Dr. Girayalp Karakuş
“Havana Sendromu” Amerikan Casuslarının ve Diplomatlarının Garip Hastalığı
Baş ağrısı, baş dönmesi, aşırı yorgunluk… Le Monde gazetesi yazarı Par Lucas Minisini’ye göre; Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’nın casusları ve diplomatlarında gizemli nörolojik hastalıklar yayılıyor. Net kanıtlar olmasa da ABD ve Kanada yetkilileri Rusya’nın mikro dalga ve radyoaktif silahlar kullandığından şüpheleniyor.
CIA’NIN GÜÇLÜ OLDUĞU YERLERDE GÖRÜLÜYOR
CIA casusu Marc Polymeropulos, gizli bir saldırının kurbanı olduğunu iddia etti. Aralık 2017’de Rusya ziyaretinden sonra baş dönmesi ve baş ağrıları çekmeye başladığını belirtti. Marc, Rusya’da gizli servis elemanları ile görüştükten sonra bunlar başına geliyor. Önce gıda zehirlenmesi yaşadığını düşünmüştü. Ancak daha sonra baş dönmesi inanılmaz boyutlara ulaştı. Yaklaşık otuz altı saat otel odasında ağrılarıyla baş başa kaldı. ABD ajanı gitgide bilişsel yeteneklerini kaybetmeye başladı. Marc, şifreli mesajında Havana Sendromuna yakalandığını söyledi.
Adından da anlaşılacağı üzere bu tıbbi muamma 2016’nın sonunda ilk olarak Küba’da ortaya çıktı. Kurbanlarının tümü ise ABD ve Kanadalı casus ve diplomatlardı. Bu görevliler hastalığın ilk belirtileri genellikle bir ses duyduktan sonra yaşanır. Denge kaybı ve burun kanaması gibi belirtilerde ardından gelir. Vakalar sadece Rusya ve Küba’da değil aynı zamanda Çin, Kolombiya, Cenevre ve Viyana gibi ülkelerde de görülür. Bu şehirler CIA’nın güçlü olduğu yerler.
NEDENİ BİLİNMİYOR
Bugün iki ülke yetkililerinin açıkladığı verilere göre 200 ABD’li ve 30 Kanadalı bu hastalıktan muzdarip. Bütün ülkelerin istihbarat servisleri bu hastalığı nedenlerini tam olarak çözümleyebilmiş değil. Küresel jeopolitik konularda uzman bu kişilerin hemen hemen hepsi şüpheli olarak Rusya’yı işaret ediyor. Zira Rus istihbaratının (KGB’de dahil), bu konularda uzman olduğu biliniyor. Bellincat adlı sivil toplum örgütü Rusya’nın kimyasal silahlar kullandığını iddia ediyor. Ancak Marc Polymeropulos kendisinin Havana Sendromuna yakalandığı konusunda CIA’i ikna edemedi. Çünkü Havana sendromunda olması gereken vızıltılı bir ses duymadı. Analizler sonucunda Havana Sendromuna ait semptomlar görülmedi. Ancak Marc bir türlü düzelemedi. Haftanın neredeyse iki-üç günü evden çıkamayacak kadar yorgun. Birçok doktora muayene oldu ama hiçbir doktor ve ilaç hastalığını iyileştirmeye yetmedi.
ÇİN’DE DE VAKA VAR
Bu gizemli hastalığa yakalanan sadece Marc değil. 36 yaşında Ticaret Departmanı çalışanı Daniel. G.’nin semptomları ilk kez Çin’de görüldü. Yöneticiler ona hastalığını açıklamaması için baskı kurdu. Maaşı ödenmedi. Bir başka muzdarip ise diplomat Mark Lenzi. Hastalığını dile getirenler ülkelerinde alay konusu oldu. İtibarları sarsıldı. Örneğin; Kanadalı Büyükelçi Patrick Parisot’un eşi Carmen Altamirano çalışanlarından birine bu hastalığı kast ederek : “Sende mi bahçede periler görüyorsun” dedi. Tedavi olmak için ısrar edenler yönetimleri tarafından aforoz edildi.
HÜKÜMETLERİ SAHİP ÇIKMIYOR
Hastalığın kurbanları bu süreçte dayanışma yolunu seçtiler. Whatsapp grubu kurarak kendi aralarında sürekli iletişim hâlinde oldular. Bazıları ise Kanada hükümetine 28 milyon dolarlık tazminat davası açtı. Bugün tam olarak 28 davacı var. Hükümet yetkilileri davacıları hastalığı abarttığı için suçlamaktadır.
Marc Polymeropulos CIA’deki görevinden istifa etti. Marc’ın CIA’deki görevi generallerin yetkilerine eş değerdi. Marc aynı zamanda bir de kitap yazmaya başladı. Ekim 2020’de Marc başından geçenleri Amerikan dergisi GQ’da gazeteci Julia Loffe’ye anlattı.
SORUMLU KİM
2021’in sonunda oluşturulan Havana Kurbanlarını Savunuculuk Derneği’nde toplanıldı ve burada masaya yatırılan ipuçlarının Rusya’yı işaret ettiği iddia edildi. Sovyetler döneminde de “yönlendirilmiş enerji silahları”, “elektromanyetik radyasyon”, “insan beynine ulaşabilen ve ses olarak algılanan mikrodalgaların” kullanımı geliştirilmişti. ABD’de hazırlanan tıbbi ve istihbari raporlar da Rusya’yı ön plana çıkarmaktadır. Ancak bütün bunlar Havana Sendromunun ardında Rusya olduğunu kanıtlar nitelikte değil. ABD başkanı ise “Havana Yasasını” imzaladı. Böylece bu hastalıktan muzdarip olanlara tazminat ödenmesinin yolu açıldı. Ancak Kanada hükümeti diplomatlarının hâlâ radyoaktif saldırılara maruz kaldığını ve bunun sonlandırılması gerektiğini ifade ediyor.