bölgelerinde tarım sektörü genellikle küçük aile işletmeleri tarafından yürütülmektedir. Bu tip ülkelerde altyapı, üretim ve verimlilik gibi alanlarda sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu proseste kırsal bölgelerin kalkınmasında kooperatifleşmenin önemi gündeme gelmektedir. Kooperatifleşme Latince bir kökenden gelir ve iş birliği anlamında kullanılır. (1) Türkiye’de kooperatifleşmenin temelleri Osmanlı Devleti’nde Mithat Paşa’ya kadar uzanır. Ancak modern anlamda bu kurumsallaşma İttihat ve Terakki ile Erken Cumhuriyet’te fonksiyon buldu. (2) Özellikle Erken Cumhuriyet kooperatifleşmenin üzerinde çok durdu. Nitekim bu durum CHP’nin Altıok’undan biri olan “Devletçilik” ilkesinin bir yansıması olarak da görülebilir.

            Kooperatifleşmenin Türkiye’de popülerlik kazandığı dönem 1960-1980 arasındadır. Gündemden yavaş yavaş düştüğü yıllar ise 2000’li yıllardır. Gündemden düşmesinin ise birçok sebebi vardır: “Tedarik zincirindeki aksaklıklar, yolsuzluklar, kooperatifleşmenin serbest piyasa ekonomisinde küresel ve ulusal şirketlerle rekabet edememesi gibi.” Ancak Avrupa Birliği’nde kooperatif örgütler gönüllülük esasına göre hâlâ devam etmektedir. Avrupa’da kooperatiflerin çatı örgütü olan ICA (Uluslararası Kooperatifler Birliği)’nın yüzbinlerce üyesi bulunmaktadır.

              Türkiye’de 2015 yılında yürürlüğe giren Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi (3)’nde kabul edilen ilkeler kooperatifleşmenin bir zorunluluk olduğunu anlatmaktadır. Türkiye’de de hâlâ ayakta kalmaya çalışan kooperatifler yok değil.  Örneğin; Bademler Köyü, Tire, Ovacık, Kadıköy, Fiskobirlik Kooperatifi’i örnek verilebilir.

            Tarım sektöründe yaşanan sıkıntıları giderebilmek ve kırsal bölgelerden kentlere göçü engelleyebilmek için kooperatiflerin önemi büyük denilebilir. Bu zamanda da kooperatifleşme olur mu sorusuna cevabımız şu olmalıdır: “Tam da zamanı”. (4) Kooperatifler kâr amacı gütmeyen birliklerdir. Tüketicilere kaliteli ve ucuz mallar üretirler. İşsizliği önlerler. Aynı zamanda hiyerarşik olmayan yapılarıyla demokratik kurumlardır. Handikapları olsa da bazı kooperatifler günümüzde üretici ve tüketiciyi aracı olmadan ticaret yapılmasını sağlayabilmiştir.

            2000’li yıllarda dünya piyasasında yaşanan çöküşün en büyük sebebi kolay kredi akımıydı. Yüksek finansal kazanç arzusu, mali innovasyonlar, bilgisayar teknolojisindeki gelişmelerin bu arzuya hizmet etmesi (5) piyasaların parçalanmasına yol açtı. Küresel güçlerin güttüğü “kolay kredi” akımı yerine “planlı kredi verme” stratejisi izlenseydi dünya bu buhranı yaşamazdı. Türkiye’de bu mali krizden bir şekilde etkilendi. Türkiye’nin yapması gereken şey ise kamucu politikaları daha ön plana çıkarmak olmalı. Nitekim pandemi döneminde Davos’un kurucusu Klaus Schwab kamuculuğun önemini dile getirdi. Türkiye neo-liberal dayatmalara karşı dik durmalı.

            Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarım sektöründe yaşanan olumsuzlukları giderebilmek için uzun vadeli çözümler üretmelidir. Kooperatifleşmeleri modası geçmiş bir girişim olarak değil, reorganize ederek kalıcı çözümler üretebilen demokratik kurumlar olarak görmelidir. Kırsal kesimin yaşadığı sıkıntıların çözümü yapısaldır. Bir dönem Türkiye’de tartışılagelen Çin tarzı ulusal kalkınma hamleleri ancak kamu-özel iş birliğini tutarlı biçimde uygulamaktan geçtiği söylenebilir.

Kaynakça

  1. Mustafa Özyücel, “Kırsal Kalkınmada Yeni Çözüm Arayışlarında Kooperatifleşme: İnegöl İncelemesi”, International European Journal of Managerial Research Dergisi (EUJMR), C:5, Özel Sayı:1, s. 86-97.
  2. Ergül Ballı, “Türkiye’de Tarımsal Kooperatifçiliğin Gelişimi ve Fiskobirlik: Tarihsel Bir Değerlendirme”, Krize Karşı Kooperatifler, Notabene Yayınları, İstanbul, 2020, s. 120.
  3. Özyücel, agm, s. 89.
  4. Çağatay Edgücan Şahin, “Türkiye Tarımının Güncel Sorunlarının Çözümünde Kooperatifler Bir Model Olabilir mi? Fırsatlar ve Handikaplar Üzerine Düşünceler”, Krize Karşı Kooperatifler, Notabene Yayınları, İstanbul, 2020, s. 85.
  5. Arman Kırım, Krizden Nasıl Çıkarız? Durgunluk, ve Belirsizlik Döneminde Şirket Yönetimi Rehberi, B.2, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 2009, s. 27.

Önceki ve Sonraki Yazılar